Nur Suresi
 



AYET NO

MEAL

1 Bu bir sûredir ki, bunu indirdik ve bunu farz kıldık ve bunda açık açık âyetler indirdik. Gerektir ki, düşünesiniz. Facebook'ta Paylaş
2 Zina eden kadın ile zina eden erkekten herbirine yüzer değnek vurun, eğer Allah´a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah´ın dinindeki bir emri tatbik ederken (bu ikisi hakkında) bir acımak sizi tutmasın ve (bunların cezalarına) mü´minlerden bir tâife de şahit bulunsun. Facebook'ta Paylaş
3 Zina eden erkek, zina eden kadından veya müşrikeden başkasıyla evlenmez. Zina eden kadın da zina eden erkekten veya müşrikten başkasıyla izdivaçta bulunmaz. Ve bu (evlenme) mü´minlere haram kılınmıştır. Facebook'ta Paylaş
4 Hürre, afife olan müslüman kadınlarına zina isnad eden, sonra dört şahit getiremeyen kimselere seksener değnek vurun ve onların şehâdetlerini ebedîyyen kabul etmeyin ve onlar ise fâsık kimselerdir. Facebook'ta Paylaş
5 Bundan sonra tevbe edenler ve hallerini ıslah eyleyenler müstesna. Çünkü Allah Teâlâ şüphe yok ki, gafûrdur, rahîmdir. Facebook'ta Paylaş
6 Ve o kimseler ki, zevcelerine zina isnad ederler ve kendileri için kendi şahıslarından başka şahitler de bulunmazsa herbirinin şehâdeti; «Allah Teâlâ´nın ismiyle, elbette ki, kendisi sâdıklardandır,» diye dört defa şehâdet etmektir. Facebook'ta Paylaş
7 Beşincisi de; «Eğer yalancılardan olmuş ise üzerine hakikaten Allah´ın lâneti olsun,» (şeklinde) demektir. Facebook'ta Paylaş
8 Ve o kadından cezayı bertaraf eder, dört defa; «Billâhi o (kendisine zina isnad eden kocası) muhakkak ki, yalancılardandır,» diye şehâdet etmesi. Facebook'ta Paylaş
9 Beşincisi de : «Eğer o (kocası) sâdıklardan ise kendisi üzerine muhakkak ki, Allah´ın gazabı olsun» demesidir. Facebook'ta Paylaş
10 Ve eğer üzerinize Allah´ın fazlı ve rahmeti olmasa idi (haliniz ne olurdu?) ve şüphe yok ki, Allah Teâlâ tevbeleri kabul edicidir, hakîmdir. Facebook'ta Paylaş
11 Muhakkak o kimseler ki, iftira ile geliverdiler, sizden bir zümredirler. Onu sizin için bir şer sanmayın, belki o sizin için bir hayırdır. Onlardan her kişiye de günahtan kazandığı şey vardır. Onlardan o kimse ki, onun büyüğünü deruhte etmiştir, onun için de pek büyük bir azap vardır. Facebook'ta Paylaş
12 Onu işittikleri zaman mü´minler ile mü´mineler kendi vicdanlarında hayırlı bir zanda bulunarak, «Bu bir apaçık iftiradır,» demeli değil mi idiler? Facebook'ta Paylaş
13 Onun üzerine dört şahit getirmeli değil mi idiler? Madem ki, şahitleri getiremediler, artık onlardır Allah katında yalancılar, onlardır. Facebook'ta Paylaş
14 Ve eğer Allah´ın fazl-u rahmeti dünyada ve ahirette üstünüzde olmasa idi elbette o içine daldığınız yaygaradan dolayı sizi pek büyük bir azap kaplardı. Facebook'ta Paylaş
15 O vakit ki, onu (iftirayı) dillerinizle karşılayıp kabul ediyordunuz. Kendisine sizin bilginiz olmayan şeyi ağızlarınızla söylüyordunuz ve onu kolay sanıyordunuz. Halbuki o, Allah katında pek büyüktür. Facebook'ta Paylaş
16 Onu işittiğiniz zaman, «Bunu söylemek bize layık olmaz, hâşâ bu, pek büyük bir iftiradır,» demeli değil mi idiniz? Facebook'ta Paylaş
17 Allah size öğüt veriyor ki, bunun bir misline ebedîyyen avdet etmeyesiniz, eğer siz mü´min kimseler iseniz. Facebook'ta Paylaş
