Nahl Suresi
 



AYET NO

MEAL

1 Allah Teâlâ´nın emri geldi, artık onu acele istemeyiniz. (Hak Teâlâ) Onların şerik koştukları şeylerden münezzehtir ve çok yücedir. Facebook'ta Paylaş
2 O, kullarından dilediği üzerine kendi emrinde Ruh ile melekleri indirir ki, korkutunuz. Şüphe yok ki, Benden başka ilâh yoktur. Artık Benden korkunuz. Facebook'ta Paylaş
3 (3-4) Gökleri ve yeri hak ile yaratmıştır. O kendisine şerik koştukları şeylerden çok âlidir. İnsanı bir nutfeden yaratmıştır. Böyle iken, o, apaçık bir düşmandır. Facebook'ta Paylaş
4 (3-4) Gökleri ve yeri hak ile yaratmıştır. O kendisine şerik koştukları şeylerden çok âlidir. İnsanı bir nutfeden yaratmıştır. Böyle iken, o, apaçık bir düşmandır. Facebook'ta Paylaş
5 Ve ehli hayvanları da yaratmıştır ki, sizin için onlarda korunmak vardır ve menfaatler vardır ve onlardan yersiniz. Facebook'ta Paylaş
6 Ve sizin için onları akşamleyin getirdiğiniz ve sabahleyin salıverdiğiniz sırada bir ziynet vardır Facebook'ta Paylaş
7 Ve sizin ağırlıklarınızı yüklenirler, bir beldeye kadar ki, siz o beldeye bir meşakkat-i nefsiye olmaksızın kavuşacak olamazsınız, şüphe yok ki, Rabbiniz elbette çok esirgeyicidir, çok merhametlidir. Facebook'ta Paylaş
8 Ve kendilerine binmeniz için ve bir ziynet olarak atları, katırları ve merkepleri de yaratmıştır. Ve sizin bilemiyeceğiniz daha nice şeyleri de yaratacaktır. Facebook'ta Paylaş
9 Ve (maksut olan) doğru yolu beyan da Allah Teâlâ´ya aittir. Maahaza ondan sapan da vardır ve eğer Allah Teâlâ dilese idi, elbette sizi cümleten hidâyete erdirirdi. Facebook'ta Paylaş
10 O, o (Hâlik-ı Kerîm)dir ki: Sizin için gökten bir su indirdi. Ondan bir içilecek şey vardır ve ondan nebatat yetişir, onda (hayvanlarınızı) otlatırsınız. Facebook'ta Paylaş
11 (Allah Teâlâ) Onunla sizin için bir ekin, zeytin, hurma ağaçları, üzümler ve meyvelerin hepsinden yetiştirir. Şüphe yok ki, bunda düşünecekler olan bir kavim için elbette bir âyet vardır. Facebook'ta Paylaş
12 Ve sizin için geceyi, gündüzü, güneşi, kameri musahhar kıldı. Yıldızlar da onun emriyle musahhardırlar. Muhakkak ki, bunda âkilâne düşünür bir kavim için elbette büyük alâmetler vardır. Facebook'ta Paylaş
13 Ve sizin için yerde renkleri muhtelif olarak neler yaratmış ise şüphe yok onda da öğüt alacak bir kavim için elbette bir ibret vardır. Facebook'ta Paylaş
14 Ve O (Hâlik-ı Azîm)dir ki, denizi musahhar etmiştir. Tâ ki ondan taze bir et yiyesiniz ve ondan giyeceğiniz bir ziynet çıkarasınız. Gemileri de orada yara yara gider bir halde görürsün. Hem fazlından taleb edesiniz, hem de gerektir ki, şükredesiniz. Facebook'ta Paylaş
15 Ve yerde sabit dağlar vücuda getirdi, sizi sallayıp muzdarip etmesin diye ve nehirler ve yollar da, (vücuda getirdi) tâ ki, doğru yolu bulasınız. Facebook'ta Paylaş
16 Ve nice alâmetler (vücuda getirdi) ve onlar yıldızlar ile yollarını doğrulturlar. Facebook'ta Paylaş
17 İmdi yaratır olan zât, yaratamaz kimse gibi midir? Artık iyice düşünmez misiniz? Facebook'ta Paylaş
