إِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّبِيلَ إِمَّا شَاكِرًا وَإِمَّا كَفُورًا |
ARAPÇA LATİN |
İnnâ hedeynâhus sebîle immâ şâkiren ve immâ kefûrâ(kefûren). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Şüphesiz biz onu (ömür boyu yürüyeceği) yola koyduk. O bu yolu ya şükrederek ya da nankörlük ederek kat eder. |
|
DİYANET VAKFI |
Şüphesiz biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredici olsun ister nankör. |
|
ELMALILI SADE |
Muhakkak Biz ona (doğru) yolu gösterdik; ister şükredici olsun, ister nankör kafir! |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(1-3) Muhakkak insan üzerine gayri mahdut zamandan bir mahdut zaman gelmiştir ki, (o zaman da bilinip) yâdolunmuş bir şey olmamıştı. Şüphe yok ki, Biz insanı karışık bir damla sudan yarattık, onu imtihan ediyoruz. İmdi onu işitici, görücü kıldık. Muhakkak ki, Biz ona hidâyet yolunu gösterdik, gerek şükredici ve gerek nankör olsun. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Biz ona yolu gösterdik. Artık ister şükreder isterse nankör olur. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
İster şükretsin, ister nankör olsun, gerçekten de biz ona doğru yolu gösterdik. |
|
İBN-İ KESİR |
Gerçekten Biz; ona yolu gösterdik. Buna kimisi şükreder, kimisi de küfür. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör. |
|
BEKİR SADAK |
suphesiz ona yol gosterdik; buna kimi sukreder, kimi de nankorluk. |
|
CELAL YILDIRIM |
Gerçekten biz, insana yol gösterdik ; o ya şükredici, ya da nankör inkarcı olur. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Gerçek, biz ona (doğru) yolu gösterdik. İster şükredici (olsun o), ister nankör (kâfir). |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Doğrusu biz ona, gerçek yolu gösterdik; ister şükreden (mümin) olsun, ister nankörlük eden (kâfir)... |
|
ALİ BULAÇ |
Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör. |
|