Mumin Suresi
 



AYET NO

MEAL

1 Hâ mîm. Facebook'ta Paylaş
2 Bu kitap, üstün ve her şeyi bilen Allah tarafından indirilmiştir. Facebook'ta Paylaş
3 Odur suçları örten ve tövbeleri kabûl eden ve azâbı şiddetli olan ve kullarına nîmetler ihsân eden; yoktur ondan başka tapacak ve dönüp varılacak yer, onun tapısıdır ancak. Facebook'ta Paylaş
4 Allah´ın delilleri hakkında, ancak kâfir olanlar çekişirler, onların, şehirlerde dönüp dolaşmaları aldatmasın seni. Facebook'ta Paylaş
5 Onlardan önce de Nûh kavmi, yalanladı, onlardan sonraysa bölük bölük halk ve her ümmet, peygamberini yalanlamayı kendine iş edindi, buna kasdetti, onu öldürmek istedi ve gerçeği boşa çıkarmak için boş şeylere dayanarak çekiştiler, derken onları helâk ediverdim; azap nasıl olurmuş, görsünler. Facebook'ta Paylaş
6 İşte böylece Rabbinin verdiği hüküm, kâfirlere hak oldu: Şüphe yok ki onlar, cehennemliktir. Facebook'ta Paylaş
7 Arşı taşıyanlarla onun çevresindekiler, Rablerine hamd ederek onu tenzîh ederler ve inanırlar ona ve inananlara yarlıganma dilerler, Rabbimiz derler, rahmetin ve bilgin, her şeyi kavramış, kaplamıştır, artık tövbe edenleri ve senin yoluna uyanları yarlıga ve koru onları, yakıp kavuran cehennem azâbından. Facebook'ta Paylaş
8 Rabbimiz ve sok onları ebedî Adn cennetlerine, nitekim vait de etmiştin onlara ve atalarından ve eşlerinden ve soylarından kendilerini düzgün bir hâle getirenlere. Şüphe yok ki sen, üstünsün, hüküm ve hikmet sâhibisin. Facebook'ta Paylaş
9 Ve koru onları kötülüklerden ve kimi kötülüklerden korursan o gün, gerçekten de ona acımışsın ve budur işte o pek büyük kurtuluş, murâda eriş. Facebook'ta Paylaş
10 Şüphe yok ki kâfir olanlara nidâ edilir de denir ki: Bugün kendinize karşı duyduğunuz nefretten, buğuzdan daha büyüktü size karşı Allah´ın duyduğu nefret ve buğuz o zaman ki inanca çağrılıyordunuz da kâfir oluyordunuz siz. Facebook'ta Paylaş
11 Onlarsa Rabbimiz derler, iki kere öldürdün bizi ve iki kere dirilttin, artık suçlarımızı da söyledik, buradan çıkmamıza bir yol yok mu? Facebook'ta Paylaş
12 Bu da, Allah birdir dendi mi kâfir olmamızdan ve ona eşler olduğu söylenince inanmanızdandır; artık hüküm, pek yüce ve pek büyük Allah´ın. Facebook'ta Paylaş
13 Öyle bir mâbuttur ki delillerini göstermededir size ve rızıklandırmak için gökten yağmur yağdırmadadır size ve ona dönen kişiden başkası ibret ve öğüt almaz bundan. Facebook'ta Paylaş
14 Artık, dîninde, özünüzü tamâmıyla ona bağlıyarak çağırın Allah´ı kâfirler istemese de. Facebook'ta Paylaş
15 Dostlarının derecelerini yüceltir, arşın sâhibidir; kavuşma gününden korkutmak için kullarından dilediğine Rûh´u, emriyle indirir. Facebook'ta Paylaş
16 O kavuşma günü, onlar, kabirlerinden çıkarlar, Allah´a karşı hiçbir şeyleri gizli kalmaz; o gün, saltanat ve tedbîr kimindir, bir ve her şeye üstün Allah´ın. Facebook'ta Paylaş
17 O gün herkes, ne kazandıysa onun karşılığını bulur; o gün zulüm yoktur; şüphe yok ki Allah´ın hesâbı, pek tezdir. Facebook'ta Paylaş
