فَمَا اسْطَاعُوا أَنْ يَظْهَرُوهُ وَمَا اسْتَطَاعُوا لَهُ نَقْبًا |
ARAPÇA LATİN |
Femestâû en yazherûhu ve mestetâû lehu nakbâ(nakben). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Artık onu ne aşabildiler, ne de delebildiler. |
|
DİYANET VAKFI |
Bu sebeple onu ne aşmaya muktedir oldular ne de onu delebildiler. |
|
ELMALILI SADE |
Artık ne onu aşabildiler, ne de delebildiler. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Artık ne onun üstüne çıkmaya kâdir oldular ve ne de onun için delik açmaya güçleri yetti. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Ye´cuc ile Me´cuc, bu setin ne üzerinden aşabildiler ve ne de bir yerinde delik açabildiler. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Artık bu seti aşmaya da güçleri yetmez, delmeye de güçleri yetmez. |
|
İBN-İ KESİR |
Onlar; artık onu, ne aşabildiler, ne de delip geçebildiler. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Böylelikle, ne onu aşabildiler, ne de onu delmeye güç yetirebildiler. |
|
BEKİR SADAK |
Artik Yecuc ve Mecuc onu ne asabildiler ve ne de delip gecebildiler. |
|
CELAL YILDIRIM |
Artık o Ye´cûc - Me´cûc ne onu aşabildiler, ne de bir gedik açmaya güç getirebildiler. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Artık onu aşmıya da güc yetiremediler, onu delmiye de muktedir olamadılar. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Artık onu (seddi), ne aşabildiler, ne de delebildiler. |
|
ALİ BULAÇ |
Böylelikle, ne onu aşabildiler, ne onu delmeye güç yetirebildiler. |
|