قَالُوا يَا شُعَيْبُ أَصَلَاتُكَ تَأْمُرُكَ أَنْ نَتْرُكَ مَا يَعْبُدُ آبَاؤُنَا أَوْ أَنْ نَفْعَلَ فِي أَمْوَالِنَا مَا نَشَاءُ ۖ إِنَّكَ لَأَنْتَ الْحَلِيمُ الرَّشِيدُ |
ARAPÇA LATİN |
Kâlû yâ şuaybu e salâtuke te’muruke en netruke mâ ya’budu âbâunâ ev en nef’ale fî emvâlinâ mâ neşâ’(neşâu), inneke le entel halîmur reşîd(reşîdu). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Dediler ki: “Ey Şu´ayb! Babalarımızın taptığını, yahut mallarımız hakkında dilediğimizi yapmayı terk etmemizi sana namazın mı emrediyor. Oysa sen gerçekten yumuşak huylu ve aklı başında bir adamsın.” |
|
DİYANET VAKFI |
Dediler ki: Ey Şuayb! Babalarımızın taptıklarını (putları), yahut mallarımız hususunda dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen yumuşak huylu ve çok akıllısın! |
|
ELMALILI SADE |
Onlar: «Ey Şu´ayb, atalarımızın taptıklarını terketmemizi veya mallarımız hususunda dilediğimizi yapmamamızı sana namazın mı emrediyor? Herhalde sen çok uslu ve akıllısın !» dediler. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Dediler ki: «Ey Şuayb! Atalarımızın ibadet ettikleri şeyleri veya mallarımızda dilediğimizi işlememizi, terk etmemizi sana namazın mı emrediyor? Şüphe yok elbette sen, çok ilim ve akıl sahibisin.» |
|
FİZİLALİL KURAN |
Soydaşları dedi ki; «Ey Şuayb, atalarımızın taptıkları ilahlara tapmayı bırakmamızı ve mallarımız konusunda dilediğimiz tasarrufları yapmaktan kaçınmamızı emreden, empoze eden faktör, şu kıldığın namaz mıdır? Aslında sen yumuşak huylu, uslu ve aklı başında bir adamsın.» |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Ey Şuayb dediler, kıldığın namaz mı, tuttuğun din mi emrediyor sana da bizi atalarımızın taptıklarından vazgeçirmeye uğraşıyor, mallarımızı da dilediğimiz gibi tasarruf etmemize mâni olmaya kalkışıyorsun? Halbuki sen, şüphe yok ki halîm selim ve aklı başında bir adamsın. |
|
İBN-İ KESİR |
Dediler ki: Ey Şuayb; senin namazın mı bize babalarımızın taptıklarını ve mallarımızı dilediğimiz gibi kullanmamızı men´ediyor? Sen, doğrusu aklı başında, yumuşak huylu birisin. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Dediler ki: «Ey Şuayb, senin namazın mı atalarımızın taptığı şeyleri bırakmamızı ya da mallarımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vaz geçmemizi emretmektedir. Çünkü sen, gerçekte yumuşak huylu, aklı başında (reşid bir adam) sın.» |
|
BEKİR SADAK |
«Ey µuayb! Babalarimizin taptigini birakmamizi emreden veya mallarimizi istedigimiz gibi kullanmamizi meneden senin namazin midir? Sen dogrusu akli basinda, yumusak huylu birisin» dediler. |
|
CELAL YILDIRIM |
Onlar, «ey Şuâyb,» dediler, «babalarımızın taptığını terketmemizi veya kendi mallarımızda dilediğimizi yapmamızı bırakıvermemizi senin namazın mı emrediyor? Şüphesiz ki sen, yumuşak huylusun, doğru bir kimsesin, aklı basındasın.» |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Dediler ki: «Ey Şuayb, atalarımızın tapdığı şeylerden, yahud mallarımızdan ne dilersek onu yapmamızdan vaz geçmemizi sana namazın mı emrediyor? Çünkü sen, muhakkak ki sen (biliyoruz) yumuşak huylu, aklı başında (bir adam) sın». |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Onlar dediler ki: “- Ey Şuayb! Babalarımızın taptıkları şeyleri terketmemizi, istemekten vazgeçmemizi, sana namazın mı emrediyor? Doğrusu sen, yumuşak huylusun, çok akıllısın. (MaşAllah!... diyerek alay ettiler.)” |
|
ALİ BULAÇ |
Dediler ki: "Ey Şuayb, atalarımızın taptığı şeyleri bırakmamızı ya da mallarımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı emrediyor? Çünkü sen, gerçekte yumuşak huylu, aklı başında (reşid bir adam)sın." |
|