لَا ظَلِيلٍ وَلَا يُغْنِي مِنَ اللَّهَبِ |
ARAPÇA LATİN |
Lâ zalîlin ve lâ yugnî minel leheb(lehebi). |
|
DİYANET İŞLERİ |
(30-31) “Üç kola ayrılmış gölgeye gidin ki, o ne gölgelendirir ne de alevden korur.” |
|
DİYANET VAKFI |
(30-31) Üç kola ayrılmış, (ama) ne gölgelendiren ne de alevden koruyan bir gölgeye gidin. |
|
ELMALILI SADE |
ne gölgelendirir, ne de alevden korur. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(30-31) Üç kola ayrılmış olan bir gölgeye gidiniz. Ne gölgelendiricidir ve ne de alevden koruyabilir. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Serinlik sağlamayan ve alevden korumayan gölgeye! |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Ne gölgelendirir sizi o, ne alevden korur. |
|
İBN-İ KESİR |
Gölge yapmaz ve alevden korumaz. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Ne gölge altında bulundurur, ne de (yakıcı) alevden korur. |
|
BEKİR SADAK |
(30-31) «olge yapmayan ve atesten de korumayan cehennem dumaninin uc kollu golgesine gidin.» |
|
CELAL YILDIRIM |
O, ne gölgelendiricidlr, ne de yükselen alevden korur.. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
(Ki o), gölgelendirici değildir. (Onları) alevden de korumaz. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Ne gölgelendirir, ne alevden korur, (sırf size bir azab...) |
|
ALİ BULAÇ |
Ne gölge altında barındırır, ne (yakıcı) alevden korur. |
|