Enbiya Suresi
 



AYET NO

MEAL

1 İnsanların hesâb (günleri yaklaşdı. Böyleyken onlar (haalâ) gaflet içindedirler, (bunu tefekkürden) yüz çeviricidirler. Facebook'ta Paylaş
2 (2-3) Rablerinden kendilerine yeni bir ihtaar gelmeye dursun, onlar bunu ille istihza ederek ve kalbleri oyuna dalarak dinlemişlerdir. Zaalimler gizli fısıltı ile (şöyle) konuşdular: «Bu sizin gibi bir insandan başka mıdır? Kendiniz görüb (ve bilib) dururken şimdi sihre mi geleceksiniz»? Facebook'ta Paylaş
3 (2-3) Rablerinden kendilerine yeni bir ihtaar gelmeye dursun, onlar bunu ille istihza ederek ve kalbleri oyuna dalarak dinlemişlerdir. Zaalimler gizli fısıltı ile (şöyle) konuşdular: «Bu sizin gibi bir insandan başka mıdır? Kendiniz görüb (ve bilib) dururken şimdi sihre mi geleceksiniz»? Facebook'ta Paylaş
4 (Onlara) dedi ki: «Rabbim gökdeki, yerdeki (her) sözü bilir. O, hakkıyle işidici, kemâliyle bilicidir». Facebook'ta Paylaş
5 Dediler: «Hayır, (bunlar) saçma sapan rü´yâlardır. Hayır, onu kendisi uydurmuşdur. Hayır, o, bir şâirdir. (Bunlar değilse) o halde evvelki (peygamber) lere gönderildiği gibi o da bize bir mu´cize getirsin». Facebook'ta Paylaş
6 Onlardan evvel helak etdiğimiz hiç bir memleket (halkı helak olub gitdi), îman etmedi de (şimdi) bunlar mı îman edecekler? Facebook'ta Paylaş
7 Biz senden evvel de kendilerine vahy etdiğimiz erkeklerden başkasını (peygamber olarak) göndermedik. Eğer bilmiyorsanız ehl-i zikre sorun. Facebook'ta Paylaş
8 Biz onları yemek yemez birer cesed olarak yaratmadık. Onlar (bu dünyâda) ebedî de değillerdi. Facebook'ta Paylaş
9 Sonra biz onlara olan va´d (imiz) in doğruluğunu gösterdik de hem kendilerini, hem kimleri diliyorsak onları kurtardık. İftiracıları ise helak etdik. Facebook'ta Paylaş
10 Andolsun, size öyle bir kitab indirmişizdir ki (bütün) zikir (ve şeref) iniz ondadır. Haalâ akıllanmıyacak mısınız? Facebook'ta Paylaş
11 Biz (küfür ve) zulmeden nice memleketi kırıb geçirdik, sonra ardından da diğer kavm (ler) i yaratdık. Facebook'ta Paylaş
12 (Evet), onlar azabımızı his (ve müşahede) etdikleri zaman hemen oralardan harıl harıl kaçıyorlardı. Facebook'ta Paylaş
13 (Onlara:) «Kaçmayın, içinde bulunduğunuz refaha, yurdlarında dönün, çünkü sorguya çekileceksiniz» (denildi). Facebook'ta Paylaş
14 Dediler: «Ne yazık bize! Biz hakıykaten zaalimler idik». Facebook'ta Paylaş
15 Nihayet biz onları biçilmiş bir ot, ocakları sönmüş (bir kül yığını) haaline getirinceye kadar dâima feryadları bu (söz) olmuşdur. Facebook'ta Paylaş
16 Biz göğü de, yeri de, ikisinin arasında bulunan şeyleri de oyuncular (ın işi) olarak yaratmadık. Facebook'ta Paylaş
17 Eğer biz bir eğlence edinmek isteseydik onu kendi canibimizden edinirdik elbet. Biz (böyle) yapanlar da değiliz. Facebook'ta Paylaş
18 Hayır, biz hakkı baatılın tepesine (indirib) atarız da o, bunun beynini parçalar. Bir de görürsünüz ki bu, yok olub gitmişdir. (Allaha karşı) vasf (ve isnâd) etmekde olduğunuz (iftiralar) dan dolayı yazıklar olsun size! Facebook'ta Paylaş
