بَلْ عَجِبْتَ وَيَسْخَرُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Bel acibte ve yesharûn(yesharûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Hayır, sen (onların hâline) şaştın, onlar ise alay ediyorlar. |
|
DİYANET VAKFI |
Hayır, sen şaşıyorsun. Halbuki onlar alay ediyorlar. |
|
ELMALILI SADE |
Fakat sen hayrettesin, onlar ise alay ediyorlar. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(12-14) Evet. Sen taaccüp ettin. Onlar ise istihzâda bulunurlar. Ve onlara nasihat verildiği zaman, düşünüp nasihat kabul etmezler. Ve bir mûcize gördükleri vakit de onunla istihzâ eder dururlar. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Ey Muhammed! Evet; sen onlara şaşıyorsun, onlar da seninle alay ediyorlar. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Belki de şaştın sen ve alay eder onlar da. |
|
İBN-İ KESİR |
Hayır, sen; şaşırıp kaldın, onlarsa alay edip duruyorlar. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Hayır, sen (bu muhteşem yaratışa ve onların inkarına) şaşırdın kaldın; onlar ise alay edip duruyorlar. |
|
BEKİR SADAK |
Evet; sen onlara sasiyorsun, onlar da seni alaya aliyorlar. |
|
CELAL YILDIRIM |
Ne var ki sen onlara (onların |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Belki sen (Habîbim) teaccüb etdin. Onlar da (bu teaccübünden dolayı) eğlenirler, |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Doğrusu (Ey Rasûlüm, Allah’ın kudretini ve öldükten sonra dirileceklerini inkâr etmelerine) sen şaştın. Onlar ise, seninle (ve taaccüb edişinle) alay ediyorlar. |
|
ALİ BULAÇ |
Hayır, sen (bu muhteşem yaratışa ve onların inkarına) şaşırdın kaldın; onlar ise alay edip duruyorlar. |
|