Duhan Suresi
 



AYET NO

MEAL

1 Hâ-Mîm. Facebook'ta Paylaş
2 Açık ve açıklayıcı olan Kitab´a and olsun ki, Facebook'ta Paylaş
3 Biz onu gerçekten mübarek bir gecede indirdik. Şüphesiz ki biz, (haktan yüzçevirenleri) uyaranlarız. Facebook'ta Paylaş
4 (4-5-6) O gecede her hikmetli iş, katımızdan bir emirle ayrılır, ayırd edilir. Rabbından bir rahmet olarak, hakikat biz, peygamberler göndermekteyiz. Şüphesiz ki O, işitendir, bilendir. Facebook'ta Paylaş
5 (4-5-6) O gecede her hikmetli iş, katımızdan bir emirle ayrılır, ayırd edilir. Rabbından bir rahmet olarak, hakikat biz, peygamberler göndermekteyiz. Şüphesiz ki O, işitendir, bilendir. Facebook'ta Paylaş
6 (4-5-6) O gecede her hikmetli iş, katımızdan bir emirle ayrılır, ayırd edilir. Rabbından bir rahmet olarak, hakikat biz, peygamberler göndermekteyiz. Şüphesiz ki O, işitendir, bilendir. Facebook'ta Paylaş
7 Eğer kesiniikle bilip inanıyorsanız, O, göklerin, yerin ve ikisi arasındaki her şeyin Rabbıdır. Facebook'ta Paylaş
8 O´ndan başka (hakiki) tanrı yoktur, ancak O vardır. Diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbinizdir, önceki babalarınızın da Rabbıdır. Facebook'ta Paylaş
9 Fakat onlar (o inkarcı sapıklar) şüphe içinde (Kur´ân´ı) alaya alıp (Onunla) eğlenmekteler. Facebook'ta Paylaş
10 (10-11) (Ey Peygamber!) Artık göğün, insanları saracağı bir dumanla geleceği günü gözetle. Bu elem verici bir azâbdır. Facebook'ta Paylaş
11 (10-11) (Ey Peygamber!) Artık göğün, insanları saracağı bir dumanla geleceği günü gözetle. Bu elem verici bir azâbdır. Facebook'ta Paylaş
12 Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır; çünkü elbette biz imân edenler olacağız. Facebook'ta Paylaş
13 (13-14) Onların düşünüp ibret alması nerede ? Gerçekten kendilerine (Hakk´ı) açıklayan bir peygamber geldiği halde onlar O´ndan yüzçevirdiler de «öğretilmiş bir deli» dediler. Facebook'ta Paylaş
14 (13-14) Onların düşünüp ibret alması nerede ? Gerçekten kendilerine (Hakk´ı) açıklayan bir peygamber geldiği halde onlar O´ndan yüzçevirdiler de «öğretilmiş bir deli» dediler. Facebook'ta Paylaş
15 Biz, azabı elbette sizden biraz kaldıracağız ama siz (yine de inkâr ve kötülüğe) döneceksiniz. Facebook'ta Paylaş
16 Büyük bir hışımla yakalayıp sıkacağımız gün, elbette intikam alacağız. Facebook'ta Paylaş
17 (17-18) And olsun ki, bunlardan önce Fir´avn milletini çetin bir sınavdan geçirmiştik. Onlara çok saygıdeğer bir peygamber gelmişti de, «Allah´ın kullarını bana teslîm edin! Çünkü ben şüpheniz olmasın ki size (gönderilen) güvenilir bir peygamberim.» Facebook'ta Paylaş
18 (17-18) And olsun ki, bunlardan önce Fir´avn milletini çetin bir sınavdan geçirmiştik. Onlara çok saygıdeğer bir peygamber gelmişti de, «Allah´ın kullarını bana teslîm edin! Çünkü ben şüpheniz olmasın ki size (gönderilen) güvenilir bir peygamberim.» Facebook'ta Paylaş
19 Ve sakın Allah´a karşı kendinizi yüksek görmeyin. Şüphesiz ki ben size çok açık bir belgeyi, inandırıcı delili getirdim. Facebook'ta Paylaş
20 Hem beni taşlamanızdan, benim de Rabbim, sizin de Rabbınız (olan Allah)´a sığındım. Facebook'ta Paylaş
21 Eğer bana inanmıyorsanız, beni yalnız başıma bırakıp çekilin. Facebook'ta Paylaş
22 Sonra da Rabbına, «bunlar suçlu günahkâr bir millettir,» diye duâ etti. Facebook'ta Paylaş
23 Bunun üzerine (Allah ona:) «Kullarımı gecenin bir bölümünde yola çıkarıp götür. Şüpheniz olmasın ki takip olunacaksınız. Facebook'ta Paylaş
24 Denizi (geçtikten sonra) sakin ve (yol verir şekilde) açık bırak. Onlar elbette boğulacak bir ordudur. Facebook'ta Paylaş
25 (25-26-27) Geride nice bahçeleri, pınarları, ekinleri, şerefli konakları ve içinde zevk u safa sürdükleri nimetleri bıraktılar. Facebook'ta Paylaş
26 (25-26-27) Geride nice bahçeleri, pınarları, ekinleri, şerefli konakları ve içinde zevk u safa sürdükleri nimetleri bıraktılar. Facebook'ta Paylaş
27 (25-26-27) Geride nice bahçeleri, pınarları, ekinleri, şerefli konakları ve içinde zevk u safa sürdükleri nimetleri bıraktılar. Facebook'ta Paylaş
