Enam Suresi
 



AYET NO

MEAL

1 Hamd olsun — O gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden — Allaha. Kâfir olanlar (bunca âyet ve delillerin zuhurundan) sonra (bunları veya bunlardan bir kısmını) haalâ Rableriyle denk tutuyorlar. Facebook'ta Paylaş
2 O, sizi bir çamırdan yaratan, sonra ölüm zamanını hükm-ü takdir edendir. Bir de Onun katında ma´lûm (başka) bir ecel vardır. (Ey kâfirler, bunu bilib durdukdan) sonra da haalâ (ba´s hakkında) şübhe edersiniz ha! Facebook'ta Paylaş
3 O, göklerde de, yerde de (ibâdete müstehık olan) Allahdır. Sizin içinizi de bilir O, dışınızı da. (Hayr ve şer) ne kazanacağınızı da bilir O. Facebook'ta Paylaş
4 Onlara (Mekkelilere) Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelmeyedursun, onlar ille bundan yüz çeviricilerdir. Facebook'ta Paylaş
5 İşte onlar hak (olan Kur´an) ı, kendilerine gelince, yalanlamışlardır. Fakat yakında onlara ne ile alay etmekde olduklarının (müdhiş) haberleri gelecekdir. Facebook'ta Paylaş
6 Biz, kendilerinden evvel nice nesil (ler) i helak etdik, görmediler mi? (Ey Mekkeliler) biz onlara yer (yüzün) de size vermediğimiz (bütün) imkânları verdik, gökden üstlerine bol bol (yağmurlar) gönderdik, (evlerinin) altlarından akar ırmaklar yapdık da günâhları yüzünden yine onları yok edib arkalarından başka nesil (ler) peyda etdik. Facebook'ta Paylaş
7 (Habîbim) eğer sana kâğıd içinde (yazılı) bir kitab göndermiş olsaydık da kendileri de elleriyle onu tutmuş bulunsalardı o küfredenler yine behemehal: «Bu, apaçık bir büyüden başkası değildir» derlerdi. Facebook'ta Paylaş
8 Ona (peygambere «Bizim de görebileceğimiz) bir melek gönderilmeli değil miydi?» dediler. Eğer biz (öyle) bir melek gönderseydik elbette (helakleri) iş (i) bitirilmiş olur, sonra (tevbe etmeleri de beklenmez,) kendilerine göz bile açdırılmazdı. Facebook'ta Paylaş
9 Eğer onu (peygamberi) bir melek yapsaydık onu (o meleği) de her halde bir adam (suretinde) gösterir ve her halde onları yine düşmekde oldukları şüpheye düşürürdük. Facebook'ta Paylaş
10 (Habîbim) andolsun, senden evvelki peygamberlerle de istihza (alay) edildi de eğlenmekde oldukları şey (ler, ya´ni hak), içlerinden o maskaralık edenleri çepeçevre kuşatıverdi. Facebook'ta Paylaş
11 De ki: «Yer (yüzün) de gezib dolaşın, sonra da bakın ki (peygamberleri) yalanlayanların sonu nice olmuşdur». Facebook'ta Paylaş
12 De ki: «Göklerde ve yerde olan her şey kimin?» De ki: «Allahındır». O, rahmeti kendi üstüne yazmışdır. Hepinizi, hakkında hiç bir şübhe olmayan kıyamet gününe (götürüb) toplayacakdır. Nefislerini sen büyük ziyana uğratanlar (yok mu?). İşte îman etmeyecek olanlar onlardı.. Facebook'ta Paylaş
13 Gecenin ve gündüzün içinde barınan her şey Onundur. O, hakkıyle işidendir, gerçek bilendir. Facebook'ta Paylaş
14 De ki: «Gökleri, yeri yokdan var eden —ki O yedir (ib besl) iyor, kendisi yediril (ib beslen) miyor (ve bundan münezzeh bulunuyor) Allahdan başkasını mı Tanrı edinecekmişim ben»? De ki: «Bana hakıykaten müslüman olanların birincisi olmaklığım emredildi. Sakın Allaha eş tutanlardan olma (denildi)». Facebook'ta Paylaş
15 De ki: «Eğer ben Rabbime isyan edersem o büyük günün azabından elbette korkarım». Facebook'ta Paylaş
16 «O gün kim azâbdan döndürülür (kurtarılır) sa muhakkak ki (Allah) onu esirgemişdir. Apaçık kurtuluş (ve seâdet) de işte budur». Facebook'ta Paylaş
