فَلَمَّا جَاءَهُمُ الْحَقُّ مِنْ عِنْدِنَا قَالُوا إِنَّ هَٰذَا لَسِحْرٌ مُبِينٌ |
ARAPÇA LATİN |
Fe lemmâ câehumul hakku min indinâ kâlû inne hâzâ le sıhrun mubîn(mubînun). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Katımızdan kendilerine hak (mucize) gelince, “Şüphesiz bu, apaçık bir sihirdir” dediler. |
|
DİYANET VAKFI |
Katımızdan onlara hak (mucize) gelince: «Bu elbette apaçık bir sihirdir» dediler. |
|
ELMALILI SADE |
Tarafımızdan kendilerine hak gelince, «Muhakkak bu açık bir sihir!» dediler. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Vaktâ ki onlara Bizim tarafımızdan hak geldi, «Şüphe yok ki bu elbette apaçık bir sahirdir,» dediler. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Bizim tarafımızdan gönderilen gerçek onlara ulaşınca, «Bu apaçık bir büyüdür» dediler. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Gerçek olan şey, katımızdan onlara gelince bu dediler, şüphe yok ki apaçık bir büyü. |
|
İBN-İ KESİR |
Tarafımızdan kendilerine hak geldiği vakit; doğrusu bu, apaçık bir büyüdür, dediler. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Onlara katımızdan hak geldiği zaman, dediler ki: «Bu, kuşkusuz apaçık bir büyüdür.» |
|
BEKİR SADAK |
Gercek, katimizdan onlara gelince: «Dogrusu bu apacik bir buyudur» dediler. |
|
CELAL YILDIRIM |
Onlara bizim katımızdan hak gelince, «bu ancak açık bir sihirdir» dediler. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Tarafımızdan kendilerine hak (mu´cize) geldiği vakit: «Her halde bu, apaçık bir sihirdir» dediler. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Tarafımızdan kendilerine mûcize geldiği vakit, “ - Muhakkak bu açık bir sihirdir.” dediler. |
|
ALİ BULAÇ |
Onlara Katımız´dan hak geldiği zaman, dediler ki: "Bu, kuşkusuz apaçık bir büyüdür." |
|