Tur Suresi
 



AYET NO

MEAL

1 (1-3) Kasem olsun Tûr´a. Ve yazılmış bir kitaba. Yayılmış bir ince deride. Facebook'ta Paylaş
2 (1-3) Kasem olsun Tûr´a. Ve yazılmış bir kitaba. Yayılmış bir ince deride. Facebook'ta Paylaş
3 (1-3) Kasem olsun Tûr´a. Ve yazılmış bir kitaba. Yayılmış bir ince deride. Facebook'ta Paylaş
4 (4-7) Ve Beyt-i Mâmur´a. Ve yükseltilmiş tavana. Ve dolmuş denize kasem olsun ki, şüphe yok, Rabbinin azabı elbette vaki olacaktır. Facebook'ta Paylaş
5 (4-7) Ve Beyt-i Mâmur´a. Ve yükseltilmiş tavana. Ve dolmuş denize kasem olsun ki, şüphe yok, Rabbinin azabı elbette vaki olacaktır. Facebook'ta Paylaş
6 (4-7) Ve Beyt-i Mâmur´a. Ve yükseltilmiş tavana. Ve dolmuş denize kasem olsun ki, şüphe yok, Rabbinin azabı elbette vaki olacaktır. Facebook'ta Paylaş
7 (4-7) Ve Beyt-i Mâmur´a. Ve yükseltilmiş tavana. Ve dolmuş denize kasem olsun ki, şüphe yok, Rabbinin azabı elbette vaki olacaktır. Facebook'ta Paylaş
8 (8-9) Onun için bir defedici yoktur. O günde ki, gök bir çalkanışla çalkalanır. Facebook'ta Paylaş
9 (8-9) Onun için bir defedici yoktur. O günde ki, gök bir çalkanışla çalkalanır. Facebook'ta Paylaş
10 (10-11) Ve dağlar bir yürüyüş ile yürüyüverir. Artık o gün vay tekzîp edenler için. Facebook'ta Paylaş
11 (10-11) Ve dağlar bir yürüyüş ile yürüyüverir. Artık o gün vay tekzîp edenler için. Facebook'ta Paylaş
12 O kimseler ki, onlar bir bataklıkta oynarlar. Facebook'ta Paylaş
13 Bir gün ki, cehennem ateşine şiddetli bir surette atılıp defedilirler. Facebook'ta Paylaş
14 Bu, o ateştir ki, siz bunu talep eder olmuştunuz. (denilir). Facebook'ta Paylaş
15 Bu da mı bir sihir, yoksa siz mi görmüyorsunuz? Facebook'ta Paylaş
16 (16-17) Oraya giriniz, artık sabredin veya sabretmeyin, size müsavîdir. Siz ancak yapar olduğunuz şey ile cezalandırılmış olacaksınız. Muttakîler ise şüphe yok ki, cennetler ve nîmetler içindedirler. Facebook'ta Paylaş
17 (16-17) Oraya giriniz, artık sabredin veya sabretmeyin, size müsavîdir. Siz ancak yapar olduğunuz şey ile cezalandırılmış olacaksınız. Muttakîler ise şüphe yok ki, cennetler ve nîmetler içindedirler. Facebook'ta Paylaş
18 Kendilerine Rablerinin verdiği şey ile zevkiyâb olmaktadırlar ve onları Rableri cehennem azabından korumuştur. Facebook'ta Paylaş
19 (19-20) Yeyiniz ve içiniz âfiyetler olsun, işler olduğunuz şey sebebiyle. Sıra sıra dizilmiş tahtlara yaslanarak (oturunuz) ve onları güzel gözlü huriler ile evlendirdik. Facebook'ta Paylaş
20 (19-20) Yeyiniz ve içiniz âfiyetler olsun, işler olduğunuz şey sebebiyle. Sıra sıra dizilmiş tahtlara yaslanarak (oturunuz) ve onları güzel gözlü huriler ile evlendirdik. Facebook'ta Paylaş
21 Ve o kimseler ki, imân ettiler ve kendilerine zürriyetleri de imân ile tâbi oldular, onlara zürriyetlerini de kattık ve onlar için amellerinden bir şeyi de eksiltmedik. Her bir şahıs, kendi kazandığı şeye bağlıdır. Facebook'ta Paylaş
22 (22-23) Ve onlara arzu edeceklerinden bir meyve ile ve bir et ile imdat etmişizdir. Ve orada bir kâseyi teatide bulunurlar, onda ne bir saçma söz vardır ve ne de bir günah. Facebook'ta Paylaş
23 (22-23) Ve onlara arzu edeceklerinden bir meyve ile ve bir et ile imdat etmişizdir. Ve orada bir kâseyi teatide bulunurlar, onda ne bir saçma söz vardır ve ne de bir günah. Facebook'ta Paylaş
24 Ve onların üzerlerine kendilerine mahsus birtakım genç hizmetçiler dolaşırlar ki, sanki onlar saklı olan incilerdir. Facebook'ta Paylaş
25 (25-26) Bazıları bazısı üzerine yönelip sual ediverirler. Derler ki: «Biz muhakkak ki, evvelce ailelerimiz arasında korkar kimseler idik.» Facebook'ta Paylaş