17 Eğer Allah sana bir belâ dokundurursa onu kendisinden başka hiç bir giderici yokdur. Eğer sana bir hayır (ve ni´met) de dokundurursa... İşte O, her şey´e hakkıyle kaadirdir. Facebook'ta Paylaş
18 O, kullarının üstünde (eşsiz) kahr (galebe ve tasarruf) saahibidir. O, yegâne hüküm ve hikmet saahibidir, her şeyden hakkıyle haberdârdır. Facebook'ta Paylaş
19 De ki: «Şâhid olmak bakımından hangi şey daha büyük?» De ki: «Benimle sizin aranızda (hak peygamber olduğuma) Allah hakkıyle şâhiddir. Şu Kur´an bana — sizi de, (sizden sonra) erişen (ler) i de inzâr etmekliğim için — vahyolundu. Allahla beraber başka tanrılar da olduğuna gerçekden siz mi şâhidlik ediyorsunuz»? De ki: «Ben (buna) şâhidlik etmem». De ki: «O, ancak bir tek Tanrıdır ve sizin eş tutmakda olduğunuz nesnelerle muhakkak ki benim bir ilişiğim yokdur». Facebook'ta Paylaş
20 Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler onu (o hak peygamberi) öz oğullarını nasıl tanıyorlarsa öyle tanırlar. Nefislerini hüsrana uğratanlar (yok mu?) işte onlardır ki (peygambere) inanmazlar. Facebook'ta Paylaş
21 Allaha karşı bir yalan uydurandan, yahud onun âyetlerini yalan sayandan daha zaalim de kimdir? Şu muhakkak ki o zaalimler muradlarına ermeyecekdir. Facebook'ta Paylaş
22 Hele onları hep birden toplayacağımız ve (bundan) sonra Allaha eş tutanlara: «Nerde (tapındığınız ve) boş yere da´vâsını gütdüğünüz ortaklarınız? diyeceğimiz gün... Facebook'ta Paylaş
23 (Bu suâlden) sonra (gûyâ kurtulabilmeleri için) onların (baş vuracakları) fitne: «Rabbimiz olan (Sen) Allaha andederiz ki biz eş tutanlardan değildik» dedelerinden başka (bir şey) olmadı (olmayacakdır). Facebook'ta Paylaş
24 Bak, vicdanlarına karşı nasıl yalan söylediler, düzmekde» oldukları şeyler (o yapma tanrılar) da (nasıl) kendilerinden ayrılıb gaaib oldu! Facebook'ta Paylaş
25 İçlerinden sana kulak verib de (okuduğun Kur´ânı) dinleyenler vardır. Halbuki biz, onu iyice anlayabilmelerine mâni olmak için yüreklerinin üstüne perdeler, kulaklarının içine de ağırlık koyduk. Onlar (istedikleri) her mu´cizeyi görseler yine ona inanmazlar. Hattâ o küfredenler sana geldikleri zaman seninle çekişmiye kalkışarak: «Bu (Kur´an), eskilerin masallarından başka (bir şey) değildir der (ler). Facebook'ta Paylaş
26 Onlar, hem (insanları) bundan (peygambere yaklaşmakdan) vaz geçirmiye çalışırlar, hem kendileri ondan uzaklaşırlar. Onlar bilmeyerek kendilerinden başkasını helake sürüklemiş olmuyorlar. Facebook'ta Paylaş
27 Onlar ateşin karşısında durdurulub da: «Ah bize ne olurdu, (dünyâya) bir geri döndürülseydik, Rabbimizin âyetlerini yalan saymasaydık, îman edenlerden olsaydık» dedikleri zaman (onları) bir görsen! Facebook'ta Paylaş
28 Hayır, öteden beri gizleyegeldikleri, şeyler açıkça karşılarına dikilib çıkdı (ğından böyle söylüyorlar. Yoksa) geri gönderilseler bile yine vaz geçirilmek istendikleri şeylere döneceklerdir. Çünkü onlar, şübhesiz yalancıdırlar. Facebook'ta Paylaş
29 Dediler ki: (Bu) dünyâ hayâtımızdan başka bir hayat yokdur. Biz bir daha diriltilecekler değiliz». Facebook'ta Paylaş
30 Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman sen (onları) bir görsen! (O vakit Allah) «Şu (âlem) hak değil miymiş?» demiş, onlar da «Rabbimize andolsun, evet» demişlerdir (diyeceklerdir). «Öyle ise, dedi (diyecek), küfür (ve inkâr) edegeldiğiniz şeyler yüzünden tadın azabı»! Facebook'ta Paylaş