19 Göklerde ve yerde bulunan kişiler Onundur. Onun huzuurundaki kişiler kendisine ibâdet etmekden asla kibirlenmezler, yorulmazlar da. Facebook'ta Paylaş
20 Onlar gece gündüz ara vermeyerek (Onu) tesbîh (ve tenzîh) ediyorlar. Facebook'ta Paylaş
21 Yoksa onlar yerden bir takım Tanrılar edindiler de (ölüleri) onları mı diriltecekler? Facebook'ta Paylaş
22 Eğer her ikisinde Allahdan başka Tanrılar olsaydı onların ikisi de muhakkak ki harab olup gitmişdi. Demek, arşın Rabbi olan Allah, onların vasf (ve isnâd) edegeldikleri şeylerden yücedir, münezzehdir. Facebook'ta Paylaş
23 O, yapacağından mes´ûl olmaz, fakat onlar mes´ûl olurlar. Facebook'ta Paylaş
24 Ondan başka Tanrılar edindiler ha? Sen (onlara) de ki: «(Varsa) delilinizi getirin. İşte benimle beraber olan (müslüman) ların kitabı, (işte) benden evvel gelenlerin kitabı (da meydanda)». Hayır, onların çoğu hakkı bilmezler de bunun için yüz çeviricidirler onlar. Facebook'ta Paylaş
25 Biz senden evvel hiç bir peygamber göndermedik (ya´ni hiç biri müstesna değildir) ki ille ona şu hakikati vahy etmişizdir: «Benden başka hiç bir Tanrı yok. O halde bana ibâdet «din». Facebook'ta Paylaş
26 «O çok esirgeyici (Allah) evlâd edindi» dediler. Onun şaanı bundan yücedir, münezzehdir. Hayır (evlâd dedikleri) onlar, ikrama mazhar edilmiş kullardır (meleklerdir). Facebook'ta Paylaş
27 Bunlar söz (leriy) le asla Onun önüne geçemezler. (Bil´akis) bunlar Onun emriyle hareket ederler. Facebook'ta Paylaş
28 Önlerindekini de, arkalarındakini de O bilir. Bunlar, Onun rızâsına ermiş olandan başka kimseye şefaat etmezler. Bunlar Onun korkusundan titreyenlerdir. Facebook'ta Paylaş
29 Bunlardan kim «Tanrı O değil, ben im» derse onu cehennemle cezalandırırız. Biz o zaalimleri de böylece cezalandıracağız. Facebook'ta Paylaş
30 Göklerle yer bitişik bir halde iken biz onları birbirinden yarıb ayırdığımızı, her diri şey´i de sudan yaratdığımızı o küfr (ve inkâr) edenler görmedi (ler) mi? Haalâ inanmayacaklar mı onlar? Facebook'ta Paylaş
31 Yer (yüzün) de, onları (insanları) çalkalar diye, sabit sabit dağlar yaratdık. Aralarında da bol bol yollar açdık. Tâki (maksadlarına) ersinler. Facebook'ta Paylaş
32 Biz gök yüzünü de korunmuş bir tavan (gibi) yapdık. Onlar ise bunun âyetlerinden yüz çeviricidirler. Facebook'ta Paylaş
33 O, geceyi, gündüzü, güneşi, ayı yaratandır ve bütün bunlar kendi dâiresi içinde yüzmekde (devr etmekde) dirler. Facebook'ta Paylaş
34 Biz senden evvel de hiçbir beşere (dünyâda) ebedîlik vermedik. Şimdi sen ölürsen (sanki) onlar baakıy midirler? Facebook'ta Paylaş
35 Her can ölümü tadıcıdır. Sizi bir imtihan olarak hayr ile de, şer ile de deniyoruz. (Nihayet yine) ancak bize döndürüleceksiniz. Facebook'ta Paylaş
36 O küfr (ü inkâr) edenler seni gördükleri zaman, seni istihza (mevzuu) ndan başka bir şey edinmezler: «Sizin Tanrılarınızı diline dolayan bu mu?» derler. Halbuki çok esirgeyici Allahın (indirdiği) Kur´ânı inkâr ile kâfir olanlar onlardır, onların kendileridir. Facebook'ta Paylaş
37 İnsan (lar sanki) aceleden yaratılmış. Size âyetlerimi göstereceğim. Benden onu acele istemeyin! Facebook'ta Paylaş
