|
Kasas Suresi
|
AYET NO |
MEAL |
1 |
Ta. sin. mim. |
|
2 |
Bunlar apaçık Kitab´ın ayetleridir. |
|
3 |
Ey Muhammed! İnanan bir kavim için. Musa ve Firavun olayının bir kısmını sana dosdoğru anlatacağız. |
|
4 |
Firavun ülkesinde ululandı ve zorbalığa kalktı, halkını çeşitli sınıflara böldü. Onlardan bir topluluğu (İsrailoğulları´nı) zayıflatıyor, oğullarını kesiyor, kadınları sağ bırakıyordu. Çünkü o bozguncunun biriydi. |
|
5 |
Biz istiyorduk ki o yerde zayıflatılanlara lutfedelim, onları önderler yapalım, onları diğerlerinin yerine mirasçı kılalım. |
|
6 |
Ve onları o ülkede hakim kılalım. Firavun´a Haman´a ve askerlerine; başlarına gelmesinden korktukları şeyi gösterelim. |
|
7 |
Musa´nın annesine, «Çocuğu emzir. Başına bir şey gelmesinden korkuyorsan bir sandık içinde suya bırak, korkma, üzülme, biz onu tekrar sana vereceğiz ve onu peygamber yapacağım» diye bildirmiştik. |
|
8 |
Nihayet Firavun ailesi onu buldu ve aldı. Çünkü o, sonunda kendileri için bir düşman ve dert olacaktı. Şüphesiz Firavun, Haman ve askerleri suçlu oldukları için yanılıyorlardı. |
|
9 |
Firavun´un karısı; «İkimizin de gözü aydın! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur ya da onu evlat ediniriz» dedi. Onu almakla hata ettiklerini bilmiyorlardı. |
|
10 |
Musa´nın annesi, gönlü bomboş, sabaha kadar oğlunu düşündü. Eğer biz, vaadimize inananlardan olması için kalbini iyice pekiştirmemiş olsaydık, saraya alınan çocuğun oğlu olduğunu açığa vuracaktı. |
|
11 |
Annesi Musa´nın ablasına; «Onun izini takip et» dedi. O da kimse farkına varmadan, Musa´yı gözetledi. |
|
12 |
Önceden, süt annelerinin memesini kabul etmemesini sağladık. Musa´nın ablası; «Sizin için onun bakımını üstlenecek ve ona öğüt verip onu güzelce eğitecek bir aileyi göstereyim mi?» dedi |
|
13 |
Böylece biz onu annesine geri verdik ki gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah´ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin. Fakat çoğu bunu bilmez. |
|
14 |
Musa, yiğitlik çağına gelip olgunlaşınca, biz ona hikmet ve ilim verdik. İşte güzel davrananları böyle mükâfatlandırırız. |
|
15 |
Musa, halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre girdi. Orada, biri kendi tarafından diğeri düşman tarafından olan iki adamın birbiriyle dövüştüklerini gördü. Kendi tarafından olan, düşman olana karşı Musa´dan yardım istedi. Musa´da onun düşmanına bir yumruk vurdu, ölümüne sebep oldu. Sonrada; «Bu şeytanın işidir; çünkü o apaçık saptıran bir düşmandır.» dedi. |
|
16 |
Musa; «Rabb´im! Ben nefsime zulmettim, beni bağışla» dedi. Allah onu bağışladı. Çünkü O, çok bağışlayan ve çok esirgeyendir. |
|
17 |
Musa; «Rabb´im! Bana verdiğin nimete andolsun ki, suçlulara asla yardımcı olmayacağım» dedi. |
|
18 |
Şehirde korku içinde etrafı gözetleyerek sabahladı. Dün kendisinden yardım isteyen kişi bağırarak yine ondan yardım istiyordu. Musa ona; «Besbelli sen bir azgınsın.» dedi. |
|
19 |
