Taha Suresi
 



AYET NO

MEAL

1 Taa, hââ. Facebook'ta Paylaş
2 (2-3-4) Biz Kur´ânı sana zahmet çekesin diye değil, ancak (Allahdan) korkacak kimselere bir öğüd ve yerle o yüce yüce gökleri yaradanın tedricen indirdiği bir (kitâb) olmak üzere indirdik. Facebook'ta Paylaş
3 (2-3-4) Biz Kur´ânı sana zahmet çekesin diye değil, ancak (Allahdan) korkacak kimselere bir öğüd ve yerle o yüce yüce gökleri yaradanın tedricen indirdiği bir (kitâb) olmak üzere indirdik. Facebook'ta Paylaş
4 (2-3-4) Biz Kur´ânı sana zahmet çekesin diye değil, ancak (Allahdan) korkacak kimselere bir öğüd ve yerle o yüce yüce gökleri yaradanın tedricen indirdiği bir (kitâb) olmak üzere indirdik. Facebook'ta Paylaş
5 O çok esirgeyici (Allahın emr-ü hükmü) arşı istîlâ etmişdir. Facebook'ta Paylaş
6 Göklerde, yerde ve bu ikisinin arasında ve nemli toprağın altında ne varsa Onundur. Facebook'ta Paylaş
7 Sen sesini yükseksen (de, yükseltmesen de birdir). Çünkü O, gizliyi de, gizlinin daha gizlisini de bilir. Facebook'ta Paylaş
8 Allah o (Allah) dır ki kendisinden başka hiçbir Tanrı yokdur. En güzel isimler Onundur. Facebook'ta Paylaş
9 Musânın haberi geldi mi sana? Facebook'ta Paylaş
10 Hani o, bir ateş görmüşdü de aailesine: «Siz (burada) durun. Hakıykat ben (muunis) bir ateş gördüm. Belki ondan size bir kor getirir, yahud ateşin yanında doğru bir yol (gösterici) bulurum» demişdi. Facebook'ta Paylaş
11 İşte (Musa) ona gidince kendisine (şöyle) nida olundu: «Ey Musa». Facebook'ta Paylaş
12 Şübhesiz ben im ben senin Rabbin. Haydi pabuşlarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vâdîde, «Tuvaa» dasın. Facebook'ta Paylaş
13 Ben seni (peygamberliğe) seçdim. Şimdi vahy olunacak şeyleri dinle: Facebook'ta Paylaş
14 Şübhe yok ki Allah, ben im, ben. Benden başka hiçbir Tanrı yokdur. Öyleyse bana ibâdet et, beni hatırlamak ve anmak için dosdoğru namaz kıl. Facebook'ta Paylaş
15 Çünkü o saat şübhesiz gelecekdir. Ben onu (n vaktini) hemen açıklayacağım geliyor ki herkes neye çalışıyorsa kendisine onunla mukaabele edilmiş olsun. Facebook'ta Paylaş
16 Binâen´aleyh ona inanmaz ve hevâ (ve heves) ine uyar kimseler sakın seni bundan alıkoymasın (lar). Sonra helak olursun. Facebook'ta Paylaş
17 Musa, o sağ elindeki ne? Facebook'ta Paylaş
18 (Musa) dedi: «O, benim asamdır. Ona dayanırım. Onunla davarlarıma yaprak silkerim. Onda bana mahsus başkaca haacetler de vardır». Facebook'ta Paylaş
19 Buyurdu: «Musa, onu (elinden) bırak». Facebook'ta Paylaş
20 O da bunu bırakdı. Bir de ne görsün: Koşub duran bir yılan (olmuş) dur o! Facebook'ta Paylaş
21 Buyurdu: «Tut onu, korkma. Biz onu yine evvelki şekline çevireceğiz». Facebook'ta Paylaş
22 «Bir de elini koynuna sok da, diğer bir mu´cize olmak üzere, o, ayıbsız ve bembeyaz bir halde çıkıversin». Facebook'ta Paylaş
23 «Tâki sana en büyük âyetlerimizden (birini daha) gösterelim». Facebook'ta Paylaş