18 Ve Allah sizin için âyetleri apaçık beyan ediyor ve Allah alîmdir, hakîmdir. Facebook'ta Paylaş
19 Muhakkak o kimseler ki, imân etmiş olanlar arasında çirkin, yaramaz şeylerin yayılmasını arzu ederler, o kimseler için dünyada ve ahirette pek acıklı bir azap vardır ve Allah bilir, sizler ise bilmezsiniz. Facebook'ta Paylaş
20 Ve eğer Allah´ın fazlı ve rahmeti sizin üzerinize olmasa idi (elbette ki, sizi muazzep kılardı) ve şüphe yok ki, Allah çok esirgeyicidir, çok merhametlidir. Facebook'ta Paylaş
21 Ey imân etmiş olanlar! Şeytanın adımlarına uymayın ve her kim şeytanın adımlarına uyarsa elbette ki o, çirkin ve inkar edilmiş şeyler ile emreder. Ve eğer üstünüzde Allah´ın fazlı ve merhameti olmasa idi sizden hiçbir kimse ebedîyyen temize çıkamazdı, velâkin Allah dilediğini temize çıkarır ve Allah bihakkın işiticidir, bilicidir. Facebook'ta Paylaş
22 Ve sizden fazilet ve servet sahibi olanlar kariblerine ve yoksullara ve Allah yolunda muhâcerette bulunmuş olanlara bir şey vermemek için yemin etmesin ve affetsinler, bağışlasınlar. Siz sevmez misiniz ki, Allah sizin için mağfiret buyursun ve Allah gafûrdur, rahîmdir. Facebook'ta Paylaş
23 Muhakkak o kimseler ki, afîfe, bîhaber, mü´mine olan kadınlara kötülük isnadında bulunurlar, o kimseler dünyada ve ahirette lânete uğratılmışlardır. Onlar için pek büyük bir azap da vardır. Facebook'ta Paylaş
24 O günde ki onların aleyhine dilleri ve elleri ve ayakları neler yapmış olduklarına dair şehâdette bulunacaktır. Facebook'ta Paylaş
25 O gün Allah onlara müstahik oldukları cezalarını tamamen verecektir. Ve bileceklerdir ki, şüphe yok Allah, apaçık haktır. Facebook'ta Paylaş
26 Murdar olan kadınlar, murdar olan erkekler içindir ve murdar olan erkekler de murdar olan kadınlar içindir ve temiz kadınlar da temiz olan erkekler içindir ve temiz olan erkekler de temiz olan kadınlar içindir. Bu temiz olanlar, onların dediklerinden (iftiralarından) müberrâdırlar. Bunlar için, bir mağfiret vardır ve bir kerîm rızk vardır. Facebook'ta Paylaş
27 Ey imân edenler, kendi evlerinizden başka evlere müsaade istemeden ve sahiplerine selâm vermeden girmeyiniz. Bu sizin için hayırlıdır. Umulur ki, düşünüp anlarsınız. Facebook'ta Paylaş
28 İmdi onlarda kimse bulamaz iseniz artık size izin verilinceye değin içerilerine girmeyin ve eğer size geri dönün denilirse geri dönün. Bu sizin için daha temizdir. Ve Allah yapar olduklarınızı bilicidir. Facebook'ta Paylaş
29 Mesken olmayıp kendinize ait içlerinde menfaat bulunan evlere girmenizde sizin için bir günah yoktur ve neyi açıklar ve neyi gizlerseniz Allah bilir. Facebook'ta Paylaş
30 Mü´minlere de ki, gözlerini sakınsınlar ve avret mahallerini muhafaza etsinler. Bu onlar için çok temizliktir. Şüphe yok ki, Allah ne yapar olduklarından haberdardır. Facebook'ta Paylaş
