فَلَمَّا جَاءَتْهُمْ آيَاتُنَا مُبْصِرَةً قَالُوا هَٰذَا سِحْرٌ مُبِينٌ |
ARAPÇA LATİN |
Fe lemmâ câethum âyâtunâ mubsıraten kâlû hâzâ sihrun mubîn(mubînun). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Nitekim âyetlerimiz kendilerine gerçeği gösterecek biçimde gelince, “Bu apaçık bir sihirdir” dediler. |
|
DİYANET VAKFI |
Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: «Bu, apaçık bir büyüdür» dediler. |
|
ELMALILI SADE |
Bu şekilde ayetlerimiz, hakikatı gözlerine sokarak onlara vardığı vakit: «Bu apaçık bir büyüdür!» dediler. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Vaktâ ki, onlara âyetlerimizi, vazihen, (tarik-i hidâyeti gösterir bir halde) geldi. Dediler ki: «Bu apaçık bir sihirden ibarettir.» |
|
FİZİLALİL KURAN |
Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince «Bu apaçık bir büyüdür» dediler. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Delillerimiz, gözle görünür bir sûrette onlara gösterilince bu, apaçık bir büyü dediler. |
|
İBN-İ KESİR |
Ayetlerimiz böyle vazıh olarak onlara gelince; bu, apaçık bir büyüdür, dediler. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Ayetlerimiz onlara, gözler önünde sergilenmiş olarak gelince dediler ki: «Bu, apaçık olan bir büyüdür.» |
|
BEKİR SADAK |
Ayetlerimiz gozlerinin onune serilince: «Bu apacik bir sihirdir» dediler. |
|
CELAL YILDIRIM |
Mu´cize ve belgelerimiz onların gözleri önüne acık biçimde sergilenerek gelince, «bu açık bir sihirdir» dediler. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Vaktaki âyetlerimiz böyle parlak (ve vazıh) olarak onlara geldi, «Bu, apaçık bir büyüdür» dediler. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Vaktaki mucizelerimiz açık olarak onlara geldi: “- Bu meydanda bir sihirdir.” dediler. |
|
ALİ BULAÇ |
Ayetlerimiz onlara, gözler önünde sergilenmiş olarak gelince dediler ki: "Bu, apaçık olan bir büyüdür." |
|