ثُمَّ إِنِّي دَعَوْتُهُمْ جِهَارًا |
ARAPÇA LATİN |
Summe innî deavtuhum cihârâ(cihâran). |
|
DİYANET İŞLERİ |
“Sonra ben onları açık açık davet ettim.” |
|
DİYANET VAKFI |
Sonra, ben kendilerine haykırarak davette bulundum. |
|
ELMALILI SADE |
Sonra ben onları yüksek sesle çağırdım. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(7-8) «Muhakak ki ben onlar için mağfiret buyurasın diye kendilerini her ne zaman dâvet etti isem parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve libaslarına büründüler ve ısrar ettiler ve böbürleniverdiler. Sonra muhakkak ki ben onları, apaçık dâvet ettim.» |
|
FİZİLALİL KURAN |
Sonra, doğrusu ben onları açıkça çağırdım. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Sonra onları, gerçekten de yüksek sesle çağırdım. |
|
İBN-İ KESİR |
Sonra ben; onları gerçekten açıkça çağırdım. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
«Sonra ben onları açıktan açığa da davet ettim.» |
|
BEKİR SADAK |
«Sonra, dogrusu ben onlari acikca cagirdim.» |
|
CELAL YILDIRIM |
Sonra gerçekten ben onları açıkça (hakk´a, doğru yola) çağırdım, |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
«Sonra ben onları hakıykaten en yüksek ses (im) le çağırdım». |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Sonra ben, onları aşikâre olarak (tevbeye) çağırdım. |
|
ALİ BULAÇ |
"Sonra onları açıktan açığa davet ettim." |
|