18 Ve eğer Allah´ın nîmetini sayacak olsanız, onu tamamen sayamazsınız. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ çok yarlığayıcıdır, çok merhametlidir. Facebook'ta Paylaş
19 Ve Allah Teâlâ gizlediğiniz şeyi de ve açıkladığınız şeyi de bilir. Facebook'ta Paylaş
20 Ve Allah Teâlâ´dan başka kendilerine tapındıkları (şeyler) hiçbir şey yaratamazlar. Halbuki, onlar yaratılırlar. Facebook'ta Paylaş
21 (Onlar) Ölülerdir, diriler değildirler ve ne zaman (nâsın) diriltileceklerini de anlayamazlar. Facebook'ta Paylaş
22 Sizin mabûdunuz, bir tek mabûddur. Ahirete imân etmeyenler ise onların kalpleri inkâr edicidir ve onlar kibirlenen kimselerdir. Facebook'ta Paylaş
23 Şüphe yok ki, Allah Teâlâ onların neyi gizlediklerini ve neyi açıkladıklarını bilir. Muhakkak ki, O, kibirlenenleri sevmez. Facebook'ta Paylaş
24 Ve onlara, «Rabbiniz ne indirdi?» denildiği vakit dediler ki: «Evvelkilerin masallarını.» Facebook'ta Paylaş
25 Onlar nihâyet Kıyamet günü kendi günahlarını kâmilen yüklenecekler ve bilgisizlikten dolayı sapıtmış oldukları kimselerin günahlarından bir kısmını da yükleneceklerdir. Dikkat et! Yüklenecekleri şey ne kadar fena! Facebook'ta Paylaş
26 Muhakkak ki, onlardan evvelkiler de hilede (hud´ada) bulunmuşlardı. Nihâyet Allah Teâlâ´nın emri onların binalarının temellerine geldi de artık tavanları yukarılarından üzerlerine çöküverdi ve onlara azap anlayamadıkları bir cihetten gelivermişti. Facebook'ta Paylaş
27 Sonra Kıyamet gününde onları (Cenâb-ı Hak) rüsvay edecektir ve diyeceklerdir ki: Nerede o, (zû´münüzce) benim şeriklerim ki, siz onlardan dolayı (mü´minlere) muhalefette bulunur idiniz. Kendilerine ilim verilmiş olanlar da diyeceklerdir ki: Şüphe yok bütün mezellet, bütün kötülük bugün kâfirlerin üzerinedir. Facebook'ta Paylaş
28 O kimseler ki, kendi nefislerine zulmediciler oldukları halde onların ruhlarını melekler kabzedecektir. O vakit onlar, «Biz bir kötülük yapar olmadık,» diye teslimiyet göstereceklerdir. Hayır, şüphe yok ki Allah Teâlâ sizin ne yapar olduğunuzu bihakkın bilicidir. Facebook'ta Paylaş
29 Artık giriniz cehennemin kapılarına içinde müebbet kalmak üzere. Artık mütekebbirlerin yurdu ne kadar fena! Facebook'ta Paylaş
30 Ve ittikada bulunmuş olanlara denildi ki: «Rabbiniz hangi şeyi indirmiştir?» Dediler ki: «Hayrı...». Bu dünyada iyilik edenler için iyilik vardır ve ahiret yurdu ise elbette daha hayırlıdır ve muttakîlerin yurdu ise ne güzeldir. Facebook'ta Paylaş
31 And cennetleridir ki, ona gireceklerdir, altlarından ırmaklar akar. Ve onlar için orada istedikleri vardır. İşte Allah Teâlâ muttakîleri böylece mükâfaatlandırır. Facebook'ta Paylaş
32 Onlar ki, pâk oldukları halde ruhlarını melekler alıverirler, derler ki: «Selâm size» yapar olduklarınız şey sebebiyle cennete giriniz. Facebook'ta Paylaş
33 (O münkirler) Kendilerine meleklerin gelmesinden veya Rabbin emrinin gelmesinden başka bir şey mi beklerler? Onlardan evvelkiler de öylece yapmışlardı ve onlara Allah zulmetmedi, velâkin onlar kendi nefislerine zulmeder oldular. Facebook'ta Paylaş
34 Artık onlara yapar oldukları şeylerin kötülükleri dokundu ve onları kendisiyle istihzâ eder oldukları şey sarıverdi. Facebook'ta Paylaş
