إِنَّ الَّذِينَ سَبَقَتْ لَهُمْ مِنَّا الْحُسْنَىٰ أُولَٰئِكَ عَنْهَا مُبْعَدُونَ |
ARAPÇA LATİN |
İnnellezîne sebekat lehum minnel husnâ ulâike anhâ mub’adûn(mub’adûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Şüphesiz kendileri için tarafımızdan en güzel mükâfat hazırlanmış olanlar var ya; işte bunlar cehennemden uzaklaştırılmışlardır. |
|
DİYANET VAKFI |
Tarafımızdan kendilerine güzel âkıbet takdir edilmiş olanlara gelince, işte bunlar cehennemden uzak tutulurlar. |
|
ELMALILI SADE |
Şüphe yok ki, haklarında Bizden güzellik takdir edilmiş olanlar ondan (cehennemden) uzaklaştırılmışlardır. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Muhakkak ki, kendileri için Bizden bir güzellik sebk etmiş olanlar, oradan uzak bulundurulmuşlardır. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Daha önce akıbetlerinin iyi olacağını takdir ettiğimiz kimselere gelince, onlar cehennemden uzak tutulacaklardır. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Fakat kendilerine, tarafımızdan güzel bir vaitte bulunulan, haklarında iyilik takdîr edilen kimseler, oradan uzaklaşmışlardır. |
|
İBN-İ KESİR |
Şüphesiz ki daha önce, kendilerine Bizden güzellik vaadi geçmiş olanlar; bunlar, oradan uzaklaştırılmışlardır. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Ama bizden kendilerine güzellik geçmiş bulunanlar; işte onlar, ondan uzaklaştırılmış olanlardır. |
|
BEKİR SADAK |
Yaptiklarina karsilik katimizdan kendileri icin iyi seyler yazilmis olanlar, iste onlar cehennemden uzak tutulanlardir. |
|
CELAL YILDIRIM |
Şüphesiz ki bizden kendilerine en güzel (en doyurucu mutluluk) sözü verilmiş olanlar (var ya), işte onlar Cehennem´den uzak tutulmuşlardır. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Şübhe yok ki kendileri için bizden en güzel (bir seâdet) sebk etmiş (takdîr edilmiş) olanlar, işte bunlar oradan (cehennemden) uzaklaşdırılmışlardır. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Şüphesiz ki, kendilerine bizden saadet icap etmiş olanlar, işte bunlar cehennemden uzaklaştırılmışlardır. |
|
ALİ BULAÇ |
Ama Bizden kendilerine güzellik geçmiş bulunanlar; işte, onlar, ondan uzaklaştırılmışlardır. |
|