وَمَا نُؤَخِّرُهُ إِلَّا لِأَجَلٍ مَعْدُودٍ |
ARAPÇA LATİN |
Ve mâ nuahhıruhû illâ li ecelin ma’dûd(ma’dûdin). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Biz onu ancak belirli bir zamana kadar erteliyoruz. |
|
DİYANET VAKFI |
Biz onu (kıyamet gününü) sadece sayılı bir müddete kadar bekletiriz. |
|
ELMALILI SADE |
Biz, onu ancak belirli bir süre için geciktiriyoruz. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Ve Biz onu ancak sayılı bir müddet için tehire bırakmış oluruz. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Biz o günü, sadece sayılı günlerin sonuna kadar erteliyoruz. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Ve biz o günün gelip çatmasını, ancak sayılı bir müddet için geciktiririz. |
|
İBN-İ KESİR |
Biz, o günü, ancak sayılı bir süreye kadar erteleriz. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Biz onu sayılı bir sürenin (ecelin) dışında ertelemeyiz. |
|
BEKİR SADAK |
Biz, o gunu, ancak belli bir sureye kadar geciktiririz. |
|
CELAL YILDIRIM |
O günü ancak belli bir vakte kadar geciktiririz. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Biz onu (kıyaamet gününü) ancak sayılı bir müddet için gecikdiririz. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Biz, o kıyamet gününü ancak sayılı bir müddet için geriye bırakıyoruz. |
|
ALİ BULAÇ |
Biz onu sayılı bir sürenin (ecelin) dışında ertelemeyiz. |
|