24 «Fir´avna git. Çünkü o, hakıykaten azdı». Facebook'ta Paylaş
25 (Musa) dedi: «Rabbim, benim göğsüme genişlik ver». Facebook'ta Paylaş
26 «İşimi kolayla». Facebook'ta Paylaş
27 «Dilimden de (şu) düğümü çöz ki», Facebook'ta Paylaş
28 «Sözümü iyi anlasınlar». Facebook'ta Paylaş
29 «Bana kendi ailemden bir de vezîr ver». Facebook'ta Paylaş
30 «Biraderim Hâruunu». Facebook'ta Paylaş
31 «Onunla sırtımı kuvvetlendir». Facebook'ta Paylaş
32 «Onu işimde ortak kıl», Facebook'ta Paylaş
33 «Tâki Seni çok tesbîh edelim». Facebook'ta Paylaş
34 «Seni çok analım». Facebook'ta Paylaş
35 «Şübhe yok ki Sen bizi hakkıyle görensin». Facebook'ta Paylaş
36 Buyurdu: «Ey Musa, istediğin sana verilmişdir». Facebook'ta Paylaş
37 (37-38-39) «Andolsun ki biz sana diğer bir zamanda, anana vahyolunacak şey´i ilham etdiğimiz vakıtda da lutf etmiş ve (kendisine): — Onu tabuta koy da denize at ki deniz onu kıyıya bıraksın, onu benim de, kendisinin de düşmanı olan biri alacak diye (emreylemişdik). Sana karşı (Ey Musa) gözümün önünde yetişdirilmen için kendimden bir sevgi bırakmışdım. Facebook'ta Paylaş
38 (37-38-39) «Andolsun ki biz sana diğer bir zamanda, anana vahyolunacak şey´i ilham etdiğimiz vakıtda da lutf etmiş ve (kendisine): — Onu tabuta koy da denize at ki deniz onu kıyıya bıraksın, onu benim de, kendisinin de düşmanı olan biri alacak diye (emreylemişdik). Sana karşı (Ey Musa) gözümün önünde yetişdirilmen için kendimden bir sevgi bırakmışdım. Facebook'ta Paylaş
39 (37-38-39) «Andolsun ki biz sana diğer bir zamanda, anana vahyolunacak şey´i ilham etdiğimiz vakıtda da lutf etmiş ve (kendisine): — Onu tabuta koy da denize at ki deniz onu kıyıya bıraksın, onu benim de, kendisinin de düşmanı olan biri alacak diye (emreylemişdik). Sana karşı (Ey Musa) gözümün önünde yetişdirilmen için kendimden bir sevgi bırakmışdım. Facebook'ta Paylaş
40 Hani hemşiren gidib (şöyle) diyordu. «Ona bakacak bir kimse (te´min etmek üzere) size delâletde bulunayım mı»? Böylece seni tekrar annene verdik ki gözü aydın olsun, tasalanmasın. Sen bir de adam öldürmüşdün de biz seni o gamdan kurtarmışdık. Seni türlü türlü ibtilâlarla imtihaan etmişdik. Bunun için yıllarca Medyen halkı içinde kaldın. Sonra da (hakkındaki) takdire göre (buraya) geldin ey Musa. Facebook'ta Paylaş
41 Ben seni kendim için seçdim. Facebook'ta Paylaş
42 Sen, kardeşin de beraber olarak, mu´cizelerimle git. ikiniz de beni hatırlayıb anmakda gevşeklik göstermeyin. Facebook'ta Paylaş
43 Fir´avna gidin. Çünkü o, hakıykaten azdı. Facebook'ta Paylaş
44 (Gidin de) ona yumuşak söz söyleyin. Olur ki nasıyhat dinler, yahud (Allahdan) korkar. Facebook'ta Paylaş
45 Dediler: «Ey Rabbimiz, doğrusu onun bize karşı aşırı gitmesinden, yahud tuğyanını artırmasından endîşe ediyoruz biz». Facebook'ta Paylaş
46 Buyurdu: «Korkmayın. Çünkü ben sizinle beraberim. Ben (her şey´i) işidirim, görürüm». Facebook'ta Paylaş