Nihayet Musa ikisininde düşmanı olan adamı yakalamak isteyince; «Ey Musa! Dün bir canı öldürdüğün gibi beni de mi öldürmek istiyorsun? Sen yeryüzünde islah edenlerden değil de zorba olmak istiyorsun.» dedi. |
|
20 |
Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi; «Ey Musa, ileri gelenler seni öldürmek için aralarında görüşüyorlar. Hemen uzaklaş. Doğrusu ben sana öğüt veriyorum» dedi. |
|
21 |
Musa, korku içinde çevresini gözetleyerek şehirden çıktı. «Rabb´im! Beni şu zalim kavimden kurtar.» dedi. |
|
22 |
Medyen´e doğru yönelince; «Ümit ederim ki Rabb´im doğru yola iletir.» dedi. |
|
23 |
Medyen suyuna geldiğinde, kuyunun başında insanların hayvanlarını suladıklarını gördü. Onlardan başka, hayvanlarını sudan alıkoyan iki kız gördü. Onlara; «Derdiniz nedir?» dedi. Dediler ki; «Çobanlar sulayıp çekilmeden biz onların içine sokulup hayvanlarımızı sulamayız. Babamız çok yaşlıdır, onun için bu işi biz yapıyoruz.» |
|
24 |
Musa onların hayvanlarını suladı, sonra gölgeye çekildi; «Rabb´im, doğrusu bana indireceğin her hayra muhtacım» dedi. |
|
25 |
O sırada iki kızdan biri utana utana Musa´nın yanına geldi; «Babam sulama ücretini ödemek için seni çağırıyor» dedi. Musa kızların babalarının yanına gelerek başından geçen olayları anlatınca O; «Korkma, o zalim kavimden kurtuldun» dedi. |
|
26 |
Kızlardan biri; «Babacığım, bunu çoban olarak tut, ücretle tuttuklarının en hayırlısı budur. Çünkü hem güçlü hem de güvenilir.» |
|
27 |
Kızların babası; «Bana sekiz yıl çalışmana karşılık bu iki kızımdan birini sana nikahlamak istiyorum. Eğer bu süreyi on yıla tamamlarsan o senin tarafından bir iyiliktir. Ben sana zahmet vermek istemem. İnşallah, beni iyi kimselerden bulacaksın» dedi. |
|
28 |
Musa; «Bu seninle benim aramda bir sözleşmedir. Hangi süreyi yerine getirirsem bana düşmanlık yoktur. Konuştuklarımıza Allah vekildir.» dedi. |
|
29 |
Musa süreyi bitirince ailesi ile beraber yola çıktı. Tur tarafında bir ateş gördü. Ailesine «Siz durun, ben bir ateş gördüm; belki oradan size bir haber yada bir ateş koru getiririm de ısınırsınız.» dedi. |
|
30 |
Oraya gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ kıyısındaki, ağaçtan kendisine şöyle seslenildi: «Ey Musa, muhakkak ki alemlerin Rabb´i olan Allah benim ben!» |
|
31 |
«Asanı at Musa!» Attığı kocaman asasının küçük bir yılan gibi hareket ettiğini görünce, dönüp arkasına bakmadan kaçtı. «Ey Musa, dön gel, korkma, sen güvende olanlardansın.» |
|
32 |
«Elini koynuna sok, kusursuz olarak bembeyaz çıksın. Korkudan açılan kollarını kendine çek. İşte bunlar, Firavun´a ve onun adamlarına karşı Rabb´inin verdiği iki delildir. Çünkü onlar yoldan çıkmış bir kavimdirler» denildi. |
|
33 |
Musa; «Rabb´im! Ben onlardan bir cana kıydım, beni öldürmelerinden korkuyorum.» dedi. |
|
34 |
«Kardeşim Harun´un dili benimkinden daha düzgündür onu da beni destekleyen bir yardımcı olarak benimle gönder, çünkü beni yalanlayacaklarından korkarım.» dedi. |
|
35 |