38 «Eğer doğrucular iseniz, derler, bu tehdîd (in tahakkuku) ne zaman»? Facebook'ta Paylaş
39 O küfredenler yüzlerinden ve arkalarından (saran) ateşi hiçbir suretle meni´ edemeyecekleri, kendilerinin yardım da göremeyecekleri zamaanı bir bilse (ler) di. Facebook'ta Paylaş
40 Belki (bu), onlara ansızın gelecek de kendilerini şaşırtacakdır. Artık onu redde muktedir olamayacaklar (ı gibi), onlara mühlet de verilmeyecekdir. Facebook'ta Paylaş
41 Andolsun, senden evvelki peygamberlerle de istihza (alay) edilmişdir de alay etmekde oldukları şeyler (kavmlerinin) içinden istihza eden o maskaraların kendilerini kuşatmışdır. Facebook'ta Paylaş
42 De ki: «Allah (ın) geceleyin, gündüzün (gelebilecek azabına karşı) o çok esirgeyici olan (Allahdan başka) sizi koruyabilir»? Hayır, onlar (korkmak şöyle dursun) Rablerini hatırlayıb anmakdan (bile) yüz çeviricidirler. Facebook'ta Paylaş
43 Yoksa onların bize karşı müdâfaa edebilecek (başkaca) Tanrıları var mı? (Tapdıkları o nesneler) kendi nefislerine bile yardım etmiye güc yetiremezler. Bizden ise hiç sahaabet göremezler onlar. Facebook'ta Paylaş
44 Evet, biz onları da, atalarını da — (bu dünyâda) ömür (leri) tepelerini aşıb uzayıncaya kadar — (yaşatıb) geçindirdik. Fakat şimdi görmüyorlar mı ki biz o arza gelib etrafından (tedricen) eksiltib duruyoruz. O halde gaalib olanlar onlar mı? Facebook'ta Paylaş
45 De ki: «Ben ancak vahy ile sizin başınıza gelecek tehlikeleri haber veriyorum». (Fakat) sağırlar inzâr (ve tehdîd) edilecekleri zaman duymazlar. Facebook'ta Paylaş
46 Andolsun ki Rabbinin azabından onlara ednâ bir şey dokunsa muhakkak: «Yazıklar olsun bize. Biz gerçekden zaalimlermişiz» diyeceklerdir. Facebook'ta Paylaş
47 Biz kıyamet gününe mahsus adalet terazileri koyacağız. Artık hiçbir kimse hiçbir şeyle haksızlığa uğratılmayacakdır. (O şey) bir hardal dânesi kadar bile olsa onu getiririz (mîzâna koyarız). Hesabcılar olarak da biz yeteriz. Facebook'ta Paylaş
48 Andolsun ki biz Musa ile Hâruunu bir zıyaa, takvaa saahibleri için de bir şeref olan fürkaanı verdik. Facebook'ta Paylaş
49 (Öyle takvaa saahibleri) ki onlar tenhâda da Rablerine candan saygı gösterirler. Onlar kıyâmetden korkanlardır. Facebook'ta Paylaş
50 İşte bu (Kur´an) da bizim indirdiğimiz feyz kaynağı bir zikirdir. Şimdi siz mi bunu inkâr edicilersiniz? Facebook'ta Paylaş
51 Andolsun ki biz daha evvel Ibrâhîme de rüşdünü verdik ve biz onu (n buna ehil olduğunu) bilenlerdik. Facebook'ta Paylaş
52 O zaman o, babasına ve kavmine: «Sizin tapmakda olduğunuz bu heykeller nedir?» demişdi. Facebook'ta Paylaş
53 Onlar: «Biz atalarımızı bunların tapıcıları olarak bulduk» dediler. Facebook'ta Paylaş
54 (İbrâhîm) dedi: «Andolsun, siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz». Facebook'ta Paylaş
55 Onlar: «Sen bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen şakacılardan mısın?» dediler. Facebook'ta Paylaş
56 O da: «Hayır, dedi, sizin Rabbiniz hem göklerin, hem yerin Rabbidir ki bunları O yaratmışdır ve ben de buna yakıyn haasıl edenlerdenim». Facebook'ta Paylaş