47 «Hemen gidin de ona (şöyle) deyin: — Biz Rabbinin iki elçisiyiz. Artık İsrâîl oğullarını bizimle gönder. Onlara işkence etme. Biz sana Rabbinden hakıykî bir âyet getirdik. Selâm (ve selâmet), doğruya tâbi olanlara». Facebook'ta Paylaş
48 «Bize şu hakıykat vahy olundu ki şübhesiz azâb, (peygamberleri) tekzîb edenlerin ve (Hakdan) yüz çevirenlerin tepesindedir». Facebook'ta Paylaş
49 (Fir´avn) dedi: «O halde Musa sizin Rabbiniz kim»? Facebook'ta Paylaş
50 O da: «Bizim Rabbimiz her şey´e hilkatini veren, sonra da doğru yolunu gösterendir» dedi. Facebook'ta Paylaş
51 (Fir´avn) dedi: «Öyleyse evvelki (geçmiş) asırlar (halkın) ın haali nedir»? Facebook'ta Paylaş
52 (Musa): «Onların ilmi, dedi, Rabbimin nezdindeki bir kitabdadır. Benim Rabbim hataa da etmez, unutmaz da». Facebook'ta Paylaş
53 «O (Rab) ki yer (yüzünü) size bir döşek yapdı, orada sizin için yollar açdı, gökden su (yağmur) indirdi, İşte biz onunla türlü nebâtdan çiftler çıkardık. Facebook'ta Paylaş
54 Hem siz yeyin, hem davarlarınıza yedirin. Şübhe yok ki bunda salim akıl saahibleri için ibretler vardır. Facebook'ta Paylaş
55 Sizi (aslınızı) ondan (toprakdan) yaratdık. Sizi (ölümünüzden sonra) yine ona döndüreceğiz. (Ba´s zamanında da) sizi bir kerre daha ondan çıkaracağız. Facebook'ta Paylaş
56 Andolsun ki biz ona âyetlerimizin hepsini gösterdik de, (Buna rağmen) o, yine tekzîb etdi, dayatdı. Facebook'ta Paylaş
57 Dedi: «Ey Musa, sen sihrinle bizi yerimizden çıkarman için mi geldin bize»? Facebook'ta Paylaş
58 «Şimdi biz de sana onun (senin sihrin) gibi bir sihir yapacağız, şimdi sen kendinle bizim aramızda bir buluşma yeri ve vakti ta´yîn et ki ne senin, ne bizim caymayacağımız düz (geniş) bir yer olsun» dedi. Facebook'ta Paylaş
59 (Musa) da: «Sizinle karşılaşma zamanımız, dedi, zînet günü ve insanların toplanacağı kuşluk vaktidir». Facebook'ta Paylaş
60 Bunun üzerine Fir´avn arkasını dönüb gitdi. Bütün hıylesini toplayıb bil´âhare geldi. Facebook'ta Paylaş
61 Musa onlara dedi: «Yazıklar olsun size. Allaha karşı yalan düzmeyin. Sonra azâb ile sizin kökünüzü kurutur. Allaha karşı yalan uyduran (herkes) muhakkak hüsrana uğramışdır». Facebook'ta Paylaş
62 Derken (sihirbazlar) aralarında işlerini çekişe çekişe (görüş) düler. (Sonra) gizlice müşavere etdiler. Facebook'ta Paylaş
63 Dediler ki: «Bunlar (başka değil) her halde iki sihirbazdır ki sizi büyüleriyle yerinizden çıkarmak, en şerefli ve üstün olan dîninizi gidermek istiyorlar». Facebook'ta Paylaş
64 «Onun için bütün tuzaklarınızı bir araya toplayın. Sonra saf haalinde birden gelin (hücum edin). Bu gün gaalib olan kimse muhakkak umduğuna ermişdir». Facebook'ta Paylaş
65 Dediler; «Ey Musa, (asaanı) ya sen at (ilkin), yahud önce atan kişiler biz olalım». Facebook'ta Paylaş
66 (Musa) dedi: «Hayır, siz atın». Bir de ne görsün: Onların ipleri ve değnekleri, sihirleri yüzünden, kendisine hakıykat koşuyormuş hayâlini verdi! Facebook'ta Paylaş
