وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلَىٰ حُبِّهِ مِسْكِينًا وَيَتِيمًا وَأَسِيرًا |
ARAPÇA LATİN |
Ve yut’imûnet taâme alâ hubbihî miskînen ve yetîmen ve esîrâ(esîren.) |
|
DİYANET İŞLERİ |
Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler. |
|
DİYANET VAKFI |
Onlar, kendi canları çekmesine rağmen yemeği yoksula, yetime ve esire yedirirler. |
|
ELMALILI SADE |
Yoksula, yetime, esire seve seve yemek yedirir. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Ve taam yedirirler, onu sevdikleri halde yoksullara ve yetimlere ve esir olanlara. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Onlar içleri çektiği halde yemeklerini yoksullara, yetimlere ve tutsaklara yedirirler. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Ve ona ihtiyaçları olduğu halde yemeklerini yoksula ve yetime ve tutsağa verirler, onları doyururlar. |
|
İBN-İ KESİR |
Onlar; yoksula, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Kendileri, ona karşı duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler. |
|
BEKİR SADAK |
Onlar icleri cektigi halde, yiyecegi yoksulla, oksuze ve esire yedirirler. |
|
CELAL YILDIRIM |
(8-9) Allah sevgisi için (veya mala olan sevgilerine rağmen) fakire, yoksula, yetime ve esîre yedirirler. Sizi ancak Allah rızası için yediriyoruz. Sizden ne bir karşılık, ne de bir teşekkür bekliyoruz. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
(Yemeğe olan) sevgi (lerine ve iştihâlarına) rağmen yoksulu, yetimi, esîri doyururlar (dı). |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Yoksula, yetime, esire seve seve yemek yedirirler. |
|
ALİ BULAÇ |
Kendileri, ona duydukları sevgiye rağmen yemeği, yoksula, yetime ve esire yedirirler. |
|