بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ تَبَّتْ يَدَا أَبِي لَهَبٍ وَتَبَّ |
ARAPÇA LATİN |
Tebbet yedâ ebî lehebin ve tebb(tebbe). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Ebû Leheb’in elleri kurusun. Zaten kurudu. |
|
DİYANET VAKFI |
(1-5) Ebu Leheb´in iki eli kurusun! Kurudu da. Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi. O, alevli bir ateşte yanacak. Odun taşıyıcı olarak ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde karısı da (ateşe girecek). |
|
ELMALILI SADE |
Ebu Leheb´in iki eline yuh oldu, kendine de yuh |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Ebû Leheb´in iki eli helâk oldu, kendisi de hüsrâna uğradı. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Ebu Leheb´in iki eli kurusun, kurudu da! |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Elleri kuruyasıca Ebû Leheb ve kendi, kurudu da. |
|
İBN-İ KESİR |
İki eli kurusun Ebu Leheb´in ve yok olsun. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Ebu Leheb´in iki eli kurusun; kurudu ya. |
|
BEKİR SADAK |
Ebu Leheb´in elleri kurusun; kurudu da! |
|
CELAL YILDIRIM |
Kurusun iki eli Ebû Leheb´in, (nasıl ki kendisi de) kurudu. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
«Ebû Leheb» in iki eli kurusun. (Kendisi de) kurudu (helak oldu ya). |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Elleri kurusun, Ebû Leheb’in... Zaten kurudu, mahvoldu o... (Çünkü kendisini, peygamber imana davet ettiği zaman, Allah’ın peygamberine beddua etmişti o.) |
|
ALİ BULAÇ |
Ebu Leheb´in iki eli kurusun; kurudu ya. |
|