35 Ve müşrikler dediler ki: «Eğer Allah dilese idi ondan başkasına ne biz ve ne de babalarımız ibadette bulunmazdık ve ne de onsuz birşeyi haram kılmazdık. İşte onlardan evvelkiler de böyle yapmışlardır. Artık peygamberlerin üzerine apaçık tebliğden başka ne vardır? Facebook'ta Paylaş
36 Andolsun ki, her ümmete, «Allah´a ibadet ediniz ve şeytandan kaçınınız,» diye bir peygamber göndermişizdir. Artık o ümmetlerden bir kısmına Allah hidâyet etmiştir ve onlardan bir kısmının üzerine de dalâlet tahakkuk eylemiştir. İmdi yeryüzünde yürüyünüz de bakınız ki, tekzîp edenlerin akıbetleri nasıl olmuştur. Facebook'ta Paylaş
37 Sen onların hidâyet bulmalarına haris olsan da (faidesizdir). Çünkü Allah Teâlâ dalâlete düşürdüğüne hidâyet etmez ve onlar için yardımcılardan bir kimse de yoktur. Facebook'ta Paylaş
38 Ve Allah´a olanca yeminleriyle yemin ettiler ki: «Allah ölecek bir kimseyi (diriltmeyecektir). Hayır. Bu (diriltmek) O´nun üzerine hak olan bir vaaddir. Velâkin nâsın ekserisi bilmezler. Facebook'ta Paylaş
39 Evet. Cenâb-ı Hak ölüleri diriltecektir ki onlara kendisinde ihtilâf ettikleri şeyi açıklasın ve kâfir olanlar da kendilerinin hakikaten ne yalancı kimseler olmuş olduklarını bilsinler. Facebook'ta Paylaş
40 Bizim bir şeye sözümüz, onu dilediğimiz zaman ona «Ol» dememizden ibarettir ki, o da hemen oluverir. Facebook'ta Paylaş
41 Ve o kimseler ki, zulme uğratıldıklarından sonra Allah uğrunda hicret ettiler. Elbette onları dünyada güzelce bir surette yerleştireceğiz ve ahiret mükâfaatı ise elbette daha büyüktür. Eğer bilir olsalar. Facebook'ta Paylaş
42 Onlar ki sabretmişlerdir ve Rablerine de tevekkülde bulunurlar. Facebook'ta Paylaş
43 Ve senden evvel de resûl olarak göndermedik, ancak kendilerine vahyeder olduğumuz erkekleri gönderdik. İmdi, ehl-i zikrden sorunuz eğer siz bilmiyor iseniz. Facebook'ta Paylaş
44 (O peygamberleri) Açık mûcizeler ile ve kitaplar ile (gönderdik) ve sana da Kur´an´ı indirdik ki, kendilerine indirilmiş oldukları(emir ve nehyi) nâsa açıkça anlatasın ve gerek ki onlar da tefekkür edeler. Facebook'ta Paylaş
45 Kötülükleri ile hilede bulunanlar, Allah´ın onları yere geçireceğinden veya anlamaz oldukları bir cihetten kendilerine azabın gelmesinden emin mi oldular? Facebook'ta Paylaş
46 Veya onları dönüp dolaşırlarken yakalayıvermesinden (emin mi oldular?) Halbuki, onlar (Hak Teâlâ´yı) aciz bırakıcılar değildirler. Facebook'ta Paylaş
47 Veya onları korkutmak üzere yakalayıvereceğinden emin midirler? Muhakkak ki, Rabbin elbette çok esirgeyicidir, çok merhametlidir. Facebook'ta Paylaş
48 Allah´ın yarattığı herhangi bir şeyi görmediler mi ki, onun gölgesi Allah için mütevaziyane bir halde secde ederek sağa ve sol taraflara eğiliverir. Facebook'ta Paylaş
49 Ve Allah için göklerde olanlar ve canlı yürür şeylerden yerde olanlar ve melekler secde ederler ve onlar kibirlenmezler. Facebook'ta Paylaş
50 Üzerlerinde hakîm olan Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyleri yaparlar. Facebook'ta Paylaş