31 Ve mü´min kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar ve avret mahallerini muhafaza etsinler ve ziynetlerini açmasınlar, onlardan her zahir olanı müstesna ve başörtülerini yakalarının üzerine sarkıtsınlar ve ziynetlerini açıvermesinler. Ancak kocalarına veyahut kendi babalarına veya kocalarının babalarına veya kendi oğullarına veya kocalarının oğullarına veya kendi kardeşlerine veya kendi kardeşlerinin oğullarına veya kendi kızkardeşlerinin oğullarına veyahut kendi kadınlarına veya kendi ellerinin malik olduğu cariyelerine veyahut erkeklikten kesilmiş hizmetçilerine veya kadınların avret mahellerine muttali olmayan çocuklara (karşı açıverilmesi) müstesna. Ve ziynetlerinden gizledikleri bilinsin diye ayaklarını da birbirine vurmasınlar. Ve cümleten Allah´a tevbe ediniz, ey mü´minler! Tâ ki felaha erebilesiniz. Facebook'ta Paylaş
32 Ve sizden olan bekarları ve kölelerinizden, cariyelerinizden salâh-ı hali olanları evlendiriniz. Eğer yoksul oldular ise Allah onları fazlından zengin kılar ve Allah vâsidir, alîmdir. Facebook'ta Paylaş
33 Evlenmeğe (çare) bulamayanlara Allah kendilerini fazlından zengin kılıncaya değin iffetlerini korusunlar ve ellerinizin malik olduğu kimselerden kitabete rabtedilmelerini isteyenler olunca da eğer onlarda bir hayır bilmiş iseniz onları kitabete kaydediverin ve Allah´ın size verdiği mallardan onlara veriniz. Ve genç cariyelerinizi iffetlerini muhafaza etmek isterlerse dünya hayatının fâni metâını dileyerek fuhuşa sevketmeyiniz. Ve her kim onları icbar ederse şüphe yok ki, Allah onların icbar edildiklerinden sonra da gafûrdur, rahîmdir. Facebook'ta Paylaş
34 Kasem olsun ki, size apaçık beyan eden âyetler ve sizden evvel gelip geçmiş olanlardan bir mesel ve muttakîler için bir öğüt indirdik. Facebook'ta Paylaş
35 Allah Teâlâ, göklerin ve yerin nûrudur. Nûrunun meseli, içinde latif bir çırağ bulunan bir mişkât gibidir. O çırağ ise bir kandil içindedir. O kandil ise sanki bir incimsi yıldızdır, şarkı ve garbı olmayan mübarek bir zeytin ağacından tutuşturulmaktadır. Onun yağı bir halde ki, kendisine ateş dokunmasa bile hemen hemen ziya verecektir. Nûr üstüne nûrdur. Ve Allah nûruna dilediğini kavuşturur. Ve Allah Teâlâ nâsa misaller irâd eder ve Allah Teâlâ her şeyi hakkıyla bilicidir. Facebook'ta Paylaş
36 (O mişkat) Bir nice evlerde ki, Allah-ü Azîmüşşan o evlerin yükseltilmesine ve içlerinde (mübarek) isminin zikredilmesine izin vermiştir. O evlerde kendisi için sabahleyin ve akşam üstleri tesbihte bulunurlar. Facebook'ta Paylaş
37 Birçok erler ki, onları ne bir ticaret ve ne de bir ticaret Allah Teâlânın zikrinden ve namazı hakkıyla kılmaktan ve zekâtı vermekten alıkoyamaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin muzdarip olacağı bir günden korkarlar. Facebook'ta Paylaş
38 Tâ ki, Allah Teâlâ onlara amellerinin en güzeli ile mükâfaat versin ve onlara ziyâdesini de kendi kereminden ihsan buyursun ve Allah Teala dilediğini hesapsız derecelerde merzûk buyurur. Facebook'ta Paylaş
39 Kâfir olanların amelleri ise engin bir çöldeki bir serap gibidir ki, susamış kimse onu bir su sanır, nihâyet ona vardığı zaman onu bir şey olarak bulmamış olur. Ve amelinin yanında Allah´ı bulmuş olur. O da hesabını tamamen ifâ etmiştir ve Allah hesabı sür´atle görücüdür. Facebook'ta Paylaş
40 Yahut (onların amelleri) derin bir denizdeki karanlıklar gibidir ki, o denizi bir dalga bürür, üstünden bir dalga (bir bulut) ihata eder. Bunlar, bazısı bazısı üstünde olan zulmetlerdir. Elini çıkardığı zaman onu görmeğe yaklaşamaz. Ve her kim için ki, Allah bir nûr nasib kılmamıştır. Artık onun için nûrdan bir şey yoktur. Facebook'ta Paylaş
