فَلَمَّا جَاءَهُمْ بِآيَاتِنَا إِذَا هُمْ مِنْهَا يَضْحَكُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Fe lemmâ câehum bi âyâtinâ izâhum minhâ yadhakûn(yadhakûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
(Mûsâ) mucizelerimizi kendilerine getirince, bir de bakmışsın, o mucizelere gülüyorlar! |
|
DİYANET VAKFI |
Onlara âyetlerimizi getirince, bunlara gülüvermişlerdi. |
|
ELMALILI SADE |
Onlara böyle mucizelerimizle vardığında, onlar hemen bu mucizelere gülüverdiler. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(46-47) Andolsun ki, Mûsa´yı âyetlerimizle Fir´avun´a ve onun cemaatine gönderdik. Binaenaleyh dedi ki: «Ben şüphe yok âlemlerin Rabbinin bir Resûlüyüm.» Vaktâ ki onlara Bizim âyetlerimizle geldi, onlar o zaman, bunlardan gülüşür oldular. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Onlara ayetlerimizi getirince, birden bire onlarla alay etmeye koyuldular. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Onlara delillerimizle gelince o delillere gülmeye başladılar. |
|
İBN-İ KESİR |
Onlara ayetlerimizle varınca, onlar bunlara gülüvermişlerdi. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Fakat onlara ayetlerimizle geldiği zaman, bir de ne görsün, onlar bunlara (alay edip) gülüyorlar. |
|
BEKİR SADAK |
Onlara mucizelerimizi getirdigi zaman, bunlara guluvermislerdi. |
|
CELAL YILDIRIM |
Ne vakit ki onlara mu´cizelerimizle geldi, onlar birdenbire (işi alaya alıp) buna gülüverdiler. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Fakat onlara âyetlerimiz gelince bir de ne görsünler, onlar bu (âyetlere) gülüyorlar! |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Fakat onlara böyle mucizelerimizle varınca, hemen onlar bunlara gülüverdiler. |
|
ALİ BULAÇ |
Fakat onlara ayetlerimizle geldiği zaman, bir de ne görsün, onlar bunlara (alay edip) gülüyorlar. |
|