51 Ve Allah buyurmuştur ki, «İki ilâh ittihaz etmeyiniz; O ancak bir ilâhtır. Artık yalnız Benden korkunuz.» Facebook'ta Paylaş
52 Ve göklerde ve yerde ne varsa O´nun içindir ve din de daima O´nun içindir. (Bu böyle iken siz) Allah´ın gayrısından mı korkarsınız? Facebook'ta Paylaş
53 Size gelen her nîmet, Allah´tandır. Sonra size bir zarar dokunduğu zaman ancak O´na seslerinizi kaldırıp sığınırsınız. Facebook'ta Paylaş
54 Sonra sizden o zararı açtığı vakit o an sizden bir tâife Rablerine şerik koşarlar. Facebook'ta Paylaş
55 Kendilerine verdiğimiz şeylere karşı nankörlükte bulunmak için (öyle harekette bulunurlar) Artık bir mühlet menfaatlenedurunuz; fakat yakında bileceksiniz. Facebook'ta Paylaş
56 Ve kendilerini merzûk ettiğimiz şeylerden bilmez nesneler için bir hisse ayırırlar. Allah´a kasem olsun ki, iftira eder olduğunuz şeyden dolayı elbette mes´ul olacaksınız. Facebook'ta Paylaş
57 Ve Allah için kızlar isnat edinirler. Hâşâ! O münezzehtir. Kendileri için ise arzu ettiklerini (isnat ederler). Facebook'ta Paylaş
58 Onlardan biri kız ile müjdelenince pürgayz olarak yüzü simsiyah kesilir. Facebook'ta Paylaş
59 Müjdelendiği şeyin kötülüğünden dolayı kavminden gizlenir. Onu zillet üzere tutacak mı, yoksa onu toprağa mı gömecek? diye düşünürdü. Bak ne fena şey ile hükmediyorlar! Facebook'ta Paylaş
60 Ahirete inanmayanlar için çirkin bir sıfat vardır. Allah için ise en yüksek (vasıflar) vardır. Ve o azîzdir, hakîmdir. Facebook'ta Paylaş
61 Ve eğer Allah Teâlâ nâsı zulümleri sebebiyle muaheze edecek olsa idi yeryüzünde bir hareket eder mahluk bırakmazdı. Velâkin onları mukadder bir zamana kadar tehir eder. Onların ecelleri geldiği vakit ise onlar ne bir saat geri kalabilirler ve ne de öne geçebilirler. Facebook'ta Paylaş
62 Ve Allah için kendilerinin hoşlanmadıklarını isnat ederler ve dilleri yalanı söylüyor ki, onlar için elbette en güzel akıbet vardır. Şüphe yok ki onlar için ateş vardır. Ve onlar mutlaka o ateşte terkedilmişlerdir. Facebook'ta Paylaş
63 Allah´a kasem olsun ki senden evvel de ümmetlere peygamberler gönderdik. Şeytan ise onlara amellerini süsleyiverdi. Artık o, bugün onların velîsidir ve onlar için pek acıklı bir azap vardır. Facebook'ta Paylaş
64 Ve sana bu kitabı indirmedik, ancak onlara kendisinde ihtilâf ettikleri şeyi açıkça bildirmen için ve imân edecekler olan bir kavim için bir hidâyet ve bir rahmet olmak üzere indirdik. Facebook'ta Paylaş
65 Ve Allah Teâlâ gökten suyu indirdi de, onunla yeryüzünü ölümünden sonra hayata erdirdi. Şüphe yok ki, bunda dinleyiciler olan bir kavim için elbette bir ibret vardır. Facebook'ta Paylaş
66 Ve şüphe yok ki, sizin için sağmal hayvanlarda da elbette bir ibret vardır. Size onların karınlarındaki fışkı ile kan arasından halis bir süt içiriyoruz ki, içenlerin boğazından kolaylıkla geçer gider. Facebook'ta Paylaş
67 Ve hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden bir müskir ve bir güzel rızk ittihaz edersiniz. Muhakkak ki, bunda da âkilâne düşünür bir kavim için elbette bir ibret vardır. Facebook'ta Paylaş