41 Görmedin mi ki, şüphe yok göklerde olan da ve yerde olan da ve kanatlarını açıp uçan kuşlar da o Allah Teâlâ için tesbihte bulunur. Herbiri gerçekte namazını ve tesbihini bilmiştir. Ve Allah Teâlâ da ne yapar olduklarını hakkıyla bilendir. Facebook'ta Paylaş
42 Ve göklerin de yerin de mülkü, Allah´ındır ve gidiş de Allah´adır. Facebook'ta Paylaş
43 Görmedin mi ki, muhakkak Allah Teâlâ, bir bulutu sevkediyor. Sonra arasını telif ediyor. Sonra onu teraküm ettiriyor. Artık görüyorsun ki, onun aralarından yağmur çıkıyor ve gökten, ondaki dağlardan bir dolu indiriyor da onu dilediği kimseye isabet ettiriyor ve onu dilediğinden bertaraf kılıyor. Az kalıyor ki, şimşeğinin parıltısı, gözleri gideriversin. Facebook'ta Paylaş
44 Allah geceyi ve gündüzü çeviriyor. Şüphe yok ki, bunda gözleri olanlar için elbette bir ibret vardır. Facebook'ta Paylaş
45 Ve Allah her hayvanı bir sudan yarattı. Onlardan kimisi karnı üstüne yürüyor ve onlardan kimisi iki ayak üzerine yürüyor ve onlardan kimisi de dört ayak üzerine yürüyor, Allah dilediğini yaratır. Şüphe yok ki, Allah her şey üzerine tamamıyla kâdirdir. Facebook'ta Paylaş
46 Kasem olsun ki, açık açık beyan eden âyetler indirdik ve Allah dilediği kimseyi dosdoğru bir yola iletir. Facebook'ta Paylaş
47 Ve derler ki: «Allah´a ve Peygambere inandık ve itaat ettik.» Bundan sonra onlardan bir tâife yüz çevirirler ve onlar imân etmiş kimseler değildirler. Facebook'ta Paylaş
48 Aralarında hükmetmesi için Allah´a ve Resûlüne dâvet olundukları vakit de onlardan bir fırka kaçıverirler. Facebook'ta Paylaş
49 Ve eğer hak kendilerinin lehine ise ona inkiyâd ederek geliverirler. Facebook'ta Paylaş
50 Onların kalplerinde bir hastalık var mıdır? Yoksa şüphe mi ediyorlar? Yoksa onlar, Allah´ın ve Peygamberinin haksızlık edeceklerinden mi korkuyorlar? Hayır. Onlar zalim kimselerdir. Facebook'ta Paylaş
51 Aralarında hükmetmek için Allah´a ve Peygamberine dâvet olundukları zaman mü´minlerin sözü ancak, «İşittik ve itaat ettik» demeleridir ve işte felâha ermiş olanlar da onlardan ibarettir. Facebook'ta Paylaş
52 Ve her kim Allah´a ve resûlüne itaat ederse ve Allah´tan korkarsa ve O´ndan takvâ ile sakınırsa işte necât bulacak olanlar, ancak bunlardır. Facebook'ta Paylaş
53 Ve Allah´a en ağır yeminleriyle kasem ederler ki, eğer onlara (cihad ile) emredersen elbette (cihada) çıkacaklardır. De ki: «Yemin etmeyin, (bu sözünüz) bilinmiş bir taattır. Şüphe yok ki, Allah yapar olduğunuz şeylerden bihakkın haberdardır.» Facebook'ta Paylaş
54 De ki: «Allah´a itaat edin ve Peygambere itaat edin.» İmdi eğer yüz çevirirseniz artık O´nun üzerine olan, (O´na) yükletilmiş olandır ve sizin üzerinize düşen de, size yükletilmiş olandır ve eğer O´na itaat ederseniz hidâyete erersiniz ve Peygamber üzerine (ait olan vazife) ise apaçık tebliğden başka değildir. Facebook'ta Paylaş
55 Allah sizden imân eden ve sâlih sâlih amellerde bulunanlara vaadetmiştir ki, elbette onları yer yüzünde halife kılacaktır. Nasıl ki, onlardan evvelkileri halife kılmıştır ve elbette onlara kendileri için razı olduğu dinlerini temkin edecektir. Ve muhakkak ki, onları korkularından sonra bir eminliğe çevirecektir. Bana ibadet ederler, Bana bir şeyi şerik koşmazlar, ve bundan sonra kim kâfir olursa artık fâsıklar olan, onların kendileridir. Facebook'ta Paylaş