31 Allahın huzuruna çıkmayı yalan sayanlar gerçek en büyük ziyana uğramışdır. Nihayet kendilerine ansızın kıyamet günü çatdığı zaman, onlar (günâh) yüklerini sırtlarının üstüne yükleyerek, demişler (diyecekler) ki: «orada (Hayatda) yapdığımız taksirlerden dolayı eyvah bize!.. Dikkat edin, ne kötüdür o yüklenib taşıyacakları şeyler! Facebook'ta Paylaş
32 Dünyâ hayâtı bir oyundan, bir oyalanmadan başka bir şey değildir. Âhiret yurdu ise sakınacaklar (takvaaya erecekler) için elbet daha hayırlıdır. Haalâ aklınız başınıza gelmeyecek mi? Facebook'ta Paylaş
33 (Habîbim) şu hakıykatı çok iyi biliyoruz ki onların söyleyegeldikleri (sözler) seni her halde tasaya düşürüyor. Onlar hakıykatde seni yalanlamıyorlar, fakat o zaalimler bile bile Allahın âyetlerini inkâr ediyorlar. Facebook'ta Paylaş
34 Andolsun, senden evvelki peygamberler (in kendileri) yalanlanmadı da tekzîb edildikleri ve ezaya uğratıldıkları şeylere karşı sabr etmişlerdi. Nihayet onlara yardımımız gelib yetişdi. Allahın kelimelerini (katlananlar hakkındaki nusret va´dini) değişdirebilecek (hiç bir ferd ve kuvvet) yokdur. Andolsun, (tarafımdan) gönderilen (o peygamber) lerin haberinden bir kısmı sana da geldi. Facebook'ta Paylaş
35 Eğer onların yüz çevirmesi sana ağır gelmiş olub da kendilerine bir âyet (bir mu´cize) getirmen için yerde bir baca veya gökde bir merdiven araman (gibi ham ve îcabsız tekliflere) uymak istersen (şunu bil ki) eğer Allah dileseydi onların hepsini muhakkak hidâyet üzerinde toplardı. O halde sakın bilmeyenlerden olma. Facebook'ta Paylaş
36 Ancak seni (can kulağıyle) dinleyenlerdir ki (da´ vetine) icabet eder. Ölüler (e gelince:) Onları da Allah diriltir. Sonra yine ancak Ona döndürülürler. Facebook'ta Paylaş
37 (Şöyle) dediler: «Ona Rabbinden bir âyet (mu´cize) indirilmeli değil miydi?». De ki: «Şübhesiz Allah âyet (mu´cize) indirmiye kaadirdir». Fakat onların çoğu bilmezler. Facebook'ta Paylaş
38 Yerde yürüyen hiç bir hayvan ve iki kanadıyle uçan hiç bir kuş hariç olmamak üzere hepsi sizin gibi ümmetlerdir. Biz o kitabda hiç bir şey´i eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi de) ancak Rablerine toplanıb getirilirler. Facebook'ta Paylaş
39 Âyetlerimizi yalanlayanlar karanlıklarda (kalmış) sağırlar, dilsizlerdir. Allah kimi dilerse onu şaşırtır, kimi de dilerse onu doğru yol üstünde tutar. Facebook'ta Paylaş
40 De ki: «Bana haber verir misin: Eğer size Allahın azabı gelir, yahud size kıyamet gelib çatarsa Allahdan başkasını mı çağıracaksınız? Eğer (putlarınızın şefaatçi olduğunu söylemekde) saadık (adamlar) iseniz (çağırın onları bakayım)»! Facebook'ta Paylaş
41 Hayır, (putlarınızı değil) ancak Onu (Allâhı) çağırır (Ona düâ ve iltica eder) siniz. O da kendisine çağırdığınız her hangi bir şey´i (belâyı), dilerse, açar (önler, giderir) ve (o vakit) siz (Allaha) eş tutmakda olduğunuz şeyleri (putları hatırınıza bile getirmeyerek) unutursunuz. Facebook'ta Paylaş
42 Andolsun ki biz, senden evvelki ümmetlere de peygamberler gönderdik de (küfr-ü inkârlarından dolayı) kendilerini çetin bir yoksullukla, çeşitli hastalıkla yakaladık, olur ki yalvarırlar, (tevbe ederler diye). Facebook'ta Paylaş
43 İşte onlar kendilerine (öyle) bir azabımız gelib çatdığı zaman olsun yalvarmalı değil miydiler? Fakat yürekleri katılaşmış, şeytan da yapmakda oldukları (ma´siyetleri) süsleyib püslemişdi. Facebook'ta Paylaş