67 Onun için Musa, içinde bir nevi´ korku hissetdi. Facebook'ta Paylaş
68 Biz «Korkma, dedik, çünkü üstün (gelecek) muhakkak sensin, sen». Facebook'ta Paylaş
69 «Elindekini bırakıver. Bu, onların yapdıklarını yutar. Çünkü onların san´at diye ortaya atdıkları ancak bir büyücü tuzağıdır. Büyücü ise nerede olsa felah bulmaz». Facebook'ta Paylaş
70 Neticede sihirbazlar secdeye kapandı, «Harun ile Musânın Rabbine îman etdik» dediler. Facebook'ta Paylaş
71 (Fir´avn) dedi: «Ben size izin vermeden ona îman mı etdiniz? Şübhesiz ki o, size sihri öğreten büyüğünüzdür. Öyleyse ben de elbette sizin ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim. Sizi muhakkak hurma dallarına asacağım. Siz de hangimizin azâbı daha çetin ve sürekli olduğunu elbet bileceksiniz». Facebook'ta Paylaş
72 (Sihirbazlar) dediler: «Seni bize gelen (şu) apaçık mucizelere, (hakıykatde ise) bizi yaratana kat´iyyen tercîh edemeyiz. Artık neye haakim isen hükmünü ver. Sen hükmünü ancak bu dünyâ hayaatında geçirebilirsin». Facebook'ta Paylaş
73 «Biz günâhlarımızı ve bizi zorladığın sihri yarlığaması için Rabbimize gerçek îman etdik. Allah (ın sevabı seninkinden) daha hayırlı, (azâbı da seninkinden) daha süreklidir». Facebook'ta Paylaş
74 «Hakıykat şudur: Kim Rabbine suçlu olarak gelirse hiç şübhesiz ona cehennem var. O, orada ölmez de, dirilmez de». Facebook'ta Paylaş
75 «Kim de Ona îman etmiş, iyi iyi amel (ve hareket) lerde bulunmuş olarak gelirse işte onlar, onlar için de en yüksek dereceler», Facebook'ta Paylaş
76 «Adn cennetleri vardır ki altlarından ırmaklar akar. Orada ebedî kalıcıdırlar onlar. İşte (günâhlardan) temizlenen kimselerin mükâfatı»! Facebook'ta Paylaş
77 Andolsun ki biz Musâya: «Kullarımla geceleyin yola çık da — (düşmanların) yetişme (sin) den korkmayarak, (boğulmanızdan da) endîşe etmeyerek — onlara denizde kuru bir yol aç» diye vahy etmişizdir. Facebook'ta Paylaş
78 Derken (Fir´avn), ordulariyle birlikde arkalarına düşdü, deniz de kendilerini nasıl kapladıysa öylece kaplayıverdi. Facebook'ta Paylaş
79 Fir´avn, kavmini sapdırdı (ğı gibi onları) doğru yola (da) iletemedi, Facebook'ta Paylaş
80 Ey İsrâîl oğulları, sizi düşmanınızdan kurtardık. «Tuur» un sağ yanında size va´de verdik ve sizin üstünüze kudret helvasıyle bıldırcın indirdik. Facebook'ta Paylaş
81 Size rızklandığımız şeylerin en temizlerinden yeyin, bu hususda taşkınlık (ve nankörlük) etmeyin. Sonra üstünüze gazabım vaacıb olur. Benim gazabım da kimin üzerine vaacıb olursa muhakkak ki o, (helak uçurumuna) yuvarlanmışdır. Facebook'ta Paylaş
82 (Bununla beraber) şübhesiz ki ben tevbe ve îman edenleri, iyi iyi amel (ve hareket) de bulunanları, sonra da doğru yolda (ölünceye kadar) sebat edenleri elbette çok yarlığayıcıyım. Facebook'ta Paylaş
83 Ey Musa, seni kavminden (ayırıb böyle) acele etdiren (sebeb) nedir? Facebook'ta Paylaş
