كِرَامًا كَاتِبِينَ |
ARAPÇA LATİN |
Kirâmen kâtibîn(kâtibîne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
(10-11) Hâlbuki üzerinizde muhakkak bekçiler, değerli yazıcılar vardır. |
|
DİYANET VAKFI |
(9-12) Hayır! Bütün bunlara rağmen siz yine de dini yalanlıyorsunuz. Şunu iyi bilin ki üzerinizde bekçiler, değerli yazıcılar vardır; onlar, yapmakta olduklarınızı bilir. |
|
ELMALILI SADE |
Değerli, dürüst katipler. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(10-12) Ve şüphe yok ki, sizin üzerinizde bekçiler vardır. Çok mükerrem yazıcılar vardır. Ne yapar olduklarınızı bilirler. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Şerefli katipler. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Büyüktür onlar, yazarlar. |
|
İBN-İ KESİR |
Çok şerefli yazıcılar. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
´Şerefli üstün´ yazıcılar. |
|
BEKİR SADAK |
(10-12) Oysa, yaptiklarinizi bilen degerli yazicilar sizi gozetlemektedirler. |
|
CELAL YILDIRIM |
(10-11) Şüpheniz olmasın ki, üzerinizde koruyucular, şerefli saygıdeğer kâtipler var. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
(Allah indinde) çok şerefli yazıcılar vardır, |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
(Amellerinizi yazan ve Allah katında) kerîm olan kâtib melekler var; |
|
ALİ BULAÇ |
´Şerefli-üstün´ yazıcılar. |
|