18 Ve onları, yaklaşmakta olan o günle korkut, o gün, korkudan yürekler, ağızlara gelir, gönüller, dertle dolar, zâlimlere ne yardımı dokunacak bir dost bulunur, ne şefâati kabûl edilecek bir şefâatçi. Facebook'ta Paylaş
19 O, hıyânetle gizlice bakışı da bilir, gönüllerde gizlenen şeyleri de. Facebook'ta Paylaş
20 Ve Allah, gerçek olarak hükmeder. Ondan başka kulluk ettikleri şeyler, hiçbir şey hakkında hüküm veremezler; şüphe yok ki Allah, her şeyi duyar, bilir. Facebook'ta Paylaş
21 Yeryüzünü gezip dolaşmazlar mı ki onlardan önce gelip geçenlerin ne olmuş sonları, bir bakıp görsünler? Onlar, kuvvet bakımından da üstündü bunlardan, yeryüzünde yaptıkları şeyler bakımından da; derken kâfir oldular da Allah, onları helâk ediverdi ve onları, Allah´a karşı koruyacak hiçbir kimse çıkmadı. Facebook'ta Paylaş
22 Bu da, peygamberleri, onlara apaçık delillerle geldi mi, inkâr etmelerindendir, derken Allah onları helâk edivermiştir; şüphe yok ki o, kuvvetlidir, azâbı da çetindir onun. Facebook'ta Paylaş
23 Ve andolsun ki Mûsâ´yı delillerimizle ve apaçık bir burhanla göndermiştik. Facebook'ta Paylaş
24 Firavun´a, Hâmân´a ve Kârun´a; derken onlar, bu demişlerdi, pek yalancı bir büyücü. Facebook'ta Paylaş
25 Mûsâ, katımızdan gerçekle onlara gelince öldürün demişlerdi, onunla berâber inananların oğullarını ve bırakın kadınlarını; kâfirlerin düzeni, ancak gerçekten dışarıdır, boştur. Facebook'ta Paylaş
26 Ve Firavun, bırakın beni de dedi, Mûsâ´yı öldüreyim ve Rabbini çağırsın bakalım; şüphe yok ki ben, dininizi değiştireceğinden, yahut da yeryüzünde bir bozgun çıkaracağından korkuyorum. Facebook'ta Paylaş
27 Ve Mûsâ, ben dedi, şüphe yok ki soru gününe inanmayan her ululuk satan kişinin şerrinden, Rabbime ve Rabbinize sığınırım. Facebook'ta Paylaş
28 Ve Firavun´un soyundan inanan ve inancını gizleyen bir er, dedi ki: Rabbim Allah´tır dediği için mi adam öldüreceksiniz ve gerçekten de o, Rabbinizden apaçık deliller de getirmiştir size ve yalancıysa yalanı kendisine âit ve doğru söylüyorsa size vaadettiklerinin bir kısmına uğrarsınız; şüphe yok ki Allah, haddini aşan ve çok yalan söyleyen kişiyi doğru yola sevketmez. Facebook'ta Paylaş
29 Ey kavmim, bugün saltanat sizin, üstünsünüz yeryüzünde, fakat Allah´ın azâbı gelince kim kurtaracak bizi? Firavun dedi ki: Ben size hangi reyi işâret ediyorsam o, tamâmıyla doğrudur ve ben sizi, doğru dürüst yoldan başka bir yola sevketmiyorum. Facebook'ta Paylaş
30 O inanan, ey kavmim dedi, ben bir bölük ümmetin uğradıkları azâba uğrayacaksınız diye korkuyorum. Facebook'ta Paylaş
31 Nûh, Âd ve Semûd kavimlerine ve onlardan sonrakilere olduğu gibi ve Allah, kullarına zulmetmeyi istemez. Facebook'ta Paylaş
32 Ve ey kavmim, ben, o feryâdü figan, o boşuna bağırıp söylenme günündeki hâlinizden korkuyorum. Facebook'ta Paylaş
33 O gün, bir gündür ki arkanızı döndürüp kaçacaksınız ama doğru cehenneme gideceksiniz ve Allah´ın azâbından sizi bir kurtaran olmayacak ve Allah, kimi doğru yoldan çıkarıp saptırdıysa ona bir yol gösteren yoktur. Facebook'ta Paylaş
