يَا حَسْرَةً عَلَى الْعِبَادِ ۚ مَا يَأْتِيهِمْ مِنْ رَسُولٍ إِلَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Yâ hasreten alel ıbâd(ıbâdi), mâ ye’tîhim min resûlin illâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Yazık o kullara! Kendilerine bir peygamber gelmezdi ki, onunla alay ediyor olmasınlar. |
|
DİYANET VAKFI |
Ne yazık şu kullara! Onlara bir peygamber gelmeyegörsün, ille de onunla alay etmeye kalkışırlar. |
|
ELMALILI SADE |
Yazıklar olsun o kullara ki kendilerine gelen her peygamberle mutlaka alay ediyorlardı. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Ey o kullar üzerine (teveccüh edecek) hasret! (Tam zamanın). Onlara bir resûl gelmezdi ki illâ istihzâda bulunurlar olmuşlardı. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Yazık şu kullara! Kendilerine hangi elçi gelse, onu alaya alıyorlardı. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Yazıklar olsun kullara, onlara hiçbir peygamber gelmedi ki onunla alay etmesinler. |
|
İBN-İ KESİR |
Yazıklar olsun o kullara ki; kendilerine bir peygamber gelmeyedursun onu hemen alaya alırlardı. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Yazıklar olsun kullara; ki onlara bir peygamber gelmeyegörsün, mutlaka onunla alay ederlerdi. |
|
BEKİR SADAK |
Kullara yaziklar olsun! Kendilerine hangi elci gelse, onu alaya aliyorlardi. |
|
CELAL YILDIRIM |
Yazık çok yazık o kullara ki, kendilerine ne kadar bir peygamber geldiyse, mutlaka onunla alay ederlerdi. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Ey kulların üzerine (çöken büyük) hasret (ve nedamet, hazır ol! Çünkü) onlar kendilerine herhangi bir peygamber (ve elçi) gelmeye dursun, ille onunla istihza ederlerdi. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Yazıklar olsun o kullara ki, ne zaman kendilerine bir peygamber gelse, muhakkak onu alaya alırlardı. |
|
ALİ BULAÇ |
Yazıklar olsun kullara; ki onlara bir elçi gelmeyegörsün, mutlaka onunla alay ederlerdi. |
|