ثُمَّ نُكِسُوا عَلَىٰ رُءُوسِهِمْ لَقَدْ عَلِمْتَ مَا هَٰؤُلَاءِ يَنْطِقُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Summe nukisû alâ ruûsihim, lekad alimte mâ hâulâi yentıkûn(yentıkûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Sonra eski inanç ve inatlarına döndüler ve, “Andolsun, bunların konuşmayacağını sen de bilirsin” dediler. |
|
DİYANET VAKFI |
Sonra tekrar eski inanç ve tartışmalarına döndüler: Sen bunların konuşmadığını pek âlâ biliyorsun, dediler. |
|
ELMALILI SADE |
Sonra tepeleri üstü ters döndüler: «Sen gerçekten bunların konuşmadığını bilirsin.» dediler. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Sonra da başları üzerine döndürüldüler de (dediler ki:) «Muhakkak sen bilmişsindir ki, onlar söz söyler değildirler.» |
|
FİZİLALİL KURAN |
Fakat sonra yine eski dik kafalılıklarına dönerek İbrahim´e «Sen de iyi bilirsin ki, bunlar konuşamazlar,» dediler. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Sonra başlarını eğdiler ve andolsun ki dediler, sen de bunların konuşmadığını bilirsin. |
|
İBN-İ KESİR |
Sonra eski kafalarına döndürüldüler: Bunların konuşamayacağını, andolsun ki; sen de bilirsin, dediler. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Sonra, yine tepeleri üstüne ters döndüler: «Andolsun, bunların konuşamayacaklarını sen de bilmektesin.» |
|
BEKİR SADAK |
(64-65) Kendi kendilerine: «Dogrusu siz haksizsiniz", sonra kafalarinda olan eski inanclarina donerek: «Ey Ibrahim! Bunlarin konusmayacagini, and olsun ki, bilirsin» dediler. |
|
CELAL YILDIRIM |
Sonra da başları üzerine döndüler de: «And olsun ki bunların konuşamıyacağını sen de bilirsin» dediler. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Sonra yine (eski) kafalarına döndürüldüler; «Andolsun ki bunların söz söylemeyeceğini sen de bilirsin» dediler. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Sonra yine eski kafalarına (akıllarına) döndüler (ve Nemrud İbrâhîm’e şöyle dedi.) Sen gerçekten biliyorsun ki, bu putlar konuşamazlar. |
|
ALİ BULAÇ |
Sonra, yine tepeleri üstüne ters döndüler: "Andolsun, bunların konuşamayacaklarını sen de bilmektesin." |
|