34 Ve andolsun ki daha önce Yûsuf da, apaçık delillerle gelmişti de size getirdiği şey hakkında bir türlü şüpheden kurtulamamıştınız, sonunda ölünce de artık dediniz, bundan sonra Allah, başka bir peygamber göndermez kesin olarak; işte Allah, haddini aşan şüpheli kişiyi böyle saptırır. Facebook'ta Paylaş
35 Öyle kişilerdir onlar ki kendilerine hiçbir kesin delil gelmediği halde Allah´ın delilleri hakkında çekişmiye girişirler; Allah katında da bir nefrete ve buğza uğrarlar, inananlar katında da; Allah, her kibirli ve cebbar kişinin gönlünü böyle mühürler işte. Facebook'ta Paylaş
36 Ve Firavun, ey Hâmân demişti, bana bir köşk yap da belki kapılara erişirim. Facebook'ta Paylaş
37 Göklerin kapılarına ve derken Mûsâ´nın mâbûdunu anlamış olurum ve gerçekten de sanıyorum ki o, yalancı ve Firavun´a, kötü işi, böyle bezendi de böyle çıkarıldı yoldan ve Firavun´un düzeni, ancak ziyana uğradı, boşa çıktı. Facebook'ta Paylaş
38 Ve inanan da ey kavmim dedi, bana uyun da size doğru yolu göstereyim. Facebook'ta Paylaş
39 Ey kavmim, şu dünyâ yaşayışı, ancak geçici bir metâdan ibâret ve şüphe yok ki âhirettir, karar edilecek yurt. Facebook'ta Paylaş
40 Kim bir kötülükte bulunursa ancak onun misli olan bir cezâ ile cezâlanır ve erkek olsun, kadın olsun, inanarak iyi bir işte bulunansa işte o çeşit kişilerdir ki cennete girerler, orada sayısız rızıklanırlar. Facebook'ta Paylaş
41 Ve ey kavmim, ne oluyor bana da ben sizi kurtuluşa çağırmadayım, halbuki siz beni ateşe çağırıyorsunuz. Facebook'ta Paylaş
42 Allah´a kâfir olmaya ve ona şirk koşmaya çağırıyorsunuz beni bu hususta hiçbir bilgim olmadığı halde ve bense sizi üstün ve bütün suçları tamâmıyla örten mâbûda çağırmadayım. Facebook'ta Paylaş
43 Gerçeğin ta kendisi şu ki: Siz beni, dünyâda da çağırmaya salâhiyetli olmayan, âhirette de salâhiyetli olmayan birşeye çağırıyorsunuz ancak ve dönüp gideceğimiz yer, Allah tapısıdır ve şüphe yok ki haddini aşanlar, cehennem ehlinin ta kendileridir. Facebook'ta Paylaş
44 Yakında, size neler dediysem, anlıyacak, hatırlıyacaksınız onları ve ben, işimi Allah´a ısmarladım; şüphe yok ki Allah, kullarını görür. Facebook'ta Paylaş
45 Derken Allah, onların düzenlerinin kötülüklerinden korudu onu ve Firavun soyunaysa azâbın kötüsü gelip çattı. Facebook'ta Paylaş
46 Ateş, sabah akşam, onlara gösterilecek ve kıyâmetin koptuğu günde Firavun soyunu denecek, sokun azâbın en çetinine. Facebook'ta Paylaş
47 Ve ateşte, birbirleriyle çekişmeye başladıkları zaman düşkünler, ululuk satanlara diyecekler ki: Gerçekten size uymuştuk, sizin adamlarınızdık biz, ateşin bir miktârını olsun defedebilir misiniz bizden? Facebook'ta Paylaş
48 Ululuk satanlarsa, şüphe yok ki diyecekler, hepimiz de ateş içindeyiz; şüphe yok ki Allah, kullar arasında hükmetti. Facebook'ta Paylaş
49 Ve ateştekiler, cehennemin kapıcılarına, Rabbinize yalvarın da diyecekler, ne olur, bir günceğiz olsun azâbımızı hafifletsin. Facebook'ta Paylaş
