بِأَكْوَابٍ وَأَبَارِيقَ وَكَأْسٍ مِنْ مَعِينٍ |
ARAPÇA LATİN |
Bi ekvâbin ve ebârîka ve ke’sin min maîn(maînin). |
|
DİYANET İŞLERİ |
(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar. |
|
DİYANET VAKFI |
Maîn çeşmesinden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle. |
|
ELMALILI SADE |
Main´den doldurulmuş küpler, ibrikler ve kadehlere, |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(17-18) Onların üzerlerine daima aynı halde kalan genç hizmetçiler dolaşır. Çeşmelerden akan şuruplar ile (dolu) destiler ile ve ibrikler ile ve bardaklar ile. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Gürül gürül akan bir çeşmeden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Kaynağından doldurulmuş şaraplarla dolu taslarla ve ibriklerle ve kadehlerle. |
|
İBN-İ KESİR |
Main´den büyük kaplarla, ibrikler ve kadehlerle. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler, |
|
BEKİR SADAK |
(17-21) Olumsuz gencler yanlarinda, bas agrisi ve donmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmus kaseler, ibrikler, kadehler; sececekleri meyveler, arzulayacaklari kus eti ile dolasirlar. |
|
CELAL YILDIRIM |
Kaynaktan (doldurup getirdikleri) küpler, ibrikler ve kadehlerle dönüp dolaşırlar. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
«Maîn» (kaynağın) dan (dolu) büyük kablarla, ibriklerle ve kadehlerle. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Cennet şarabından dolu sürahiler, ibrikler ve kadehlerle... |
|
ALİ BULAÇ |
Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler, |
|