كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Kulû veşrebû henîen bimâ kuntum ta’melûn(ta’melûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
“Yapmakta olduğunuz şeylere karşılık afiyetle yiyin için.” |
|
DİYANET VAKFI |
(Kendilerine:) «İşlediklerinizin karşılığı olarak şimdi âfiyetle yeyin için» (denir). |
|
ELMALILI SADE |
Yaptığınız işlere karşılık yiyin, için; afiyet olsun! |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Yeyiniz ve içiniz, afiyet olsun yapar olduğunuz şey sebebiyle. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Yapmış olduğunuz iyiliklerin karşılığı olarak şimdi afiyetle yiyiniz ve içiniz. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Yiyin ve için, âfiyetler olsun yaptıklarınıza karşılık. |
|
İBN-İ KESİR |
İşlediklerinize karşılık afiyetle yeyin, için. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Yapmakta olduklarınıza karşılık olmak üzere, afiyetle yiyin ve için. |
|
BEKİR SADAK |
Onlara denir ki: «Islediklerinize karsilik afiyetle yiyiniz, iciniz. |
|
CELAL YILDIRIM |
(43-44) Hakikat biz, iyiliği, yararlı işlerde bulunmayı huy edinenleri böyle mükâfatlandırırız.. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
(Şöyle denilir): «İşlemiş olduğunuz (iyi) amel (ve hareketlere mukaabil afiyetle yeyin, için». |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
(Bu cennetliklere şöyle denilir): İşlediğiniz amellere karşılık, âfiyetle yeyin, için... |
|
ALİ BULAÇ |
Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere, afiyetle yiyin ve için. |
|