44 Onun için bunlar kendilerine ne hatırlatıldı, öğüd verildiyse onları unutunca üzerlerine her şey´in (her zevkin, her nimetin) kapılarını açdık, nihayet kendilerine verilen o şeyler (o genişlik ve o serbestlik) yüzünden (tam şımarıb) ferahlandıkları vakit da onları ansızın tutub yakalayıverdik ve artık o anda onlar bütün ümîdlerinden mahrum kaldılar. Facebook'ta Paylaş
45 İşte bu suretle, zulm edenler güruhunun ardı arkası kesilmişdi. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allahındır. Facebook'ta Paylaş
46 (Habîbim, Mekkelilere) de ki: «Bana haber verin: Eğer Allah kulağınızı, gözlerinizi al (ıb sizi sağır ve kör bırak) ırsa, kalblerinizin üstüne bir de mühür vurursa Allahdan başka onları size getirecek tanrı kimdir»? Bak, âyetlerimizi türlü türlü nasıl açıklıyoruz da onlar yine (bu âyetlerimizden) yüz çeviriyorlar. Facebook'ta Paylaş
47 De ki: «Bana haber verin: Eğer Allahın azabı ansızın (habersizce), yahud açıkdan açığa gelib size çatarsa zaalimler güruhundan başkası helake uğratılmış olur mu»? Facebook'ta Paylaş
48 Biz peygamberleri rahmetimizin müjdecileri ve azabımızın habercileri olmakdan başka (hal ve sıfatlarla) göndermeyiz. O halde kim îman eder ve (kendini) düzeltirse onların üzerine hiç bir korku yokdur. Onlar mahzun da olacak değillerdir. Facebook'ta Paylaş
49 Âyetlerimizi yalan sayanlar (a gelince:) Onlara da, sapmış oldukları fısk yüzünden, azâb dokunacakdır. Facebook'ta Paylaş
50 De ki: «Size benim yanımda Allahın hazîneleri var demiyorum. Ben gaybı bilmem. Size hakıykat ben bir meleğim de demiyorum. Ben, bana vahyolunmakda olan (Kur´an) dan başkasına uymam. De ki: «Görmeyenle gören bir olur mu? Hiç düşünmüyor musunuz»? Facebook'ta Paylaş
51 Rablerine (götürülüb) toplanacaklarından korkanları sen onunla (Kur´an ile) inzâr et ki onların Ondan (Rablerinden) başka ne bir yâri, ne de bir şefaatçisi yokdur. (Senin bu inzârın) onların sakınmaları içindir. Facebook'ta Paylaş
52 Sabah, akşam Rablerine, sırf Onun cemâlini dileyerek, düâ edenleri (huzurundan) koğma. Onların (kâfirlerin) hesabından hiç bir şey sana, senin hesabından hiç bir şey de onlara âid değildir. Onları (fakirleri) koğarsın (amma) zaalimlerden olursun. Facebook'ta Paylaş
53 Biz, onlardan (insanlardan) kimini kimi ile — (sırf) «Allah (buldu buldu da) aramızdan bunlara, bunların üzerine mi lutfünü reva gördü»? desinler diye — işte böyle imtihan etdik. Allah şükredenleri daha iyi bilen değil mi? Facebook'ta Paylaş
54 Ayetlerimize îman (da sebat) edenler sana geldiği zaman de ki: «Selâm sizlere. Rabbiniz kendi üzerine (şu) rahmeti yazdı: İçinizden kim bilmeyerek bir fenalık yapıb da sonra arkasından tevbe etmiş ve düzelmiş ise şübhesiz ki O, çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir. Facebook'ta Paylaş
55 Günâh işleyenlerin yolu seçilib sana belli olsun diye böylece âyetleri açıklıyoruz. Facebook'ta Paylaş
56 De ki: «Allâhı bırakıb da tapdığınız şeylere tapmam bana yasak edildi». De ki: «Ben sizin hevâ (ve heves) lerinize asla uymam. Bu takdirde muhakkak sapmış ve ben doğru yola erenlerden olmamış bulunurum». Facebook'ta Paylaş
57 De ki: «Şübhesiz ben Rabbinden apaçık bir hüccetin (tam) üstündeyim. Siz ise onu yalan saydınız. Sizin çarçabık (gelmesini) istemekde olduğunuz (azâb) benim yanımda değildir. Hüküm de Allahdan başkasının değildir ki doğruyu O haber verir ve O, ayırd edenlerin en hayırlısıdır». Facebook'ta Paylaş