68 Ve Rabbin bal arısına da ilham etmiştir ki, «Dağlardan ve ağaçlardan ve çardaklardan evler ittihaz edin.» Facebook'ta Paylaş
69 «Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabbinin kolayca olan yollarına git.» İçlerinden renkleri muhtelif bir şerbet çıkar, onda nâs için bir şifa vardır. Şüphesiz ki, bunda tefekkür eder bir kavim için elbette bir ibret vardır. Facebook'ta Paylaş
70 Ve Allah Teâlâ sizi yaratmıştır. Sonra sizi öldürecektir ve sizden kimi vardır, ömrün en aşağı ihtiyarlık çağına reddolunur ki bir bilgiden sonra bir şey bilmez olsun. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ alîmdir, kadîrdir. Facebook'ta Paylaş
71 Ve Allah Teâlâ bazınızı bazınız üzerine rızk hususunda üstün kılmıştır. Artık üstün kılınanlar, rızklarını onlar onda müsavî olmak için ellerinin altındakilere verici değillerdir. İmdi Allah´ın nîmetlerini inkâr mı ediyorlar? Facebook'ta Paylaş
72 Ve Allah Teâlâ sizin için kendi cinsinizden zevceler kıldı ve sizin için zevcelerinizden oğullar, torunlar yarattı. Ve sizi temiz, hoş şeylerden merzûk kıldı. Ama bâtıla imân ederler de onlar Allah´ın nîmetlerini inkârda mı bulunurlar? Facebook'ta Paylaş
73 Ve Allah´ın gayrı olup kendileri için ne göklerden ve ne de yerden birer rızka mâlik olmayan ve güçleri dahi yetmeyen şeylere ibadet ederler. Facebook'ta Paylaş
74 Artık Allah için nazirler kılmayınız. Şüphe yok ki Allah Teâlâ bilir, halbuki, siz bilmezsiniz. Facebook'ta Paylaş
75 Allah Teâlâ bir mesel irad etti: «Bir memluk kul ki, hiçbir şey üzerinde kâdir değil ve bir kimse ki, onu tarafımızdan güzel bir rızk ile merzûk etmişizdir de o ondan gizli ve aleni olarak infak etmektedir. Ya hiç bunlar müsavî olurlar mı?» Hamd Allah´a mahsustur fakat onların çokları bilmezler. Facebook'ta Paylaş
76 Ve Allah Teâlâ iki kişiyi de mesel getirmiştir. Onlardan biri dilsizdir, hiçbir şeye kâdir olamaz ve o, efendisi üzerine bir yüktür, onu nereye gönderse bir hayır ile gelemez. Hiç bu, adâletle emreden ve kendisi doğru bir yol üzerinde bulunan kimseye müsavî olabilir mi? Facebook'ta Paylaş
77 Ve göklerin ve yerin gaybı, (onları bilmek) Allah´a mahsustur. Kıyametin işi ise başka değil, ancak göz kırpıp açacak kadardır veya ondan daha yakındır. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ her şeye kâdirdir. Facebook'ta Paylaş
78 Ve Allah sizi analarınızın karınlarından hiçbir şey bilmez olduğunuz halde çıkardı. Ve size teşekkür edesiniz diye kulaklar, gözler ve kalpler verdi. Facebook'ta Paylaş
79 Görmediler mi, gök ile yer arasında musahhar olan kuşları? Onları Allah´tan başkası tutmuyor. Şüphe yok ki bunda imân edenler olan bir kavim için elbette ibretler vardır. Facebook'ta Paylaş
80 Ve Allah sizin için evlerinizden birer mesken kıldı ve sizin için ehli hayvanat derilerinden evler yaptı. Onları gerek göç gününde ve gerek ikametiniz gününde hafifçe bulursunuz. Ve onların yünlerinden, tüylerinden ve kıllarından bir zamana kadar bir ev eşyası ve bir ticaret malı vücuda getirdi. Facebook'ta Paylaş