26 (25-26) Bazıları bazısı üzerine yönelip sual ediverirler. Derler ki: «Biz muhakkak ki, evvelce ailelerimiz arasında korkar kimseler idik.» Facebook'ta Paylaş
27 (27-28) «Şimdi Allah Teâlâ bizim üzerimize lütuf ve ihsanda bulundu ve bizi o Semûm azabından vâkiye buyurdu. Şüphe yok ki, biz evvelce O´na dua eder olmuştuk. Muhakkak ki o, vaadinde sâdıkdır, çok esirgeyicidir.» Facebook'ta Paylaş
28 (27-28) «Şimdi Allah Teâlâ bizim üzerimize lütuf ve ihsanda bulundu ve bizi o Semûm azabından vâkiye buyurdu. Şüphe yok ki, biz evvelce O´na dua eder olmuştuk. Muhakkak ki o, vaadinde sâdıkdır, çok esirgeyicidir.» Facebook'ta Paylaş
29 (29-30) Artık sen öğüt vermeğe devam et! Çünkü sen Rabbin nîmeti hakkı için ne bir kâhînsin ve ne de bir mecnûn. Yoksa diyorlar mı ki, «O bir şairdir, onun hakkında zamanın ızdırap veren felaketini bekliyoruz?» Facebook'ta Paylaş
30 (29-30) Artık sen öğüt vermeğe devam et! Çünkü sen Rabbin nîmeti hakkı için ne bir kâhînsin ve ne de bir mecnûn. Yoksa diyorlar mı ki, «O bir şairdir, onun hakkında zamanın ızdırap veren felaketini bekliyoruz?» Facebook'ta Paylaş
31 De ki: «Gözetiniz, ben de şüphe yok sizinle beraber gözeticilerdenim.» Facebook'ta Paylaş
32 Yoksa onlara bununla akılları mı emrediyor? Yoksa onlar bir azgın kavim midirler? Facebook'ta Paylaş
33 (33-34) Yoksa diyorlar mı ki: «Onu kendisi uydurdu?» Hayır. İmân etmezler. Haydi onun misli bir söz getiriversinler, eğer doğru sözlü kimseler oldu iseler. Facebook'ta Paylaş
34 (33-34) Yoksa diyorlar mı ki: «Onu kendisi uydurdu?» Hayır. İmân etmezler. Haydi onun misli bir söz getiriversinler, eğer doğru sözlü kimseler oldu iseler. Facebook'ta Paylaş
35 (35-36) Yoksa bir şey olmaksızın mı yaratıldılar, yoksa yaratıcılar onlar mıdır? Yoksa gökleri ve yeri mi yarattılar? Hayır. Onlar yakınen bilmezler. Facebook'ta Paylaş
36 (35-36) Yoksa bir şey olmaksızın mı yaratıldılar, yoksa yaratıcılar onlar mıdır? Yoksa gökleri ve yeri mi yarattılar? Hayır. Onlar yakınen bilmezler. Facebook'ta Paylaş
37 Yoksa onların yanlarında Rabbin hazineleri mi vardır? Yoksa onlar musallat, zorba kimseler midir? Facebook'ta Paylaş
38 Yoksa onlar için bir merdiven mi var, orada dinliyorlar? Öyle ise dinleyicileri açık bir bürhan getirsin. Facebook'ta Paylaş
39 Yoksa onun için kızlar var da sizin için oğlanlar mı (var). Facebook'ta Paylaş
40 Yoksa onlardan bir ücret mi istiyorsun da artık onlar borçtan dolayı ağır bir yük altında bulunmuşlardır? Facebook'ta Paylaş
41 Yoksa gayb onların yanında mı ki, artık ondan yazıyorlar? Facebook'ta Paylaş
42 Yoksa bir tuzak kurmak mı istiyorlar? Fakat o kimseler ki kâfir oldular, tuzağa düşmüş olanlar onlardan ibarettir. Facebook'ta Paylaş
43 Yoksa onlar için Allah´tan başka bir ilâh mı vardır? Allah bunların şerik koştuklarından münezzehtir. Facebook'ta Paylaş
44 Eğer gökten bir parçanın düşücü olduğunu görseler, derler ki: «Toplanmış bir bulut.» Facebook'ta Paylaş
45 Artık onları bırak, o kavuşacakları güne değin ki, onda çarpılıp helâk olacaklardır. Facebook'ta Paylaş
46 O gün ki, onların tuzakları kendileri için hiçbir fâide vermeyecektir. Ve onlara yardım da edilmeyecektir. Facebook'ta Paylaş
47 Ve şüphe yok ki, zulmedenler için ondan mukaddem bir azab da vardır. Velâkin onların birçokları bilmezler. Facebook'ta Paylaş
48 Ve Rabbin hükmü için sabret. Çünkü sen, muhakkak Bizim nazar-ı hıfz ve himayemizdesin ve kalkacağın vakit Rabbine hamd ile tesbihte bulun. Facebook'ta Paylaş
49 Ve geceden de ve yıldızların batmaya başladıklarında da O´nu tesbihe devam et. Facebook'ta Paylaş