58 De ki: «Eğer o acele isteyegeldiğiniz şey benim yanımda (elimde) olsaydı iş benimle sizin aranızda elbette olub bitirilmiş olurdu». (Bununla beraber) Allah zaalimleri çok iyi bilendir. Facebook'ta Paylaş
59 Gaybın anahtarları Onun yanındadır. Kendinden başkası bunları bilmez. Karada ve denizde varsa hepsini O bilir. Onun ilmi dışında bir yaprak dahi düşmez. Yerin karanlıkları içindeki tek bir tane, yaş ve kuru (hiç bir şey) müstesna olmamak üzere hepsi apaçık bir kitabdadır. Facebook'ta Paylaş
60 Geceleyin sizi öldüren (öldürür gibi uyutan), gündüzün ne elde etdiğinizi bilen, sonra sizi o zaman (diriltircesine) uyandıran Odur. Tâki (böyle böyle) muayyen olan bir ecelin (bir ömrün) hükmü icra ve itmam edilmiş olsun. Yine dönüşünüz ancak Onadır. (Bundan) sonra ise O, size (dünyâda) ne yapardınız haber verecekdir. Facebook'ta Paylaş
61 O, kullarının üzerine (yegâne) kahr-u galebe (ve tasarruf) saahibidir. Size bekçi (melek) ler yolluyor. Nihayet her hangi birinize ölüm geldi mi (o) elçilerimiz, onlar artık ve eksik bir şey yapmaksızın, onun ruhunu alırlar. Facebook'ta Paylaş
62 Sonra (görürsünüz ki) bunlar, bütün işlerine hak ve adl ile mâlik olan Allaha, (Allahın hükmüne ve cezasına) döndürü (lüb götürü) lmüşlerdir. Gözünüzü açın ki bütün hüküm Onundur. O, hesâb görücülerin en sür´atlisidir. Facebook'ta Paylaş
63 De ki: «Karanın ve denizin karanlıkları içinden sizi kim kurtarıyor ki ona (aşikâr ve) gizli yalvararak (şöyle) düâ edersiniz: Eğer bizi bundan selâmete erdirirsen andolsun şükredenlerden olacağız». Facebook'ta Paylaş
64 De ki: «Sizi ondan ve her sıkıntıdan Allah kurtarır da sonra siz yine (Ona) eş katarsınız». Facebook'ta Paylaş
65 De ki: «O, size üstünüzden, yahud ayaklarınızın altından bir azâb göndermiye veya sizi birbirinize katıb kiminizden kiminin hıncını tatdırmıya kaadirdir». Bak, âyetleri, onlar iyice anlasınlar diye, nasıl türlü türlü açıklıyoruz! Facebook'ta Paylaş
66 O (Kur´an) hak iken kavmin onu yalan saydı. De ki: «Ben sizin üzerinize (gönderilmiş) bir vekîl değilim». Facebook'ta Paylaş
67 «Her bir haberin kararlaşmış bir zamanı vardır. Siz de yakında öğrenirsiniz». Facebook'ta Paylaş
68 Âyetlerimiz hakkında (münasebetsizliğe) dalanları gördüğün zaman — onlar Kur´andan başka bir sözle meşgul oluncaya kadar — kendilerinden yüz çevir. Eğer şeytan seni unutdurursa, o halde hatırladıkdan sonra artık o zalimler güruhu ile beraber oturma. Facebook'ta Paylaş
69 Onların hesabından hiç bir şey takvaada sebat edenlerin üstüne (lâzım) değil. Fakat (uhdelerine düşen) bir nasıyhatdir. Olur ki sakınırlar. Facebook'ta Paylaş
70 Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen, kendilerini dünyâ hayaatı aldatmış bulunan kimseleri (öylece haaline) bırak. Sen yalınız onunla (Kur´an ile) va´z et ki hiç bir kimse kazandığı (günâh) yüzünden helake sürüklenib atılmasın. Ona Allahdan ne bir yâr, ne de bir şefaatçi yokdur. O, bütün varını fidye olarak verse yine ondan alın (ıb kabul olun) maz. Onlar (dünyâda) kazandıkları (günâhlar) yüzünden helake sürüklenmiş kimselerdir. Küfr-ü inkâr etmekde oldukları (hakıykatler) den dolayı kaynar su ve acıklı azâb onlar içindir. Facebook'ta Paylaş
71 De ki: «Allahı bırakıb da bize ne fâide, ne zarar yapamayacak olan şeylere (putlara) mı tapalım? Allah bizi doğru yola iletdikden sonra — şeytanların sapdırıp şaşkın bir halde çöle düşürmek istedikleri, arkadaşlarının ise «Bize gel» diye yola çağırdıkları kimse gibi — ökçelerimizin üzerine gerisin geri mi (şirke) döndürülelim»? De ki: «Allahın hidâyet yolu şübhesiz ki doğru yolun ta kendisidir ve biz (kendimizi) kâinatın Rabbine teslîm etmemizle emrolunmuşuzdur. Facebook'ta Paylaş