81 Ve Allah Teâlâ yarattığı şeylerden sizin için gölgeler de yaptı ve sizin için dağlardan yuvalar yaptı ve sizin için libaslar yaptı ki sizi hararetten korurlar. Ve libaslar ki, sizi savaşlarınızda koruyacaklardır. İşte böyle nîmetini sizin üzerinize tamam eder, tâ ki siz İslâmiyet´e eresiniz. Facebook'ta Paylaş
82 Eğer onlar yine yüz çevirirlerse artık senin üzerine olan, apaçık bir tebliğden ibarettir. Facebook'ta Paylaş
83 Allah´ın nîmetini tanırlar, sonra da onu inkar ederler ve onların ekserisi kâfirlerdir. Facebook'ta Paylaş
84 Ve bir gün her ümmetten birer şahit göndereceğiz. Sonra kâfir olmuş olanlara izin verilmeyecektir ve onlardan bir tarziye de istenmiyecektir. Facebook'ta Paylaş
85 Ve zulmedenler azabı görünce artık onlardan hafifletilmiş olmayacaktır. Ve kendilerine mühlet verilmiş de olmayacaklardır. Facebook'ta Paylaş
86 Ve müşrikler ortak tutmuş olduklarını görünce diyeceklerdir ki: «Ey Rabbimiz! Bunlar senden başka bizim kendilerine tapınmış olduğumuz şeriklerimizdir.» Bunlar da onlara redden diyeceklerdir ki: «Muhakkak siz yalancılarsınızdır.» Facebook'ta Paylaş
87 Ve o gün Allah Teâlâ´ya arz-ı teslimiyette bulunmuş olacaklardır. Ve iftira eder oldukları da kendilerinden gaib olup gitmiş bulunacaktır. Facebook'ta Paylaş
88 O kimseler ki, kâfir olmuşlardır ve Allah´ın yolundan men eylemişdir, onlar için ifsat eder olduklarından dolayı azap üstüne bir azap arttırmışızdır. Facebook'ta Paylaş
89 Ve o gün her ümmet için de üzerlerine kendilerinden birer şahit göndereceğiz, seni de bunların üzerine bir şahit olarak getirdik ve sana kitabı herşey için apaçık bir beyan ve bir hidâyet ve bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olmak üzere indirdik. Facebook'ta Paylaş
90 Muhakkak ki, Allah Teâlâ adâleti, iyiliği ve karabet sahiplerine (muhtaç oldukları şeyleri) vermeyi emrediyor ve fuhşiyattan, münkerden, hukuka tecavüzden de nehyediyor. Düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. Facebook'ta Paylaş
91 Ve muâhede yaptığınız zaman da Allah´ın ahdini yerine getiriniz ve yeminleri takviye ettikten sonra bozmayınız. Halbuki, Allah Teâlâ´yı üzerinize kefil kılmışsınızdır. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ yapacağınız şeyi tamamen bilir. Facebook'ta Paylaş
92 Ve ipliğini sağlamca büküp yaptıktan sonra çözüp bozan kadın gibi olmayın. Bir ümmetin diğer bir ümmetten daha ziyâde (servet, kuvvet sahibi) olduğu için yeminlerinizi aranızda bir fesada âlet ittihaz edersiniz. Şüphesiz ki, Allah Teâlâ sizi bununla imtihan eder ve elbette kendisinden ihtilâf eder olduğunuz şeyi size Kıyamet gününde açıkça beyan edecektir. Facebook'ta Paylaş
93 Ve eğer Allah Teâlâ dilese idi elbette sizleri bir tek ümmet kılardı. Fakat o dilediğini dalâlette bırakır ve dilediğini hidâyete erdirir ve sizler yapar olduğunuz şeylerden elbette sorulacaksınız. Facebook'ta Paylaş
94 Ve yeminlerinizi aranızda hileye, (fesada) vesile ittihaz etmeyiniz ki, bir ayak, sabit olduğundan sonra kayar. Ve Allah yolunda men ettiğinizden dolayı fenalığı tadarsınız ve sizin için büyük bir azap da vardır. Facebook'ta Paylaş