84 Dedi: Onlar, işte onlar da benim ardımca (geliyorlar). Ben sana yönelerek acele etdim ki, yârab, (benden daha çok) hoşnud olasın». Facebook'ta Paylaş
85 Buyurdu: «Biz senden sonra kavmini imtihaan etdik. Sâmiriy onları sapdırdı». Facebook'ta Paylaş
86 Derhal Musa öfkeli ve tasalı olarak kavmine döndü: «Ey kavmim, dedi, Rabbiniz size güzel bir va´d ile söz vermedi mi? Yoksa (ayrılışımın üzerinden) sizce çok zaman mı (geçib) uzadı? Yahud Rabbinizden size bir gazab vâcib olmasını mı istediniz de bana olan vadinizden caydınız»? Facebook'ta Paylaş
87 Dediler: «Biz sana verdiğimiz sözden kendimize mâlik olarak caymadık. Fakat biz o kavmin zînetinden bir takım ağırlıklar yüklenmişdik de onları (ateşe) atmışdık. Sâmiriy de (kendi zînetini) böylece atmışdı». Facebook'ta Paylaş
88 Hulâsa: «O, kendilerine böğüren bir buzağı heykeli (döküb) çıkarmışdı. (Gerek o, gerek avenesi): «İşte sizin de, Musânın da Tanrısı budur! Fakat (Musa) unutdu» demişlerdi. Facebook'ta Paylaş
89 Bilmiyorlar mıydı ki o (buzağı) onlara hiç bir sözle mukaabele edemiyor, onlara ne bir zarar, ne de bir fâide vermek kudretine mâlik olamıyordu. Facebook'ta Paylaş
90 Andolsun Harun onlara daha evvel: «Ey Kavmim, siz bu (buzağı) ile ancak imtihaana çekildiniz. Sizin hakıykî Rabbiniz çok esirgeyen (Allahdır). Haydi bana tâbi olun. Benim emrime itaat edin» demişdi. Facebook'ta Paylaş
91 Onlar ise: «Biz, demişlerdi, Musa bize dönüb gelinceye kadar o (buzağı) ya (tapmakda) kaaim ve dâim olmakdan kat´iyyen ayrılmayacağız». Facebook'ta Paylaş
92 (92-93) Musa (avdetinde) dedi ki: «Ey Harun, bunların sapdıklarını gördüğün zaman bana tâbi olmandan seni men eden ne idi? Sen benim emrime isyan mı etdin»? Facebook'ta Paylaş
93 (92-93) Musa (avdetinde) dedi ki: «Ey Harun, bunların sapdıklarını gördüğün zaman bana tâbi olmandan seni men eden ne idi? Sen benim emrime isyan mı etdin»? Facebook'ta Paylaş
94 (Harun) dedi: «Ey anamın oğlu, sakalımı, başımı tutma. Hakikat, ben senin: — Isrâîl oğulları arasında ayrılık çıkardın, sözüme bakmadın, diyeceğinden korkdum». Facebook'ta Paylaş
95 (Musa) «Ya senin zorun ne idi ey Sâmiriy?» dedi. Facebook'ta Paylaş
96 O da (şöyle) dedi: — «Ben onların görmediklerini gördüm. Binâen´aleyh o peygamberin izinden bir avuç (toprak) alıb onu (erimiş hulliyyâtın içine) atdım. Bunu bana nefsim hoş gösterdi böyle». Facebook'ta Paylaş
97 (Musa) dedi: «Haydi (defol) git. Çünkü senin hayaatın boyunca (nasıybin, benimle) temas etmeyin demendir. Sana, senin için şübhesiz asla vaz geçilemeyecek bir ceza günü dahi vardır. Üstüne düşüb tapdığın tanrına bak, biz onu (cayır cayır) yakacağız, sonra onu parça parça edib denize atacağız». Facebook'ta Paylaş
98 Ancak sizin Tanrınız kendisinden başka hiçbir Tanrı bulunmayan Allahdır. Onun ilmi her şey´i kuşatmışdır. Facebook'ta Paylaş
99 Sana geçmiş (ümmet) lerin haberlerinden bir kısmını işte böylece anlatıyoruz. Şübhe yok ki sana tarafımızdan bir zikir vermişizdir. Facebook'ta Paylaş