72 Bir de «Namaz kılın, Ondan (Allahdan) korkun» (diye emrolunmuşuzdur). Huzuruna varıb toplanacağınız (Zât-i kibriyâ) Odur. Facebook'ta Paylaş
73 O, gökleri ve yeri hak (ve hikmet) le yaratandır. Onun «ol» diyeceği gün (her şey) oluverir. Sözü hakdır. «Suur» üfürüleceği gün de mülk Onun. Görünmeyeni de, görüneni de bilendir. O, yegâne hikmet saahibi, (her şeyden) hakkıyle haberdâr olandır. Facebook'ta Paylaş
74 Bir zaman İbrâhîm, atası Âzere: «Sen putları tanrı mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum» demişdi. Facebook'ta Paylaş
75 Biz İbrâhîme (hakıykatı nasıl öğretdiysek, istidlalde bulunması ve) kesin ilme erenlerden olması için göklerin ve yerin büyük mülkünü de öylece gösteriyorduk. Facebook'ta Paylaş
76 İşte o, üstüne gece bürüyüb örtünce bir yıldız görmüş, «Bu mu benim Rabbim?!» demiş, o sönüb gidince ise şöyle demişdi: «Ben böyle sönüb batanları (Tanrı diye) sevmem». Facebook'ta Paylaş
77 Sonra ayı doğar halde görünce de: «Bu mu benim Rabbim?!» demiş, fakat o da batıb gidince: «Andolsun, demişdi, eğer Rabbim bana hidâyet etmemiş olsaymış muhakkak sapanlar güruhundan olacakmışım». Facebook'ta Paylaş
78 Sonra güneşi doğar vaz´iyyetde görünce de: «Bu mu imiş benim Rabbim?! Bu, hepsinden de büyük!» demiş, batınca da (şöyle) söylemişdi: «Ey kavmim, (Gördünüz ya, bunların hepsi fânî ve mahlukdur) Ben sizin (Allaha) eş katageldiğiniz nesnelerden kat´iyyen uzağım». Facebook'ta Paylaş
79 «Şübhesiz ki ben, bir müvahhid (Allâhı bir tanıyıcı) olarak, yüzümü o gökleri ve yeri yaratmış olan Allaha yöneltelim. Ben müşriklerden değilim». Facebook'ta Paylaş
80 Kavmi ona (düşmanca ve câhilce) hüccet getirmiye kalkışdı. O dedi ki: «Allah beni doğru yola iletmişken siz benimle Onun hakkında haalâ çekişiyor musunuz? Ben Ona eş tanıdığınız şeylerden (hiç bir zaman) korkmam. Meğer ki Rabbim (hakkımda) bir şey (bir felâket) dilemis olsun. Rabbimin ilmi her şey´e sargın ve taşkındır. Haalâ düşünüb öğüd almayacak mısınız»? Facebook'ta Paylaş
81 «Hem Allahın size (haklarında) hiç bir delîl ve bürhan indirmediği şeyleri siz (Ona) eş tanıdığınızdan korkmazken ben eş tutduğunuz o nesnelerden nasıl korkarım? Şimdi biliyorsanız (söyleyin) iki zümreden hangisi (korkudan) emîn olmıya daha lâyıkdır?» Facebook'ta Paylaş
82 Îman edenler, bununla beraber îmanlarını haksızlıkla da bulaşdırmayanlar, işte (ancak) onlardır ki (korkudan) emîn olmak hakkı kendilerinindir. Onlar doğru yolu bulmuş kimselerdir. Facebook'ta Paylaş
83 İşte bunlar kavmine karşı İbrâhîme ver (ib öğret) diğimiz hüccetlerdi. Biz kimi dilersek onu derece derece yükseltiriz. Şübhe yok ki Rabbin tam hikmet saahibidir, hakkıyle bilendir. Facebook'ta Paylaş
84 Biz ona İshak ile Ya´kubu ihsan etdik ve her birini hidâyete (nübüvvete) erdirdik. Daha evvel de Nuhu ve onun neslinden Dâvudu, Süleymanı, Eyyubu, Yusufu, Musâyı ve Hârunu hidâyete (nübüvvete) kavuşdurduk. Biz iyi hareket edenleri işte böyle mükâfatlandırırız. Facebook'ta Paylaş
85 Zekeriyyâya, Yahyâya, İsâya, İlyâsa da (böyle hidâyet verdik). (Onların) hepsi saalihlerdendi. Facebook'ta Paylaş
86 İsmâîli, Elyasa´ı, Yunusu, Lutu da (hidâyete iletdik). Her birine âlemlerin üstünde yüksek meziyyetler verdik. Facebook'ta Paylaş