Allah; «Seni kardeşinle destekleyeceğiz; ikinize bir kudret vereceğiz ki, onlar size el uzatamayacaklar. Ayetlerim sayesinde onlar size erişemeyecekler. İkiniz ve size uyanlar üstün geleceksiniz.» dedi. |
|
36 |
Musa onlara apaçık ayetlerimizle gelince uydurulmuş büyüden başka bir şey değildir. Bizden önceki atalarımızdan böylesini işitmedik dediler. |
|
37 |
Musa; «Rabb´im, katında bir doğruluk rehberini kimin getirdiğini ve bu dünyâ hayatının sonunda güzel sonucun kime nasip olacağını daha iyi biliyor. Muhakkak ki, zalimler iflah olmaz» dedi. |
|
38 |
Firavun; «Ey ileri gelenler! Sizin için benden başka bir ilah tanımıyorum. Ey Haman, haydi, benim için çamur üzerinde ateş yak ve tuğla imal et, bana bir kule yap ki, Musa´nın tanrısına çıkayım; ancak sanıyorum ki, O mutlak yalan söyleyenlerdendir» dedi. |
|
39 |
Firavun ve askerleri yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve gerçekte Bize döndürülmeyeceklerini sandılar. |
|
40 |
Biz de onu ve askerlerini yakalayıp suya attık. Bir bak, o zalimlerin sonu nasıl oldu. |
|
41 |
Biz onları ateşe çağıran önderler yaptık. Kıyamet günü onlar yardım görmeyeceklerdir. |
|
42 |
Bu dünya hayatında biz onların peşine bir lânet taktık. Kıyamet günü de iğrenç kimselerden olacaklar. |
|
43 |
Andolsun biz, ilk nesilleri helak ettikten sonra Musa´ya, insanların kalp gözlerini aydınlatacak nur ve onlara yol gösterici olarak Kitab´ı verdik. Belki düşünür, öğüt alırlar diye. |
|
44 |
Ey Muhammed! Musa´ya emrimizi vahyettiğimiz zaman sen mukaddes vadinin batı tarafında değildin, onu görenlerden de değildin. |
|
45 |
Biz nice nesiller var etmiştik de onların üzerinden uzun zamanlar geçti. Ey Muhammed! Sen Medyen halkı arasında bulunup onlara ayetlerimizi okumuyordun. Fakat o haberleri sana gönderen biziz. |
|
46 |
Sen Musa´ya hitab ettiğimiz zaman Tur´un yanında da değildin. Fakat Rabb´inden bir rahmet olarak orada geçenleri sana bildirdik ki senden önce bir uyarıcı peygamber gelmemiş olan kavmi uyarasın; belki düşünüp öğüt alırlar. |
|
47 |
Kendi elleriyle yaptıkları günahlar yüzünden başlarına bir felaket geldiği zaman; «Rabbimiz ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de ayetlerine uysak ve mü´minlerden olsaydık» demesinler diye peygamber gönderdik. |
|
48 |
Fakat onlara katımızdan gerçek gelince; «Musa´ya verildiği gibi buna da mucize verilmesi gerekmez mi? derler. Daha önce Musa´ya verileni de inkar etmemişler miydi? «Yardımlaşan iki sihirbaz»; «Hepsini inkâr edenleriz» demişlerdi. |
|
49 |
De ki; «Eğer doğru iseniz, Allah katından bu ikisinden, Musa´ya ve bana inen kitaplardan daha doğru bir kitap getirinde ben ona uyayım.» |
|
50 |
Eğer sana cevap vermezlerse bil ki onlar, keyiflerine uyuyorlar. Allah´dan bir yol gösterici olmaksızın kendi hevesine uyandan daha sapık kim olabilir? Elbette Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez. |
|
51 |
Andolsun biz, düşünüp öğüt alsınlar diye vahyi birbirine bitiştirdik. |
|
52 |
Bundan önce kendilerine kitap verdiklerimiz de Kur´an´a inanırlar. |