50 Onlar da, peygamberleriniz, apaçık delillerle gelmedi miydi size diyecekler; onlar, evet diyecekler, bekçiler, öyleyse diyecekler, siz yalvarın ve kâfirlerin duâsıysa ancak boşa gider. Facebook'ta Paylaş
51 Şüphe yok ki biz, elbette peygamberlerimize ve inananlara, dünyâ yaşayışında da yardım ederiz, tanıkların getirileceği günde de. Facebook'ta Paylaş
52 Bir gündür o gün ki zâlimlerin özürleri fayda vermez ve onlaradır lânet ve onlarındır kötü yer yurt. Facebook'ta Paylaş
53 Ve andolsun ki biz, Mûsâ´ya doğru yolu gösteren kitabı verdik ve İsrailoğullarını da mîrasçı ettik o kitaba ki. Facebook'ta Paylaş
54 Aklı başında olanları doğru yola sevk eder, onlara ibrettir, öğüttür. Facebook'ta Paylaş
55 Artık sabret, şüphe yok ki Allah´ın vaadi gerçektir ve suçunun yarlıganmasını dile ve akşam ve sabah çağlarında, Rabbine hamd ederek tenzîh et onu. Facebook'ta Paylaş
56 Allah´ın âyetleri hakkında, kendilerine hiçbir kesin delil gelmemişken çekişmeye girişenlerin gönüllerinde, ancak ulaşmalarına imkân olmayan bir büyüklenme duygusu var; artık Allah´a sığın, şüphe yok ki o, duyar, görür. Facebook'ta Paylaş
57 Elbette gökleri ve yeryüzünü yaratmak, insanları yaratmaktan daha büyük bir şey ve fakat insanların çoğu bilmez. Facebook'ta Paylaş
58 Ve eşit değildir körle gören ve inanıp iyi işlerde bulunanla kötülükler eden; ne de az düşünmede, ne de az ibret almadasınız. Facebook'ta Paylaş
59 Kıyâmet, elbette kopacak, şüphe yok bunda ve fakat insanların çoğu inanmaz. Facebook'ta Paylaş
60 Ve Rabbiniz dedi ki: Çağırın beni, icâbet edeyim size; şüphe yok ki bana kulluk etmekten, ululuk satarak çekinenler, aşağılık bir halde cehenneme gireceklerdir. Facebook'ta Paylaş
61 Öyle bir Allah´tır ki size geceyi yarattı dinlenmeniz için ve gündüzü yarattı göre göre işlerinizi yapmanız için; şüphe yok ki Allah, elbette insanlara karşı lütuf ve ihsân sâhibidir ve fakat insanların çoğu şükretmez. Facebook'ta Paylaş
62 İşte budur Rabbiniz Allah ki her şeyi halk eden odur, yoktur ondan başka tapacak; ne diye asılsız şeylere kapılmadasınız? Facebook'ta Paylaş
63 İşte böyle kapılırlar Allah´ın delillerini, bile bile inkâr edenler. Facebook'ta Paylaş
64 Bir Allah´tır ki yeryüzünü, size karâr edecek bir yurt, göğü de bir kubbe olarak yaratmıştır ve size sûret vermiştir, sûretinizi de en güzel bir şekle sokmuştur ve sizi, tertemiz şeylerle rızıklandırmıştır; işte budur Rabbiniz; ne yücedir âlemlerin Rabbi Allah. Facebook'ta Paylaş
65 Odur daimî diri, yoktur ondan başka tapacak, artık onun dîninde, yüreğinizi ona bağlayarak çağırın onu; hamd, âlemlerin Rabbi Allah´a. Facebook'ta Paylaş
66 De ki: Şüphe yok ki ben, Allah´tan başka sizin taptıklarınıza tapmaktan menedildim, Rabbimden apaçık deliller gelince bana ve âlemlerin Rabbine teslîm olmam emredildi bana. Facebook'ta Paylaş
67 Öyle bir mâbuttur ki sizi topraktan, sonra bir katre sudan, sonra bir pıhtı kandan yaratmıştır, sonra sizi, çocuk olarak dünyâya çıkarmıştır, sonra ergenlik çağına erişmeniz, sonra da ihtiyar olmanız için sizi yaşatmadadır ve sizden, daha önce öldürülen de var ve hepinizi de muayyen ve mukadder bir zamana dek yaşatır ve bütün bunlar da akıl edesiniz diye olup biter. Facebook'ta Paylaş