56 Ve namazı dosdoğru kılın ve zekâtı verin ve Peygambere itaat edin, tâ ki rahmete erdirilesiniz. Facebook'ta Paylaş
57 Sakın kâfir olan kimseleri, Bizi yeryüzünde aciz bırakacak kimseler sanma ve onların varacakları yer ateştir ve elbette ne fena bir gidiştir. Facebook'ta Paylaş
58 Ey imân etmiş olanlar! Mülk-i yemininiz olan kimseler ve sizden olup da henüz buluğ çağına ermemiş bulunanlar, üç defa izin istesinler. Sabah namazından önce ve öğle vaktinde esvabın çıkarmış olduğunuz sırada ve yatsı namazından sonra. (Bunlar) Sizin için üç avrettir. Bu vakitlerden sonra üzerinize bazınızın bazısı üzerine dolaşır olmalarından dolayı ne sizin üzerinize ve ne de onların üzerlerine bir günah yoktur. İşte Allah âyetlerini size böyle açıkça beyan ediyor ve Allah alîmdir, hakîmdir. Facebook'ta Paylaş
59 Sizden olan çocuklar da bülüğa erince artık onlar da kendilerinden evvel olanların izin istemeleri gibi izin istesinler. İşte Hak Teâlâ âyetlerini böylece vazihen beyan buyuruyor ve Allah Teâlâ her şeyi bihakkın bilendir, hikmet sahibidir. Facebook'ta Paylaş
60 Evlenme arzuları kalmayan oturmuş kadınların ise bir ziynet ile açılıvermemeleri halinde üst örtülerini bırakmalarında kendileri için bir günah yoktur. Mamafih iffete ziyâdesiyle riayet etmeleri, kendileri için daha hayırlıdır ve Allah bihakkın işiticidir, hakkıyla bilicidir. Facebook'ta Paylaş
61 Âma üzerine bir güçlük yoktur, topal üzerine bir güçlük yoktur ve hasta üzerine bir güçlük yoktur. Kendi evlerinizde veya babalarınızın evlerinde veya validelerinizin evlerinde veya kardeşlerinizin evlerinde veya kızkardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde, veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya anahtarlarına mâlik olduğunuz (evlerde) veya sâdık dostunuzun (evinde yemenizden dolayı) sizin üzerinize gerek toplu ve gerek dağınık bir halde yemenizden dolayı da bir günah yoktur. İmdi evlere girdiğiniz zaman Allah tarafından mübarek, hoş bir sağlık dilemek üzere kendinize selâm veriniz. İşte Allah sizin için âyetleri böyle açıkça beyan buyuruyor, tâ ki, akıl erdiresiniz. Facebook'ta Paylaş
62 Muhakkak mü´minler onlardır ki, Allah´a ve Resûlune imân etmişlerdir ve onun maiyetinde cemiyetli bir iş üzerinde bulundukları zaman da ondan izin istemedikçe gidivermiş olmazlar. İşte onlar, öyle kimselerdir ki, Allah´a ve resûlüne imân ederler. Binaenaleyh bâzı işleri için senden izin istedikleri zaman artık sen de onlardan dilediğine izin ver ve onlar için mağfiret iste. Şüphe yok ki Allah gafûrdur, rahîmdir. Facebook'ta Paylaş
63 Aranızda Peygambere ait olan çağırmayı, bâzınızın bâzınıza olan çağırması gibi kılmayınız. Muhakkak ki Allah, sizden saklanarak azar azar savuşup gidenleri bilir. Artık O´nun emrine muhalefet edenler, kendilerine bir fitne ermesinden veya kendilerine elîm bir azabın çarpmasından hazar etsinler. Facebook'ta Paylaş
64 Haberiniz olsun, iyi biliniz. Göklerde ve yerde ne varsa şüphe yok ki, Allah´ındır. Muhakkak ki, sizin üzerinde olduğunuz hâli ve ona döndürülecekleri günü bilir. Artık onlara yapmış olduklarını haber verecektir. Ve Allah her şeyi bihakkın bilendir. Facebook'ta Paylaş