وَإِنَّهُمْ لَيَصُدُّونَهُمْ عَنِ السَّبِيلِ وَيَحْسَبُونَ أَنَّهُمْ مُهْتَدُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Ve innehum le yasuddûnehum anis sebîli ve yahsebûne ennehum muhtedûn(muhtedûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan saptırırlar. Onlar ise doğru yolda olduklarını sanırlar. |
|
DİYANET VAKFI |
Şüphesiz bu şeytanlar onları doğru yoldan alıkoyarlar da onlar, kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar. |
|
ELMALILI SADE |
Muhakkak onlar (şeytanlar) onları yoldan çıkarırlar, onlar ise onları doğru sanırlar. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Ve şüphe yok ki, bunlar, onları herhalde doğru yoldan çıkarırlar. Ve onlar da zannederler ki, kendileri şüphe yok hidâyete erdirilmişlerdir. |
|
FİZİLALİL KURAN |
O şeytanlar bunları doğru yoldan çıkardıkları halde bunlar doğru yolda olduklarını sanırlar. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Ve şüphe yok ki Şeytanlar, onları yoldan çıkarır ve şüphe yok ki doğru yolu bulduklarını sanırlar. |
|
İBN-İ KESİR |
Şüphesiz ki onlar da bunları yoldan çıkarırlar. Bunlar ise doğru yolda olduklarını sanırlar. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanıp sayarlar. |
|
BEKİR SADAK |
suphesiz onlar bunlari yoldan alikorlar, bunlar da dogru yola eristiklerini sanarlar. |
|
CELAL YILDIRIM |
Ve gerçekten onlar, bunları doğru yoldan alıkorlar da bunlar, doğru yolda bulunduklarını sanırlar. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Şübhesiz ki bunlar onları yoldan çıkarırlar. Onlar da kendi lerinin hidâyete erdirilmiş olduklarını sanırlar. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Muhakkak ki bu şeytanlar, onları yoldan çıkarırlar. Onlar da kendilerinin hidayete erdirildiklerini sanırlar. |
|
ALİ BULAÇ |
Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar. |
|