فَاسْتَمْسِكْ بِالَّذِي أُوحِيَ إِلَيْكَ ۖ إِنَّكَ عَلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ |
ARAPÇA LATİN |
Festemsik billezî ûhıye ileyk(ileyke), inneke alâ sırâtın mustekîm(mustekîmin). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Öyle ise sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz sen doğru bir yol üzeresin. |
|
DİYANET VAKFI |
Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz sen, dosdoğru yoldasın. |
|
ELMALILI SADE |
Sen hemen o sana vahyedilene tutun! Muhakkak ki sen doğru bir yol üzerindesin. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(42-43) Yahut onlara vaadettiğimizi sana göstereceğizdir. Çünkü Biz, muhakkak ki onların üzerlerine muktedirleriz. Artık sen, sana vahyolunmuş olana kuvvetle sarıl. Şüphe yok ki, sen bir doğru yol üzerindesin. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Zira sen, dosdoğru yoldasın. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Sen yapış sana vahyedilene, şüphe yok ki doğru yoldasın sen. |
|
İBN-İ KESİR |
Sen; sana vahyolunana sarıl. Muhakkak ki sen, dosdoğru bir yol üzerindesin. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Şu halde sen, sana vahyedilene sımsıkı tutun; çünkü sen dosdoğru olan bir yol üzerindesin. |
|
BEKİR SADAK |
Sana vahyolunana saril, sen, suphesiz dogru yol uzerindesin. |
|
CELAL YILDIRIM |
Artık sen, sana vahyedilene sımsıkı sarıl. Şüphesiz ki sen dosdoğru yol üzerindesin. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Binâen´aleyh sen, sana vahyolunan (Kur´an) a kuvvetle sarıl. Muhakkak ki sen dosdoğru bir yol üzerindesin. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Onun için sen, hemen sana vahyedilen Kur’an’a yapış (onunla amel et). Şübhesiz ki sen, doğru bir yol üzerindesin. |
|
ALİ BULAÇ |
Şu halde, sana vahyedilene sımsıkı-tutun; çünkü sen dosdoğru bir yol üzerindesin. |
|