57 «Allaha yemîn ederim ki siz arkanızı dönüb gitdikden sonra ben putlarınıza elbette bir tuzak kuracağım». Facebook'ta Paylaş
58 Derken o, bunları parça parça etdi. Yalınız onların büyüğünü bırakdı, belki ona müracaat ederler diye. Facebook'ta Paylaş
59 Dediler: «Bunu bizim Tanrılarımıza kim yapdı? Her halde o, zaalimlerden biri (olacak)». Facebook'ta Paylaş
60 Dediler: «İşitdik ki kendisine Ibrâhîm denilen bir gene bunları diline doluyordu». Facebook'ta Paylaş
61 Dediler: «O halde onu insanların gözleri önüne getirin. Olur ki onlar da (aleyhinde) şâhidlik ederler». Facebook'ta Paylaş
62 «Ey Ibrâhîm, dediler, sen mi Tanrılarımıza bu işi yapdın?» Facebook'ta Paylaş
63 Dedi: «Belki bu işi onların şu büyüğü yapmışdır! O halde (başlarına geleni) onlara sorun, eğer söylerlerse»! Facebook'ta Paylaş
64 Bunun üzerine vicdanlarına dönüb (birbirlerine) dediler ki: «Hiç şübhesiz (asıl) zaalimler sizsiniz, siz»! Facebook'ta Paylaş
65 Sonra yine (eski) kafalarına döndürüldüler; «Andolsun ki bunların söz söylemeyeceğini sen de bilirsin» dediler. Facebook'ta Paylaş
66 (Ibrâhîm) dedi: «Öyleyse Allâhı bırakıb da size hiçbir şeyle ne fâide, ne zarar yapamayacak olan (bu put) lara haalâ tapacak mısınız»? Facebook'ta Paylaş
67 «Yuf size ve Allâhı bırakıb tapmakda olduklarınıza! Akıllanmayacak mısınız siz»? Facebook'ta Paylaş
68 Dediler: «Ona yakın! (bu suretle) Tanrılarınıza yardım edin, eğer (bir iş) yapanlarsanız». Facebook'ta Paylaş
69 Biz de dedik: «Ey ateş, Ibrâhîme karşı serin ve selâmet ol». Facebook'ta Paylaş
70 Ona (böyle) bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz kendilerini daha ziyâde hüsrana düşenler (den) kıldık. Facebook'ta Paylaş
71 Onu da, Lutu da — içinde âlemler için bereketler verdiğimiz arza (ulaşdırıb) — kurtardık. Facebook'ta Paylaş
72 Ona (İbrâhîme) Ishaakı, üstelik bir de Ya´kuubu ihsan etdik ve (bunların) her birini saalih (zât) ler yapdık. Facebook'ta Paylaş
73 Onları emrimizle doğru yolu gösterecek rehberler kıldık, kendilerine hayırlı işler yapmayı, dosdoğru namaz kılmayı, zekât vermeyi vahyetdik. Onlar bize ibâdet edicilerdi, Facebook'ta Paylaş
74 Lûta, (evet) ona da bir hüküm, bir ilim verdik. Onu kötülükler yapmakda devam eden o memleketden kurtardık. Hakıykat onlar fena bir kavm idiler, fâsıkdılar. Facebook'ta Paylaş
75 Onu rahmetimizin ta içine koyduk. Çünkü o, saalihlerdendi. Facebook'ta Paylaş
76 Nuuhu da (hatırla). Çünkü o, daha evvel düâ etmişdi de biz onu kabul eylemişdik. Nihayet kendisini de, ehlini de o büyük sıkıntıdan kurtardık. Facebook'ta Paylaş
77 Onun, âyetlerimizi yalanlayan kavminden, biz öcünü aldık. Hakıykat onlar kötü bir kavmdiler. Biz de işte topunu birden (suda) boğduk. Facebook'ta Paylaş
78 Dâvudu ve Süleymanı da (hatırla). Hani onlar ekin (yahud bağ mes´elesi) hakkında hüküm veriyorlardı. Hani kavmin davarı (geceleyin çobansız olarak ekinin, yahud bağın) içinde yayılmış (zarar yapmış) di. Onların (verdikleri) hükmün biz şâhidleri idik. Facebook'ta Paylaş
