وَأَنَّكَ لَا تَظْمَأُ فِيهَا وَلَا تَضْحَىٰ |
ARAPÇA LATİN |
Ve enneke lâ tazmeu fîhâ ve lâ tadhâ. |
|
DİYANET İŞLERİ |
“Orada ne susuzluk çekersin, ne de güneş altında kalırsın.” |
|
DİYANET VAKFI |
Yine burada sen, susuzluk çekmeyecek, sıcaktan da bunalmayacaksın. |
|
ELMALILI SADE |
ve sen orada susamazsın ve güneşte yanmazsın.» dedik. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
«Ve şüphesiz ki, sen orada susamazsın ve güneşin hararetine uğramazsın.» |
|
FİZİLALİL KURAN |
Yine burada susuzluk çekmeyecek, sıcaktan kavrulmayacaksın. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Ve sen orada susamazsın, güneşin harâreti de dokunmaz sana. |
|
İBN-İ KESİR |
Orada ne susarsın, ne de güneşte yanarsın. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Ve gerçekten sen burada susamayacaksın ve güneş altında yanmayacaksın da.» |
|
BEKİR SADAK |
(117-11) 9 «Ey Adem! Dogrusu bu, senin ve esinin dusmanidir. Sakin sizi cennetten cikarmasin, yoksa bedbaht olursun. Dogrusu cennette ne acikirsin, ne de ciplak kalirsin; orada ne susarsin de ne de gunesin sicaginda kalirsin» dedik. |
|
CELAL YILDIRIM |
Ve sen orada susamazsın, güneşte de yanmazsın. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
«Ve sen hakıykaten burada susamayacaksın, Güneş (in sıcağı altında da) kalmayacaksın». |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Ve sen orada susamazsın, güneşte yanmazsın.” |
|
ALİ BULAÇ |
Ve gerçekten sen burada susamayacaksın ve güneş altında yanmayacaksın da." |
|