87 Onların babalarından, zürriyyetlerinden, biraderlerinden kimini de (yine üstün imtiyazlara mazhar etdik), onları seçdik, onları doğru bir yola götürdük. Facebook'ta Paylaş
88 İşte o (yol), Allahın hidâyet yoludur ki O, bunu kullarından kime dilerse ona nasıyb eder. Eğer onlar da (Allaha) eş koşsalardı yapageldikleri her şey kendi hesâblarına elbette boşa gitmişdi. Facebook'ta Paylaş
89 Onlar, kendilerine kitab, hikmet ve peygamberlik verdiklerimizde. Şimidi bunlar (Kureyş kavmi) bunları (bu delilleri) tanımayıb da kâfir olurlarsa (zâten) biz ona, bunu inkâr etmeyen bir kavmi vekil (ve me´mur) kılmışızdır. Facebook'ta Paylaş
90 Onlar (o peygamberler) Allahın hidâyet etdiği kimselerdir. O halde sen de onların gitdiği doğru yolu tutub ona uy. De ki: «Ben buna karşı (bu risâlet vazifesini ifâ etmeme mukaabil) sizden hiç bir ücret istemiyorum. O (Kur´an), âlemler için öğüdden başka bir şey değildir». Facebook'ta Paylaş
91 Yahudiler de) Allahın kadrini, ona lâyık olacak bir suretde, hakkıyle takdir etmediler. Çünkü «Allah hiç bir beşere hiç bir şey indirmedi» dediler. Söyle (onlara) ki: «Musânın insanlara bir nur ve hidâyet olmak üzere getirdiği ve sizin de parça parça kâğıdlar haaline koyub (işinize geleni gösterib) açıkladığınız, (fakat) çoğunu gizlediğiniz o´ kitabı kim indirdi? Sizin de, atalarınızın da bilmediğiniz şeyler (Kuranda) size öğretilmişdir». (Habîbim) sen «Allah» de (geç) ve sonra onları bırak ki daldıkları batakda oynaya dursunlar! Facebook'ta Paylaş
92 İşte bir kitab ki onu — bir feyz kaynağı ve elleri arasındaki (Tevrat ve İncili) tasdıyk edici (ve doğrultucu) olarak, bir de şehirlerin anası (bulunan Mekke) ile bütün çevresindeki (insanları) azâb ile korkutman için — indirdik. Âhirete inanmakda olanlar — onlar namazlarına devam (ve ihtimam) ederek — ona (Kur´ana) inanırlar. Facebook'ta Paylaş
93 Allaha karşı yalan düzüb atandan, yahud kendisine hiç bir şey vahy edilmemişken «Bana da (kitab) vahy olundu» diyenden, bir de «Allahın indirdiği (âyetler) gibi ben de indireceğim» diye söyleyenden daha zaalim kimdir? Ölümün şiddetleri içinde, meleklerin de pençelerini uzatarak kendilerine «(Haydi bakalım), canlarınızı kurtarın! Allaha karşı haksız olanı söyleyegeldiğiniz, Allahın âyetlerinden kibirlenerek uzaklaşmış olduğunuz içindir ki bugün hakaaret azâbıyle cezalandırılacaksınız» (dedikleri zaman) sen o zaalimleri bir görmelisin! Facebook'ta Paylaş
94 Andolsun, sizi ilk defa (doğumunuzda) yaratdığımız gibi (âhıretde de) yapayalınız, teker teker (çırılçıplak) huzurumuza gelmişsinizdir (geleceksiniz). Size ihsan etdiğimiz şeyleri (malları) da sırtlarınızın arkasına bırakmışsınızdır. İçinizde, kendileri hakıykaten (Allahın) ortakları olduğunu boş yere iddia etdiğiniz şefaatçilerinizi de şimdi yanınızda görmüyoruz. Andolsun, aranızdaki (bağ) parça parça kopmuşdur. Haklarında kuru zan besler olduğunuz şeyler (putlar) sizden gaaib olub gitmişdir. Facebook'ta Paylaş
95 Şübhesizki Allah (ot bitirmek için) taneleri, (ağaç çıkarmak için) çekirdekleri yaratandır. Ölüden diriyi O çıkarır, diriden ölüyü çıkaran da Odur. İşte Allah bu. O halde (bunca bürhanlara rağmen) nasıl olub da (îmandan) çevriliyorsunuz? Facebook'ta Paylaş
96 Sabahı (gecenin karanlığından) yarıb çıkarandır O. Geceyi (halkın) bir sükûn (u, dinlenmesi), güneşi ve ayı (vakıtların) bir hesâb(ı) olarak yaratandır O. İşte bütün bunlar (mülkünde) mutlak gaalib, (her şey´i) hakkıyle bilen (Allah) ın takdiridir. Facebook'ta Paylaş