95 Ve Allah´ın ahdini az bir bedel ile değişmeyin. Şüphe yok ki, Allah´ın katındaki sizin için daha hayırlıdır, eğer bilirseniz. Facebook'ta Paylaş
96 Sizin katınızdaki fenâ bulur, Allah´ın katındaki ise bâkidir. Ve sabredenleri amellerinin daha güzeli ile muhakkak ki mükâfaata nâil edeceğiz. Facebook'ta Paylaş
97 Erkekten veya kadından her kim mü´min olduğu halde bir sâlih amelde bulunursa, elbette onu temiz bir hayat ile yaşatırız ve onları yapar oldukları amellerin daha güzeliyle muhakkak ki, mükâfaata erdireceğiz. Facebook'ta Paylaş
98 İmdi, Kur´an´ı okuyacağın zaman o kovulmuş olan şeytandan hemen Allah´a sığın. Facebook'ta Paylaş
99 Muhakkak ki, imân etmiş olanların ve Rablerine tevekkülde bulunanların üzerine Onun için bir hakimiyet yoktur. Facebook'ta Paylaş
100 Şüphesiz ki, onun hakimiyeti ancak onu velî ittihaz edenlerin ve Allah´a şerik koşanların üzerinedir. Facebook'ta Paylaş
101 Ve Biz bir âyeti bir âyetin yerine tebdîl edince, Allah ise indirdiğine pek ziyâde alîmdir. Dediler ki: «Sen şüphesiz bir iftiracısın.» Hayır. Onların ekserisi bilmezler. Facebook'ta Paylaş
102 De ki: «Onu Rabbin tarafından hak olarak Rûhu´l Kudüs indirmiştir ki, imân edenleri sabit kılsın ve müslümanlar için bir hidâyet ve beşaret olsun.» Facebook'ta Paylaş
103 Ve muhakkak biliyoruz, onlar derler ki, «O´nu şüphe yok bir beşer öğretiyor.» Kendisine nisbet ettikleri şahsın lisanı Acemidir, bu ise pek açık bildiren bir lisan-ı Arabîdir. Facebook'ta Paylaş
104 Şüphe yok o kimseler ki, Allah´ın âyetlerine imân etmezler. Allah onlara hidâyet etmez ve onlar için pek acıklı bir azap vardır. Facebook'ta Paylaş
105 Yalanı ancak Allah´ın âyetlerine imân etmeyenler uydurur. İşte yalancı olanlar onlardır. Facebook'ta Paylaş
106 Kalbi imân ile mutmain olduğu halde icbar edilen müstesna, velâkin her kim imânından sonra Allah Teâlâ´yı inkâr eder de küfre sine açarsa işte onların üzerine Allah´tan bir gazap vardır ve onlar için pek büyük bir azap da vardır. Facebook'ta Paylaş
107 Bu da, (bu korkunç ceza da) onların dünya hayatı üzerine (tercihen) daha ziyâde sevmiş olmalarındandır ve şüphe yok ki Allah Teâlâ kâfirler olan bir kavme hidâyet etmez. Facebook'ta Paylaş
108 Onlar o kimselerdir ki, Allah onların kalpleri, kulakları ve gözleri üzerine mühür basmıştır ve gâfiller olanlar da işte onlardır. Facebook'ta Paylaş
109 Hiç şüphe yok ki, ahirette hüsrâna uğrayanlar da onlardır, onlar. Facebook'ta Paylaş
110 Sonra muhakkak ki, fitneye uğratıldıklarından sonra hicret edenleri, sonra da cihadda bulunanları ve sabredenleri Rabbin (mükâfaatlandıracaktır). Şüphe yok ki, senin Rabbin onun ardından da elbette yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir. Facebook'ta Paylaş
111 O gün ki herkes kendi nefsinden dolayı mücadelede bulunur ve her nefse işlemiş olduğu amel tamamen ödenir ve onlar zulme uğratılmazlar. Facebook'ta Paylaş
112 Ve Allah bir beldeyi bir örnek irâd eder ki, emin ve sükunet içinde idi, ona rızkı da her yerden bol bol gelirdi. Sonra Allah´ın nîmetlerine nankörlükte bulundular. Artık Allah da onlara işledikleri şeylerden dolayı açlık ve korku libasını tattırdı. Facebook'ta Paylaş
