وَالْقَمَرِ إِذَا تَلَاهَا |
ARAPÇA LATİN |
Vel kameri izâ telâhâ. |
|
DİYANET İŞLERİ |
Onu izlediğinde Ay’a andolsun, |
|
DİYANET VAKFI |
(1-10) Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir. |
|
ELMALILI SADE |
ona uyduğunda aya, |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(1-3) Andolsun güneşe ve aydınlığa. Ve güneşe tâbi olduğu vakit kamere. Ve güneşi açıkladığı vakit gündüze. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Ardından gelmekte olan Ay´â, |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Ve ondan ışık aldığı, ardına düşüp seyrettiği zaman aya. |
|
İBN-İ KESİR |
Ardından gelmekte olan aya. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Onu izlediği zaman aya, |
|
BEKİR SADAK |
Ardindan gelmekte olan aya, |
|
CELAL YILDIRIM |
(Güneş´ten ışık alıp) ona tabi´ (uydu) olduğu zaman Ay´a, |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
(ışık almakda) ona tabî olduğu zaman aya, |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
(Güneş batarken) ona tabi olduğu zaman aya, |
|
ALİ BULAÇ |
Onu izlediği zaman Ay´a, |
|