|
53 |
Kur´an onlara okunduğu zaman; «Ona inandık, doğrusu O Rabb´imizden gelen gerçektir, zaten biz ondan önce de müslüman idik» derler. |
|
54 |
İşte onlara sabretmelerinden dolayı mükafatları iki defa verilir. Onlar kötülüğü iyilikle savarlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır yolunda harcarlar. |
|
55 |
Boş söz işittikleri zaman ondan yüz çevirirler. «Bizim işlerimiz bize, sizin işleriniz sizedir. Size selâm olsun, biz cahillerle sohbet etmeyi istemeyiz.» derler. |
|
56 |
Ey Muhammed! Sen sevdiğini doğru yola eriştiremezsin, ancak Allah dilediğini doğru yola eriştirir. Doğru yola girecekleri en iyi O bilir. |
|
57 |
Dediler ki; «Biz seninle beraber doğru yola gelirsek yurdumuzdan atılırız.» Onları katımdan bir rızık olarak her şeyin ürünlerinin toplanıp getirildiği, kutlu bir yere yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler. |
|
58 |
Biz refah içinde şımarmış nice şehirleri helak ettik. İşte yerleri! Kendilerinden sonra pek az kimse oturabilmiştir. Onlara hep biz varis olmuşuzdur. |
|
59 |
Rabb´in memleketlerin ana merkezlerinin halkına ayetlerimizi okuyacak bir elçi göndermedikçe ülkeleri helâk edici değildir. Zaten biz halkı zalim olan memleketleri helak etmişizdir. |
|
60 |
Size verilen her şey, dünya hayatının geçimi ve süsüdür. Allah´ın katında olan ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Aklınızı kullanmıyor musunuz? |
|
61 |
Şu halde kendisine güzel bir söz verdiğimiz ve ardından o söze kavuşan kimse; dünya hayatında kendisine bir geçimlik verdiğimiz, sonra kıyamet günü azap içinde getirilen kimse gibi midir? |
|
62 |
Allah, o gün onlara seslenir: «Benim ortağım olduğunu iddia ettikleriniz nerededirler?» |
|
63 |
O gün azab üzerlerine hak olanlar: «Rabb´imiz, azdırdıklarımız şunlar. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık. Onlardan uzaklaşıp sana geldik, zaten, aslında bize tapmıyorlardı» derler. |
|
64 |
Koştuğunuz ortaklarınızı çağırın denir; onlar da çağırırlar. Ancak kendilerine cevap veremezler; cehennem azabını görünce doğru yolda olmadıklarına yanarlar. |
|
65 |
Allah onlara seslenerek; «Peygamberlere ne cevap verdiniz» der. |
|
66 |
O gün haberlere karşı körleşirler, verilecek cevapları kalmaz, birbirlerine de soramazlar. |
|
67 |
Fakat tevbe eden, inanıp yararlı iş işleyen kimsenin, kurtuluşa erenlerden olması umulur. |
|
68 |
Rabbin dilediğini yaratır, seçer. Seçim onlara ait değildir. Allah onların ortak koştuğu şeylerden uzaktır, yücedir. |
|
69 |
Rabbin, gönüllerinin gizlediklerini ve açığa vurduklarını bilir. |
|
70 |
Allah odur ki; O´ndan başka ilah yoktur. Hamd dünya ve ahirette O´nun içindir. Hüküm de O´nundur. Yalnız O´na döndürüleceksiniz. |
|
71 |
Ey Muhammed! De ki; «söyleyin bakalım; Allah, üzerinize geceyi Kıyamet gününe kadar sürekli kılsa, Allah´dan başka size ışık getirecek ilah kimdir. İşitmiyormusunuz?» |
|
72 |
De ki; «Allah gündüzü kıyamete kadar üzerinizden kaldırmasa, Allah´dan başka hangi tanrı, dinleneceğiniz geceyi getirebilir? Görmez misiniz?» |