113 Ve andolsun ki, onlara kendilerinden bir peygamber geldi, onu hemen tekzîp ettiler, artık onlar zalimler oldukları halde kendilerini azap yakaladı. Facebook'ta Paylaş
114 Artık siz, Allah´ın sizi merzûk ettiği şeylerden helâl ve tertemiz olanlarını yeyiniz ve Allah´ın nîmetine şükrediniz, eğer O´na ubûdiyette bulunur oldunuz iseniz. Facebook'ta Paylaş
115 O size ancak ölüyü, kanı, domuz etini ve Allah´tan başkasının namıyla kesilmiş olanı haram kılmıştır. Ancak her kim muztar kalırsa aşırı gitmemek ve başka muztarın hakkına tecavüz etmemek üzere (bunlardan yiyebilir). Artık şüphe yok ki, Allah gafûrdur, rahîmdir. Facebook'ta Paylaş
116 Lisanlarınızın yalan yere vasıflandırdığı şeyler hakkında «Şu helâldir ve şu haramdır» demeyiniz ki, Allah´a karşı yalan iftirada bulunmuş olursunuz. Şüphe yok ki, Allah´a karşı yalan yere iftirada bulunanlar felâha eremezler. Facebook'ta Paylaş
117 (Bu) Biraz menfaatten ibarettir ve onlara pek acıklı bir azap vardır. Facebook'ta Paylaş
118 Ve sana evvelce hikaye etmiş olduğumuz şeyleri Yahudilere haram kılmış idik. Ve onlara Biz zulüm etmedik velâkin onlar kendi nefislerine zulüm eder oldular. Facebook'ta Paylaş
119 Sonra şüphe yok ki, senin Rabbin, bir cehaletle kötülükte bulunanları, sonra onun arkasından tövbe edenleri, ve (hallerini) ıslah eyleyenleri (elbette) affedecektir. Muhakkak ki, senin Rabbin ondan sonra elbette yarlığayıcıdır, pek esirgeyicidir. Facebook'ta Paylaş
120 Muhakkak ki, İbrahim (başlıca) bir ümmet idi, Allah´a muti idi, bâtıldan müteberri idi ve müşriklerden olmuş değildi. Facebook'ta Paylaş
121 O´nun nîmetlerine şükredici idi. (Cenâbı Hak da) O´nu mümtaz kıldı. Ve O´nu dosdoğru bir yola hidâyet buyurdu. Facebook'ta Paylaş
122 Ve Biz O´na dünyada bir güzellik verdik ve şüphe yok ki, o ahirette elbette sâlihlerdendir. Facebook'ta Paylaş
123 Sonra sana vahyettik ki, İbrahim´in milletine nezih bir muvahhid olarak tâbi ol. Ve (O) asla müşriklerden olmadı. Facebook'ta Paylaş
124 Cumartesi tatili, ancak onda ihtilâf edenlere (farz) kılınmıştı. Ve şüphe yok ki, senin Rabbin Kıyamet günü onların arasında ihtilâf ettikleri şey hakkında elbette hükmedecektir. Facebook'ta Paylaş
125 Rabbin yoluna hikmet ile, güzel mev´ize ile davet et ve onlar ile en güzel olan bir suretle mücadelede bulun. Muhakkak ki o senin Rabbin, yolundan sapanları ziyâdesiyle bilicidir ve O, doğru yola ermiş olanları da bihakkın bilendir. Facebook'ta Paylaş
126 Ve eğer bir kimseye ikabta bulunacak iseniz, kendisiyle ikaba uğramış olduğunuz şeyin misliyle ikabta bulunun ve eğer sabrederseniz, elbette o, sabredenler için daha hayırlıdır. Facebook'ta Paylaş
127 Ve sabret ve senin sabrın da ancak Allah´ın inâyetiyledir ve onlara karşı mahzun olma ve yapar oldukları hilekârane hareketten dolayı üzüntüye düşme. Facebook'ta Paylaş
128 Şüphe yok ki, Allah Teâlâ ittikada bulunanlar ile ve daimi ihsanda bulunanlar ile (rahmet ve inâyeti itibariyle) beraberdir. Facebook'ta Paylaş