79 Biz onu (n fetvasını) hemen Süleymana anlatmışdık. (Zâten) biz, her birine hüküm, ve ilim vermişdik. Dağları ve kuşları, Dâvud ile birlikde tesbîh etmek üzere, râm etmişdik. (Bütün bunları) yapanlar bizdik. Facebook'ta Paylaş
80 Biz ona sizin için, sizin muhaarebenizin şiddetinden korumak için giyecek (zırh) san´atını öğretdik. Şimdi siz (bundan dolayı) şükredenler misiniz? Facebook'ta Paylaş
81 Süleymana da şiddetli esen rüzgârı (müsehhar kıldık ki) bu kendisini içerisine (feyz-ü) bereket verdiğimiz yere onun emriyle akar götürürdü. Biz her şey´i bilenleriz. Facebook'ta Paylaş
82 Şeytanlardan onun için denize dalacak ve bundan başka iş (ler) görecek olan kimseleri de (teshîr etdik). Biz onların nigehbânı idik. Facebook'ta Paylaş
83 Eyyubu da (hatırla.) Hani o, Rabbine: «Hakıykat, bana (bu) derd (gelib) çatdı. Sen esirgeyicilerin esirgeyicisisin» diye niyaz etmişdi. Facebook'ta Paylaş
84 Biz de onu (n bu duasını) kabul etmiş, kendisindeki o zararı gidermiş, tarafımızdan bir rahmet ve ibâdet edenler için bir haatıra olmak üzere hem ailesini, hem onlarla beraber daha bir mislini ona vermişdik. Facebook'ta Paylaş
85 İsmâîli, Idrîsi, Zülfikü de (yâdet. Bunların) her biri de sabr (ve sebat) edenlerdendi. Facebook'ta Paylaş
86 Onları da rahmetimizin içerisine sokduk. Onlar hakıykaten saalihlerdendi. Facebook'ta Paylaş
87 O balık saahibini de (hatırla). Hani o, (kavmine) öfkelenmiş olarak gitmişdi de bizim kendisini hiçbir zaman sıkışdırmayacağımızı sanmışdı. Derken o, karanlıklar içinde (kalıb): «Senden başka hiçbir Tanrı yokdur. Seni tenzîh ederim. Hakıykat ben haksızlık edenlerden oldum» diye (Allaha) niyaz etmişdi. Facebook'ta Paylaş
88 Bunun üzerine biz de onu (n bu duasını) kabul etdik, kendisini gamdan selâmete erdirdik. İşte biz îman edenleri böyle kurtarırız. Facebook'ta Paylaş
89 Zekeriyyâyi de (an). Hani o, Rabbine: «Rabbim, beni yalınız başıma bırakma. Sen vârislerin en hayırlısısın» diye niyaz etmişdi. Facebook'ta Paylaş
90 Biz onu (n) da (bu duasını) kabul ve kendisine Yahyâyi ihsan etdik. Eşini (doğurmıya) saalih kıldık. Hakıykat (bütün) bunlar (bu peygamberler) hayır işlerinde yarışırlar, umarak ve korkarak bize düâ ederlerdi. Onlar bizim için derin saygı gösterenlerdi. Facebook'ta Paylaş
91 Irzını (bir kala gibi) koruyan o kızı da (yâd et) ki biz ona ruuhumuzdan üflemiş, kendisini de, oğlunu da âlemlere ibret kılmışdık. Facebook'ta Paylaş
92 Hakıykat, bu sizin ümmetiniz bir tek ümmetdir. (Şu tevhîd ve İslâm dîni, bir tek dîn olarak, sizin dîninizdir). Ben de sizin Rabbinizim. O halde (başkasına değil) bana kulluk edin. Facebook'ta Paylaş
93 (Muhaatablardan ba´zıları) aralarında, (din) işlerinde fırka fırka oldular. (Bununla beraber) hepsi yine ancak bize dönücülerdir. Facebook'ta Paylaş
94 O halde kim mü´min olarak iyi (amel) lerden bir (şey) yaparsa onun sa´yinin (karşılığı şükran olacakdır), küfran (ve mahrumiyyet) değil. Biz onun hiç şübhesiz yazıcılarıyız. Facebook'ta Paylaş
95 Helak etdiğimiz bir memleket (ahâlisinin) hakıykaten (mahşere) dönmemeleri imkânsızdır. Facebook'ta Paylaş