|
73 |
Allah dinlenmeniz için geceyi ve lütfedip verdiği rızkı aramanız için gündüzü yaratmıştır. Bunlar O´nun rahmetidir. Belki artık şükredersiniz. |
|
74 |
O gün onlara seslenerek; «Benim ortağım olduğunu iddia ettikleriniz nerede?» der. |
|
75 |
Her ümmetten bir şahit çıkarırız. «Delillerinizi getirin» deriz. O zaman, gerçeğin Allah´a ait olduğunu bilirler ve uydurdukları şeylerin kendilerini bırakıp kaçtığını anlarlar. |
|
76 |
Karun, Musa´nın kavmindendi. Onlara karşı azgınlık etmişti. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarlarını güçlü kuvvetli bir topluluk zor taşırdı. Kavmi ona demişti ki; «Şımarma, Allah şımaranları sevmez.» |
|
77 |
Allah´ın sana verdiği bu servet içinde ahiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma, Allah sana nasıl iyilik ettiyse, sen de öyle iyilik et, yeryüzünde bozgunculuk isteme, çünkü Allah bozguncuları sevmez. |
|
78 |
Karun: «Bu servet, ancak bende mevcut bir bilgi sayesinde bana verildi» dedi. O bilmiyor mu ki, kendisinden daha güçlü ve ondan daha çok cemaati bulunan nice kimseleri Allah helâk etmişti. Suçlulardan günahları sorulmaz. Çünkü Allah onları bilir. |
|
79 |
Karun süsü, debdebesi içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını isteyenler; «Keşke Karun´a verilenlerin bir benzeri de bize verilse, doğrusu o büyük varlık sahibidir» demişlerdi. |
|
80 |
Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise; «Size yazıklar olsun, inanan ve yararlı iş yapanlar için Allah´ın sevabı daha hayırlıdır. Buna ancak sabredenler kavuşur» dediler. |
|
81 |
Sonunda biz onu da sarayını da yerin dibine geçirdik. Allah´a karşı ona yardım edecek bir topluluğu olmadı. Kendi kendini kurtarabilecek kimselerden de değildi. |
|
82 |
Dün onun yerinde olmayı isteyenler; «Demek Allah, kullarından dilediğinin rızkını genişletip bir ölçüye göre veriyor. Allah bize lutfetmemiş olsaydı, bizi de yerin dibine batırırdı. Demek ki, kâfirler kurtulmazlar» demeye başladı. |
|
83 |
İşte ahiret yurdu. Onu yeryüzünde böbürlenmeyen ve bozgunculuk yapmayanlara veririz. Güzel sonuç Allah´a karşı gelmekten sakınanlarındır. |
|
84 |
Kim bir iyilik getirirse, ona ondan daha güzeli vardır. Kim kötülük getirirse, kötülükleri yapanlar, ancak yaptıkları kötülük kadar cezalandırılırlar. |
|
85 |
Ey Muhammed! Kur´an´ı sana indiren ve onu okumayı sana farz kılan Allah, elbette seni dönülecek yere döndürecek. De ki; «Rabbim kimin hidayet getirdiğini ve kimin apaçık bir sapıklık içinde bulunduğunu bilir.» |
|
86 |
Sen Kitab´ın senin kalbine bırakılacağını ummazdın. O Rabb´inden bir rahmettir. O halde kâfirlere yardımcı olma. |
|
87 |
Ve Allah´ın, ayetleri sana indikten sonra sakın seni onlardan alıkoymasınlar. Rabb´ine davet et, ortak koşanlardan olma. |
|
88 |
Allah ile beraber başka bir ilaha yalvarma. O´ndan başka ilah yoktur. O´ndan başka her şey yok olacaktır. Hüküm O´nundur ve O´na döndürüleceksiniz. |
|