فَأَخَذَهُ اللَّهُ نَكَالَ الْآخِرَةِ وَالْأُولَىٰ |
ARAPÇA LATİN |
Fe ehazehullâhu nekâlel âhıreti vel ûlâ. |
|
DİYANET İŞLERİ |
Allah onu, ibret verici şekilde dünya ve âhiret cezasıyla cezalandırdı. |
|
DİYANET VAKFI |
Allah onu, (herkese ibret olarak) dünya ve ahiret azabıyla cezalandırdı. |
|
ELMALILI SADE |
Allah da onu tuttu, sonuna ve önüne (ahirette ve dünyada) ibret olmak üzere bir cezaya çarptırdı. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
Fakat Allah, onu ahiretin de, dünyanın da ukûbetiyle yakaladı. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Allah bunun üzerine onu dünya ve ahiret azabına uğrattı. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Derken Allah onu, dünyâda da, âhirette de azaplandırarak helâk etmişti. |
|
İBN-İ KESİR |
Bunu üzerine Allah, onu dünya ve ahiret azabıyla yakaladı. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Böylelikle Allah (c.c.) onu, ahiret ve dünya azabıyla yakaladı. |
|
BEKİR SADAK |
Allah bunun uzerine onu dunya ve ahiret azabina ugratti. |
|
CELAL YILDIRIM |
Bu yüzden Allah onu (öğüt ve ibret alınacak şekilde) Dünya ve Âhiret azâbıyla yakalayıverdi. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Bunun üzerine Allah onu hem âhiret, hem dünyâ azâbiyle yakaladı. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Allah da onu dünya ve ahiret azabı ile yakalayıverdi. |
|
ALİ BULAÇ |
Böylelikle Allah onu, ahiret ve dünya azabıyla yakaladı. |
|