96 (96-97) Nihayet Ye´cûc ve Me´cûc (un seddi) açılıb da her tepeden saldıracakları ve gerçek va´d olan (kıyamet) yaklaşdığı vakit, işte o zaman o küfr (ve inkâr) edenlerin gözleri hemen belirib kalacak, «Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gaflet içindeydik. Hayır, biz zaalim kimselerdik» (diyecekler). Facebook'ta Paylaş
97 (96-97) Nihayet Ye´cûc ve Me´cûc (un seddi) açılıb da her tepeden saldıracakları ve gerçek va´d olan (kıyamet) yaklaşdığı vakit, işte o zaman o küfr (ve inkâr) edenlerin gözleri hemen belirib kalacak, «Eyvah bizlere! Doğrusu biz bundan gaflet içindeydik. Hayır, biz zaalim kimselerdik» (diyecekler). Facebook'ta Paylaş
98 Siz de, Allâhı bırakıb tapmakda olduklarınız da hiç şübhesiz ki cehennem odunusunuz. Siz oraya gireceksiniz. Facebook'ta Paylaş
99 Eğer onlar (tapdığınız o yalancı Tanrılar) ma´butlar olsalardı oraya girmeyeceklerdi. (Tapanların da, tapılanların da) hepsi orada ebedî kalıcıdırlar. Facebook'ta Paylaş
100 Orada (hakları) inim inim inlemekdir onların (tapılanların). Bunlar orada da (sağır olub bir şey) duymayacaklardır. Facebook'ta Paylaş
101 Şübhe yok ki kendileri için bizden en güzel (bir seâdet) sebk etmiş (takdîr edilmiş) olanlar, işte bunlar oradan (cehennemden) uzaklaşdırılmışlardır. Facebook'ta Paylaş
102 Bunlar gönüllerinin dilediği (ni´metler) içinde ebedî (yaşamlarken onun (cehennemin) gizli sesini bile duymazlar. Facebook'ta Paylaş
103 O en büyük korku bunları asla tasaya düşürmez. Bunları melekler karşılayarak: «Bu, size (dünyâda) va´d olunan (mutlu) gününüzdür» (diye cennet kapıları önünde tebrik ederler). Facebook'ta Paylaş
104 (Yâdet) o günü ki biz göğü, kitabların sahîfesini dürüb büker gibi, düreceğiz. ilk yaratışa nasıl başladıksa, üzerimizde (hak) bir va´d olarak, yine onu iade edeceğiz. Hakıykatde faailler biziz. Facebook'ta Paylaş
105 Andolsun, Tevrâtdan sonra Zebur da da yazmışızdır ki arza (ancak) saalih kullarım mîrascı olur. Facebook'ta Paylaş
106 Şübhe yok ki bu (Kur´an) da âbidler zümresi için (umduklarına) ulaşma (çâreleri) vardır. Facebook'ta Paylaş
107 Biz, seni (Habîbim) âlemlere (başka bir şey için değil) ancak rahmet için gönderdik. Facebook'ta Paylaş
108 De ki: «Bana sâde Tanrınızın ancak bir Tanrı olduğu vahy olunuyor. Artık siz (bu vech ile) müslüman oluyor musunuz»? Facebook'ta Paylaş
109 Eğer (Bu teklife karşı) onlar (yine) yüz çevirirlerse (o vakit da) de ki: «Size (hakıykatları) müsavat üzere bildirdim. Tehdîd edilmekde olduğunuz (o korkunç akıbet) yakın mı, yoksa uzak mı, ben bilmem». Facebook'ta Paylaş
110 «Hiç şübhesiz ki sözün açığını da O biliyor, gizlemekde olduğunuzu da O biliyor». Facebook'ta Paylaş
111 «Ben bilmem. Belki bu (mühlet) sizin için bir imtihandır, bir zamana kadar bir fâidelenmedir, (bir geçinmedir)». Facebook'ta Paylaş
112 (Peygamber) dedi: «Yârab, sen (benimle o tekzîb edenlerin arasını) hak ile hükmet. Bizim Rabbimiz; O çok esirgeyen (Allah) dır ki sizin vasf (-ü isnâd) edegeldiklerinize karşı (yegâne) sığınılan Odur». Facebook'ta Paylaş