حَتَّىٰ إِذَا جَاءَ أَمْرُنَا وَفَارَ التَّنُّورُ قُلْنَا احْمِلْ فِيهَا مِنْ كُلٍّ زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ وَأَهْلَكَ إِلَّا مَنْ سَبَقَ عَلَيْهِ الْقَوْلُ وَمَنْ آمَنَ ۚ وَمَا آمَنَ مَعَهُ إِلَّا قَلِيلٌ |
ARAPÇA LATİN |
Hattâ izâ câe emrunâ ve fâret tennûru kulnâhmil fîhâ min kullin zevceynisneyni ve ehleke illâ men sebeka aleyhil kavlu ve men âmen(âmene), ve mâ âmene meahû illâ kalîl(kalîlun). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Nihayet emrimiz gelip, tandır kaynamaya başlayınca (sular coşup taşınca) Nûh’a dedik ki: “Her cins canlıdan (erkekli dişili) birer çift, bir de kendileri hakkında daha önce hüküm verilmiş olanlar dışındaki âilen ile iman edenleri ona yükle.” Ama, onunla beraber sadece pek az kimse iman etmişti. |
|
DİYANET VAKFI |
Nihayet emrimiz gelip de sular coşup yükselmeye başlayınca Nuh´a dedik ki: «(Canlı çeşitlerinin) her birinden birer çift ile -(boğulacağına dair) aleyhinde söz geçmiş olanlar dışında- aileni ve iman edenleri gemiye yükle!» Zaten onunla beraber pek azı iman etmişti. |
|
ELMALILI SADE |
Nihayet emrimiz gelip de tennür (geminin kazanı) kaynayınca Nuh´a: «Her birinden ikişer çift alıp aleyhinde hüküm geçmiş olanların dışında aileni ve iman edenleri gemiye yükle!» dedik. Zaten onunla birlikte pek azı dışında kimse iman etmemişti. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Nihâyet emrimiz geldiği ve tennur kaynadığı vakit dedi ki: «Onun içine herbirinden ikişer çift ve aleyhine hüküm sabketmiş olandan maada ehlini ve imân etmiş olanları yükle.» Ve maamafih pek azından başkası onunla beraber imân etmemişti. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Nihayet emrimiz gelip tandır kaynamaya (her taraftan sular fışkırmaya) başlayınca Nuh´a «Her canlı türünün birer çiftini, boğulacağına ilişkin hükmümüzün kesinleştiği kimse dışında kalan aile bireylerini ve mü´minleri gemiye bindir» dedik. Zaten O´na az sayıda kişi inanmıştı. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Sonucu emrimiz gelip tandırın altından su kaynamaya başlayınca her mahlûktan birer çifti ve helâki taktîr edilenden başka âilenden olanları ve inananları gemiye yükle dedik; zâten maiyetinde bulunan inanmış kişiler de pek azdı. |
|
İBN-İ KESİR |
Nihayet buyruğumuz gelip sular kaynamaya başlayınca: Her cinsten birer çifti ve hakkında hüküm verilmiş olanın dışında kalan çoluk çocuğunu ve inananları gemiye al, dedik. Zaten onunla beraber pek az kimse inanmıştı. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Sonunda emrimiz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman, dedik ki: «Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında, aileni ve iman edenleri ona yükle.» Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti. |
|
BEKİR SADAK |
Buyrugumuz gelip tandirdan sular kaynamaga baslayinca, «Her cinsten birer cifti ve aleyhine hukum verilmis olanin disinda kalan coluk cocugunu ve inananlari gemiye bindir» dedik. Pek az kimse onunla beraber inanmisti. |
|
CELAL YILDIRIM |
Sonunda emrimiz gelip tennur kaynamaya başlayınca (Nuh´a) dedik ki: «Her (hayvanın) dişi ve erkeğinden ikişer taneyi ve aleyhinde (ilâhi) hüküm geçmiş olanlar dışında aileni ve imân edenleri gemiye yüklet (bindir)!» Ne var ki, beraberinde imân edenler pek az kimseler idi. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Nihayet emrimiz gelib de fırın kaynadığı zaman (Nuha) dedik ki: «Her birinden (her bir neviden erkek ve dişi) ikişer çift ile — aleyhinde söz geçmiş (helakleri takdîr edilmiş) olanlar müstesna — aileni ve îman edenleri içine yükle». Zâten onun maiyyetindeki az kimselerden başkası da îman etmemişdi. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Nihayet helâk etme emrimiz geldiği ve fırından su taşıp fışkırdığı (yahut geminin kazanı kaynadığı) vakit Nûh’a şöyle dedik: “-Faydalanılan hayvanların her cinsinden erkek ve dişi olmak üzere ikişer tane çift ve üzerlerine boğulma emri takdir edilenler müstena, aile halkınla bir de iman edenleri gemiye yükle.” Zaten beraberinde iman edenler pek azdı. |
|
ALİ BULAÇ |
Sonunda emrimiz geldiğinde ve tandır feveran ettiği zaman, dedik ki: "Her birinden ikişer çift (hayvan) ile aleyhlerinde söz geçmiş olanlar dışında, aileni ve iman edenleri ona yükle." Zaten onunla birlikte çok azından başkası iman etmemişti. |
|