أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ خَالِدِينَ فِيهَا جَزَاءً بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Ulâike ashâbul cenneti hâlidîne fîhâ, cezâen bimâ kânû ya’melûn(ya’melûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Onlar cennetliklerdir. Yapmakta olduklarına karşılık, orada sürekli kalacaklardır. |
|
DİYANET VAKFI |
Onlar cennet ehlidirler. Yapmakta olduklarına karşılık orada ebedî kalacaklardır. |
|
ELMALILI SADE |
Onlar, cennetliktirler, yaptıklarına mükafat olarak sonsuza dek orada kalacaklardır. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
İşte onlar cennet sahipleridir. İşler olmuş oldukları şeylere bir mükâfaat olmak üzere orada ebedîyyen kalıcılardır. |
|
FİZİLALİL KURAN |
İşte onlar cennetliklerdir; yaptıklarına karşılık olarak, içinde temelli kalacaklardır. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Onlardır cennet ehli, ebedî kalırlar orada, yaptıklarına karşılık. |
|
İBN-İ KESİR |
İşte onlar, cennet ehlidirler. İşlediklerine karşılık olarak orada temelli kalacaklardır. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
İşte onlar, cennet halkıdır; yapmakta olduklarına karşılık olmak üzere, içinde ebedi olarak kalıcıdırlar. |
|
BEKİR SADAK |
Iste onlar, cennetliklerdir; islediklerine karsilik olarak, icinde temelli kalacaklardir. |
|
CELAL YILDIRIM |
İşte bunlar Cennet ehlidirler, yapageldiklerine karşılık orada ebedîdirler. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Onlar cennetin yaranıdırlar. İşlemekde oldukları (iyi amel ve hareketleri) ne mükâfat olmak üzere orada ebedî kalıcıdırlar onlar. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Onlar cennet’liktirler. İşledikleri amellere mükâfat olarak orada ebedi kalacaklardır. |
|
ALİ BULAÇ |
İşte onlar, cennet halkıdır; yaptıklarına karşılık olmak üzere, içinde ebedi olarak kalacaklardır. |
|