68 Öyle bir mâbuttur ki diriltir ve öldürür; derken bir işin olmasını hükmetti mi ancak, ol der o işe, oluverir. Facebook'ta Paylaş
69 Görmedin mi Allah´ın delilleri hakkında çekişmeye girişenleri, nereye gitmedeler, neye kapılmadalar? Facebook'ta Paylaş
70 Onlar, öyle kişilerdir ki kitabı ve peygamberlerimizle gönderdiğimiz şeyleri yalanlamışlardır, yakında bilip anlayacaklar. Facebook'ta Paylaş
71 Boyunlarına demirden lâleler ve zincirler takılıp sürüklendikleri zaman. Facebook'ta Paylaş
72 Sıcak su içinde, sonra cehenneme atıldıkları zaman. Facebook'ta Paylaş
73 Sonra da denecek ki nerede şirk koştuklarınız, Facebook'ta Paylaş
74 Allah´ı bırakıp da? Diyecekler ki: Gözümüzden kayboldular, zâten de bundan önce tapmaya lâyık birşeye tapmamıştık biz; işte Allah, kâfirleri böyle saptırır. Facebook'ta Paylaş
75 Bu da, yeryüzünde haksız yere sevinip övündüğünüzden ve ululanıp kendinizi gördüğünüzdendir. Facebook'ta Paylaş
76 Girin kapılarından cehennemin, orada ebedî olarak kalacaksınız; gerçekten de ululananların yeri yurdu, ne de kötüdür. Facebook'ta Paylaş
77 Artık sabret, şüphe yok ki Allah´ın vaadi gerçektir. Derken ya onlara vaadettiğimiz şeylerin bâzısını göstereceğiz sana, yahut da seni öldüreceğiz, derken hepsi de dönüp tapımıza gelecekler. Facebook'ta Paylaş
78 Ve andolsun ki senden önce nice peygamberler gönderdik, onlardan, sana anlattıklarımız da var, anlatmadıklarımız da ve hiçbir peygamber, Allah´ın izni olmadıkça bir delil, bir mûcize gösteremez; derken Allah´ın emri gelince gerçek olarak hükmedilir ve işte buracıkta, boş şeylere uyanlar ziyan eder gider. Facebook'ta Paylaş
79 Öyle bir Allah´tır ki onların bir kısmına binin, bir kısmını da yiyin diye davarlar yaratmıştır size. Facebook'ta Paylaş
80 Ve onlarda başka faydalar da var size ve gönüllerinizdeki murâda ulaşmak için onlara ve gemilere biniyorsunuz. Facebook'ta Paylaş
81 Ve size delillerini göstermede, Allah´ın delillerinden hangisini inkâr edebilirsiniz? Facebook'ta Paylaş
82 Yeryüzünü gezip dolaşmazlar mı ki onlardan önce gelip geçenlerin ne olmuş sonları, bir bakıp görsünler? Onlar, topluluk bakımından daha çoktu, kuvvet ve yeryüzünde yaptıkları şeyler bakımından da daha üstündü bunlardan; derken elde ettikleri şeylerin, onlara hiçbir faydası olmadı. Facebook'ta Paylaş
83 Peygamberleri, apaçık delillerle onlara gelince kendilerindeki bilgiye güvenip övündüler, kendilerini gördüler de alay ettikleri şey, başlarına geliverdi. Facebook'ta Paylaş
84 Derken azâbını görünce de Allah´ın birliğine inandık dediler ve şirk koştuğumuz şeyleri inkâr ettik. Facebook'ta Paylaş
85 Fakat azâbımızı gördükleri zaman inanmaları, onlara bir fayda vermez. Allah´ın, kulları hakkında icrâ edilegelen yolu yordamıdır bu ve işte buracıkta kâfirler, ziyan edip giderler. Facebook'ta Paylaş