إِذْ أَوْحَيْنَا إِلَىٰ أُمِّكَ مَا يُوحَىٰ |
ARAPÇA LATİN |
İz evhaynâ ilâ ummike mâ yûhâ. |
|
DİYANET İŞLERİ |
“Hani annene ilham edilmesi gereken şeyleri ilham etmiştik:” |
|
DİYANET VAKFI |
Bir zaman, vahyedilecek şeyi annene (şöyle) vahyetmiştik: |
|
ELMALILI SADE |
Hani o vakit annene, verilen şu ilhamı vermiştik: |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Vaktâ ki, validene vahyolunacak şeyi vahyetmiştik. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Hani, annene şu mesajımızı vahyetmiştik: |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Hani vahyedilecek şeyi ilhâm etmiştik anana. |
|
İBN-İ KESİR |
Hani annene vahyedilmesi gerekeni vahyetmiştik. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
«Hani, annene vahyolunan şeyi vahyetmiştik, (şöyleki:)» |
|
BEKİR SADAK |
(36-39) Allah: «Ey Musa! istedigin sana verildi» dedi, «Zaten sana baska bir defa da iyilikte bulunmus ve annene vahyedilmesi gerekeni vahyetmistik: Musa´yi bir sandiga koy da suya birak; su onu kiyiya atar, Bana da, ona da dusman olan biri onu alir. Ey Musa! Gzumun nunde yetisesin diye seni sevimli kildim.» |
|
CELAL YILDIRIM |
(38-39) Hani annene ilham edilecek şeyi ilham etmiştik: Musa´yı bir sandığa yerleştir de suya at, su onu kıyıya bıraksın; hem bana, hem ona düşman biri onu alır. (Ey Musâ!) Gözetimim altında yetiştirilesin diye kendi katımdan senin üzerine sevgimi koydum. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
(37-38-39) «Andolsun ki biz sana diğer bir zamanda, anana vahyolunacak şey´i ilham etdiğimiz vakıtda da lutf etmiş ve (kendisine): — Onu tabuta koy da denize at ki deniz onu kıyıya bıraksın, onu benim de, kendisinin de düşmanı olan biri alacak diye (emreylemişdik). Sana karşı (Ey Musa) gözümün önünde yetişdirilmen için kendimden bir sevgi bırakmışdım. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Hani bir vakit (Firavun, doğan çocukları öldürüyordu da sen doğduğun zaman annen endişelenmişti. İşte bu sırada) ilham edilen şu ilhamı annene verdik: |
|
ALİ BULAÇ |
"Hani, annene vahyolunan şeyi vahyetmiştik, (şöyle ki:)" |
|