28 Evet bu böyledir. O nimetleri başka bir millete mîras bıraktık. Facebook'ta Paylaş
29 Üzerlerine ne gök ağladı, ne de yer... Onlara artık mühlet de ve rilmedi. Facebook'ta Paylaş
30 (30-31) And olsun ki, biz, İsrail oğulları´nı horlayıcı aşağılayıcı olan o azâbdan, Fir´avn(ın zulüm ve haksızlığın)dan kurtardık. Şüphesiz ki o, ölçüyü kaçıranların, aşırı gidenlerin kendini yüksekte göreni (başkalarına tepeden bakanı) idi. Facebook'ta Paylaş
31 (30-31) And olsun ki, biz, İsrail oğulları´nı horlayıcı aşağılayıcı olan o azâbdan, Fir´avn(ın zulüm ve haksızlığın)dan kurtardık. Şüphesiz ki o, ölçüyü kaçıranların, aşırı gidenlerin kendini yüksekte göreni (başkalarına tepeden bakanı) idi. Facebook'ta Paylaş
32 And olsun ki, İsrail oğulları´ nın durumunu bilerek onları Dünya milletlerinin üzerine seçip tercih ettik. Facebook'ta Paylaş
33 Onlara öylesine açık belgeler, mu´cizeler verdik ki, herbirinde hem açık nîmet ve bereket, hem de imtihan vardı. Facebook'ta Paylaş
34 (34-35) Şüphesiz bunlar (inkarcı sapıklar) diyorlar ki: Ancak bizim ilk ölümümüz var, ötesi yoktur ve biz yeniden dirilip kaldırılacak da değiliz. Facebook'ta Paylaş
35 (34-35) Şüphesiz bunlar (inkarcı sapıklar) diyorlar ki: Ancak bizim ilk ölümümüz var, ötesi yoktur ve biz yeniden dirilip kaldırılacak da değiliz. Facebook'ta Paylaş
36 Eğer doğrulardan iseniz, haydi bize (ölen) babalarımızı getirin. Facebook'ta Paylaş
37 Bunlar mı daha iyi, yoksa T u b b â´ milleti ve onlardan önce gelenler mi ? Onları yok ettik. Çünkü onlar cidden suçlu günahkârlar idiler. Facebook'ta Paylaş
38 Biz, gökleri, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri oyun ve oyuncak olsun diye boş ve anlamsız yaratmadık. Facebook'ta Paylaş
39 Biz, ikisini de ancak hakk ile yarattık, ne var ki onların çoğu bilmezler. Facebook'ta Paylaş
40 Şüphesiz ki O, (mü´min ile kâfirin, hakk ile bâtılın, doğru ile eğrinin birbirinden) ayırd edileceği gün, hepsinin belirlenmiş (biraraya getirilip toplanma) vaktidir. Facebook'ta Paylaş
41 O gün, dost dosttan herhangi bir şeyi savıp yararlı olamaz ve yardım da göremezler. Facebook'ta Paylaş
42 Ancak, Allah´ın kendi rahmetine lâyık gördüğü kimse müstesna.. Şüphesiz ki, O, çok güçlü, çok üstün ve çok merhametlidir. Facebook'ta Paylaş
43 (43-44) Hakikat, Zakkum ağacı, günah ve vebal taşıyanın yiyeceğidir. Facebook'ta Paylaş
44 (43-44) Hakikat, Zakkum ağacı, günah ve vebal taşıyanın yiyeceğidir. Facebook'ta Paylaş
45 (45-46) Pota misali, kaynar su gibi karınlarında kaynar. Facebook'ta Paylaş
46 (45-46) Pota misali, kaynar su gibi karınlarında kaynar. Facebook'ta Paylaş
47 Onu yakalayın da Cehennem´in ortasına sürükleyin. Facebook'ta Paylaş
48 Sonra da başının üstüne kaynar su azabı dökün. Facebook'ta Paylaş
49 (Azabı) tad ! (İddiana göre) üstündün, güçlüydün, saygıdeğerdin. Facebook'ta Paylaş
50 Elbette bu, hakkında şüphe edip durduğunuz şeydir. Facebook'ta Paylaş
51 (51-52) Şüphesiz ki, (Allah´tan) korkup (küfür, azgınlık ve sapıklıktan) sakınanlar, güvenli makamdadırlar, Cennetlerde ve pınar başlarındadırlar. Facebook'ta Paylaş
52 (51-52) Şüphesiz ki, (Allah´tan) korkup (küfür, azgınlık ve sapıklıktan) sakınanlar, güvenli makamdadırlar, Cennetlerde ve pınar başlarındadırlar. Facebook'ta Paylaş
53 Zarif yumuşak ipekten, ince ve kalın atlastan giyinirler ve karşılıklı otururlar. Facebook'ta Paylaş
54 Evet bu böyledir. Ve biz onları iri-siyah gözlü hurilerle evlendiririz. Facebook'ta Paylaş
55 Orada tam bir güven içinde her türlü meyveden isteyebilirler. Facebook'ta Paylaş
56 İlk ölümden sonra artık orada ölümü tadmazlar. (Allah) onları Cehennem azabından korumuştur. Facebook'ta Paylaş
57 Rabbından geniş lütuf, bol ihsan olarak bu, büyük kurtuluştur. Facebook'ta Paylaş
58 Biz O´nu (Kur´ân´ı) iyi düşünüp anlasınlar diye senin dilinle kolaylaştırdık. Facebook'ta Paylaş
59 O halde bekle, onlar da bekliyorlar. Facebook'ta Paylaş