100 Kim ondan yüz çevirirse kıyamet günü şübhesiz ki ağır bir günâh yükünü yüklenecekdir. Facebook'ta Paylaş
101 O (günâh) ın (cezası) içinde ebedî kalıcıdırlar. Bu, kıyamet gününde onlar için ne kötü bir yükdür! Facebook'ta Paylaş
102 (Evet) «Suur» un üfleneceği günde ki biz günahkârları o gün gözleri gömgök bir halde, mahşerde toplayacağız. Facebook'ta Paylaş
103 Aralarında gizli gizli konuşacaklar, «(Dünyâda) on (gece) den fazla eğlenmediniz» diye. Facebook'ta Paylaş
104 (Aralarında) ne konuşacaklarını biz daha iyi bileniz. Onların gidişi (ve aklı) daha üstün olanları da o zaman: «Bir günden fazla eğlenmediniz» diyecek. Facebook'ta Paylaş
105 Sana dağları (n kıyamet günündeki haalini) sorarlar. De ki: «Rabbim onları ufalayıb savuracak». Facebook'ta Paylaş
106 «(Savuracak) da yerlerini dümdüz bir toprak haalinde bırakacak». Facebook'ta Paylaş
107 «Onlarda ne bir iniş, ne de bir yokuş görmeyeceksin». Facebook'ta Paylaş
108 «O gün o da´vetciye — kendisine muhaalefet etmeksizin — uyub izinden gideceklerdir. Çok esirgeyici (Allahın heybetinden) sesler kısılmışdır. Artık bir hışırtıdan başka bir şey işitmezsin». Facebook'ta Paylaş
109 O gün çok esirgeyici (Allahın) kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnud olduğu kimselerden başkasının şefaati fâide vermez. Facebook'ta Paylaş
110 O, onların önlerindekileri de, arkalarındakilerini de bilir. Onların ilmi ise asla bunu kavrayamaz. Facebook'ta Paylaş
111 (Artık bütün) yüzler (ezelde ve ebedde) diri ve herşey´e bihakkın haakim olan Allaha baş eğmişdir. Zulüm yükü taşıyanlar ise hakıykaten husrâne uğramışdır. Facebook'ta Paylaş
112 Kim, bir mü´min olarak, iyi iyi amel (ve hareket) lerde bulunursa o, ne (seyyiâtının) artırılmasından, ne (hasenatının) ekşitilmesinden endîşe etmez. Facebook'ta Paylaş
113 Biz onu böylece Arabca bir Kur´an olarak indirdik, onda tehdîdlerden (nicesini) tekrar tekrar açıkladık. Olur ki (meaasîden) korunurlar, yahud o, kendilerinde yeni bir haatıra ve ibret canlandırır. Facebook'ta Paylaş
114 (Öyle ya, o Hak kelâmıdır. Padişahlar) padişah (ı) olan, Hak olan Allah (ın şaanı) çok yücedir. Sana onun vahyi tamamlanmazdan evvel Kur´an (ı okumada) acele etme, «Rabbim, benim ilmimi artır» de. Facebook'ta Paylaş
115 Andolsun biz bundan evvel Âdeme de vahy (ve emr) etmişizdir. Fakat unutdu o. Biz onda bir azim bulmadık. Facebook'ta Paylaş
116 Hani meleklere: «Âdem için secde edin» demişdik de İblîsden başkaları secde etmişlerdi. O ise dayatmışdı. Facebook'ta Paylaş
117 Biz de: «Ey Âdem, demişdik, hiç şübhesiz ki bu, senin de, zevcenin de düşmanıdır. Bundan dolayı sakın sizi cennetden çıkarmasın o. Sonra zahmete düşersin». Facebook'ta Paylaş
118 «Çünkü senin acıkmaman, çıplak kalmaman hep oradadır». Facebook'ta Paylaş
119 «Ve sen hakıykaten burada susamayacaksın, Güneş (in sıcağı altında da) kalmayacaksın». Facebook'ta Paylaş
