قُلْ هُوَ الَّذِي أَنْشَأَكُمْ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَالْأَفْئِدَةَ ۖ قَلِيلًا مَا تَشْكُرُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Kul huvellezî enşeekum ve ceale lekumus sem’a vel ebsâre vel ef’ideh(ef’idete), kalîlen mâ teşkurûn(teşkurûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
De ki: “O, sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve kalpler verendir. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!” |
|
DİYANET VAKFI |
(Resûlüm!) De ki: Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren O´dur. Ne az şükrediyorsunuz! |
|
ELMALILI SADE |
De ki: «O´dur ancak sizi yaratan, size dinleyecek kulak, görecek gözler, duyacak gönüller veren! Fakat sizler pek az şükrediyorsunuz!» |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
De ki: «O, o zâttır ki, sizi yarattı ve sizin için kulak ve gözler ve gönüller var kıldı. Pek az şükrediverirsiniz.» |
|
FİZİLALİL KURAN |
De ki: «Sizi yaratan, size kulaklar, gözler ve kalpler veren O´dur. Ne az şükrediyorsunuz.» |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
O, öyle bir mâbuttur ki sizi meydana getirmiştir ve sizin için kulak ve gözler ve gönüller halketmiştir, ne de az şükredersiniz. |
|
İBN-İ KESİR |
De ki: Sizi yaratan ve sizler için kulaklar, gözler ve kalbler var eden O´dur. Ne de az şükrediyorsunuz. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
De ki: «Sizi inşa edip yaratan, size kulak, gözler ve gönüller veren O´dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz?» |
|
BEKİR SADAK |
De ki: «Sizi yaratan sizin icin kulaklar, gozler ve kalbler var eden O´dur. Ne az sukrediyorsunuz!» |
|
CELAL YILDIRIM |
De ki: Sizi yaratıp varlık alanına getiren, size işiten kulaklar, gören gözler, anlayan gönüller veren O´dur. Ne de az şükredersiniz ? |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
(Habîbim) de ki: «O, sizi yaratan, size kulak (lar), gözler gönüller verendir. Siz ne az şükredersiniz». |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
(Ey Rasûlüm), de ki: “- Sizi yaratan, size işitecek kulak, görecek gözler ve duyacak kalbler veren O’dur. Siz, pek az şükrediyorsunuz.” |
|
ALİ BULAÇ |
De ki: "Sizi inşa eden (yaratan), size kulak, gözler ve gönüller veren O´dur. Ne az şükrediyorsunuz?" |
|