وَلَا يَمْلِكُ الَّذِينَ يَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ الشَّفَاعَةَ إِلَّا مَنْ شَهِدَ بِالْحَقِّ وَهُمْ يَعْلَمُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Ve lâ yemlikullezîne yed’ûne min dûnihiş şefâte illâ men şehide bil hakkı ve hum ya’lemûn(ya’lemûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
O’nu bırakıp taptıkları şeyler şefaat edemezler. Ancak bilerek hakka şâhitlik edenler şefaat edebilirler. |
|
DİYANET VAKFI |
Allah´ı bırakıp da taptıkları putlar, şefâat edemezler. Ancak bilerek hakka şahitlik edenler bunun dışındadır. |
|
ELMALILI SADE |
O´ndan başka yalvarıp durdukları şeyler şefaat de edemezler; ancak bilerek gerçeğe şahitlik eden kimseler başka ! |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
O´ndan başka ibadet eder oldukları şeyler, şefaat etmeğe malik değildirler. Ancak o bilir oldukları halde Hakk´a şehâdet edenler müstesnâ. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Allah´tan başka tanrı diye yalvardıkları şeyler, şefaat gücüne ve yetkisine sahip değillerdir. Ancak bilerek Hakka şahidlik edenler bunun dışındadır. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Ve ondan başkalarına tapanlar, şefâate nâil olmazlar, ancak gerçeğe tanık olanlar müstesnâ ve onlar, gerçeği bilirler de. |
|
İBN-İ KESİR |
O´ndan başka tapındıkları şeyler, şefaat edemezler. Ancak hak ile şehadet edenler bunun dışındadır ve onlar bilirler. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
O´nun dışında tapmakta oldukları şefaatte bulunmağa malik değildirler; ancak kendileri bilerek hakka şahidlik edenler başka. |
|
BEKİR SADAK |
Allah´i birakip yalvardiklari seyler, sefaat edemezler. Ancak hakki bilip ona sahidlik edenler bunun disindadir. |
|
CELAL YILDIRIM |
Allah´tan başkasına duâ edip yalvaranlar, yalvardıkları şeyin şefaatine eremezler. Ancak bilerek hakk ile (hakk adına) şehâdet edenler müstesna... |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Allâhı bırakıb da tapar oldukları (putlar hiçbir kimseye) şefaat etmek (salâhiyyetine) mâlik değildir. Hakka, bizzat (kalbleriyle) bilerek şehâdet edenler müstesna. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
O’ndan başka ibadet edib durdukları şeyler (putlar), şefaat da edemezler; ancak Hak’ka şehadet eden (dili ve kalbi ile “Lâ ilâhe illAllah diyen”) kimseler müstesna... onlar (Allah’ın Rableri olduğunu gerçek olarak) bilirler. |
|
ALİ BULAÇ |
O´nun dışında taptıkları şefaatte bulunmaya malik değildirler; ancak kendileri bilerek hakka şahidlik edenler başka. |
|