120 Nihayet şeytan onu fitledi: «Ey Âdem, dedi, seni ebedîlik ağacına, zeval bulmayacak bir devlete (ulaşdırmaya) delâlet edeyim mi»? Facebook'ta Paylaş
121 İşte bunun üzerine ikisi de ondan yediler. Hemen kötü yerleri açılıverdi. Üstlerini cennet yaprağından yamamıya başladılar. Âdem Rabbine karşı geldi de şaşıb kaldı. Facebook'ta Paylaş
122 (En) sonra Rabbi (yine) onu seçdi de tevbesini kabul etdi, ona doğru yolu gösterdi. Facebook'ta Paylaş
123 (Şöyle) buyurdu: «Kiminiz kiminize düşman olarak hepiniz oradan inin. Artık ne zaman benden size hidâyet gelir de kim benim hidâyetime uyarsa o (dünyâda) sapmaz, (âhiretde de) bedbaht olmaz». Facebook'ta Paylaş
124 Kim benim zikrimden yüz çevirirse onun hakkı da dar bir geçimdir ve biz onu kıyamet gününde kör olarak hasrederiz. Facebook'ta Paylaş
125 (Artık o zaman) o: «Rabbim, beni niçin kör haşretdin? Halbuki ben hakıykaten görücü idim» demişdir. Facebook'ta Paylaş
126 (Allah da şöyle) buyurmuşdur: «Öyledir. Sana âyetlerimiz geldi de sen onları unutdun. İşte bugün de sen öylece unutuluyorsun». Facebook'ta Paylaş
127 İşte israfa sapan ve Rabbinin âyetlerine inanmayanları biz böyle cezalandırırız. Âhiretin azâbı ise elbet daha çetin ve daha süreklidir. Facebook'ta Paylaş
128 Biz onlardan evvel nice asırlar (halkın) ı helak etmişizdir. Bu, onları irşâd etmedi mi? Halbuki kendileri de onların yurdlarında yürüyüb duruyorlar. Bunda salim akıl saahibleri için elbette ibret verici âyetler vardır. Facebook'ta Paylaş
129 Eğer Rabbinden geçmiş bir söz ve ta´yin edilmiş bir va´de olmasaydı her halde (onlara da azâb) gelib yapışırdı. Facebook'ta Paylaş
130 O halde sen, onlar ne derlerse, sabret. Güneşin doğmasından evvel de, batmasından evvel de Rabbini hamd ile tesbîh et. Gecenin bir kısım saatlerinde ve gündüzün etrafında dahi tesbîh et ki rızâ (yi ilâhiye eresin. Facebook'ta Paylaş
131 Onlardan (kâfirlerden) bir sınıfa, kendilerini fitneye düşürmemiz için, (verdiğimiz ve) fâidelendirdiğimiz (bu) dünyâ hayaatına âid zînetlere ve debdebelere sakın iki gözünü dikme. Rabbinin rızkı hem daha hayırlı, hem daha süreklidir. Facebook'ta Paylaş
132 Ehline (ve ümmetine) namazı emret. Kendin de ona sebat ile devam eyle. Biz senden bir rızk istemiyoruz. Seni biz rızıklandırırız. (Güzel) aakıbet takvaa (erbabı) nındır. Facebook'ta Paylaş
133 Dediler ki: «Bize o Rabbinden bir mu´cize getirmeli değil miydi»? Evvelki kitablardakinden apaçık bürhan gelmedi mi onlara? Facebook'ta Paylaş
134 Eğer biz onları daha evvel azâb ile helâle etmiş olsaydık muhakkak diyeceklerdi ki: «Hey Rabbimiz, bize bir peygamber gönderseydin de şu zillete ve rüsvaylığa uğramamızdan evvel âyetlerine tâbi olsaydık ya»! Facebook'ta Paylaş
135 De ki: «Hep (imiz) intizardeyiz. Siz de gözetleye durun. Çünkü dümdüz bir yolun saahibleri kimlermiş, hidâyete (ve ebedî nimete) erenler kimlermiş, yakında bileceksiniz». Facebook'ta Paylaş