97 O, karanın ve denizin karanlıkları içinde kendileriyle yollarınızı doğrultmanız için, sizin fâidenize, yıldızları yaratandır. Biz âyetlerimizi bilir kimseler için, hakıykat, açıkça bildirdik. Facebook'ta Paylaş
98 O, sizi bir tek candan yaratandır. Sonra (sizin için) bir karaar yeri, bir de emânet yeri (vardır). Biz iyi ve ince anlayacak zümrelere âyetlerimizi hakıykaten açıkça bildirdik. Facebook'ta Paylaş
99 O, gökden (bulutla) su indirendir. Sonra biz onunla bir şey´in (her nevin) nebatını (bitirib) çıkardık, içlerinden de taze ve yeşil (fidanlar) meydana getirdik ki ondan da (büyütüb) birbirinin üstüne binmiş tane (ler), hurma domurcuğundan (el ile tutulabilecek derecede) yakın salkımlar, birbirine hem benzeyen, hem benzemeyen üzümlerden, zeytinden ve nardan bağçeler yapıb çıkarıyoruz. (Her birinin) meyvesine, bir meyve verdiği zaman, bir de kemâle erişdiği vakit bakın. Şübhesiz ki bütün bunlarda îman edecekler için bir çok ibretler vardır. Facebook'ta Paylaş
100 Cinleri Ona (Allaha) ortak yapdılar. Halbuki bunları da O yaratmışdır. Bundan başka (ne dediklerini) bilmeden Onun oğulları ve kızları olduğunu da uydurub söylediler. Onun zâti ise vasfedegeldiklerinden çok uzakdır, çok yücedir. Facebook'ta Paylaş
101 O, gökleri ve yeri yokdan var edendir. Onun nasıl çocuğu olabilir? (Bu, nasıl düşünülebilir?) Onun bir eşi de yokdur. Her şey´i O yaratmış ve O, her şey´i hakkıyle bilendir. Facebook'ta Paylaş
102 İşte Rabbiniz olan Allah! Ondan başka hiç bir Tanrı yokdur. O, her şey´i yaratandır. O halde Ona kulluk edin. O, her şey´in üstünde (güvenilib dayanılacak mutlak) bir vekildir. Facebook'ta Paylaş
103 Ona gözler erişemez. O (nun ilmi) ise bütün gözleri ihaata eder. O, (kulları hakkında) gerçek rıfk-u lutf saahibidir. (Her şeyden de) haberdârdır. Facebook'ta Paylaş
104 Size Rabbinizden muhakkak basıyretler gelmişdir. Artık kim (onlarla hakkı) görür (ve îman eder) se kendi lehine, kim (ondan) kör kalırsa o da kendi aleyhinedir. Ben sizin üzerinizde bir bekci değilim. Facebook'ta Paylaş
105 İşte biz âyetleri böylece türlü türlü beyan ederiz. Tâki onlar: «Sen okumuşsun» desinler ve biz onu (Kur´ânı) bilecek zümrelere besbelli edelim. Facebook'ta Paylaş
106 Kendisinden başka hiç bir Tanrı bulunmayan Rabbinden sana vahy olunana uy. (Allaha) ortak tutanlardan yüz çevir. Facebook'ta Paylaş
107 Eğer Allah dileseydi onlar (böyle Allaha) ortak katmazlardı. Biz seni onların başına bir gözcü yapmadık. Sen onların üzerine bir vekîl de değilsin. Facebook'ta Paylaş
108 Allahdan başkasını (Tanrı edinerek) çağıranlara sövmeyin. Sonra onlar da haddi aşarak nâdânlıkta Allaha söverler. Biz her ümmetin yapdıklarını (kendilerine) öylece hoş gösterdik. Sonunda, dönüşleri yalınız Rablerinedir. Artık O, ne yapıyor idiyseler kendilerine haber verecekdir. Facebook'ta Paylaş
109 Allaha yeminlerinin bütün hızıyla andetdiler ki eğer kendilerine (istedikleri gibi) bir âyet (bir mu´cize) gelirse her halde ona inanacaklar. De ki: «Âyetler ancak Allahın nezdindedir». O (âyet) geldiği zaman da onların yine îman etmeyeceklerinin siz farkında değil misiniz? Facebook'ta Paylaş
110 Onlar, evvelce indirilen (âyet) lere îman etmedikleri gibi (bundan sonra da îman etmeyeceklerdir). Biz, onların gönüllerini ve gözlerini (ters) çevirmiş, kendilerini azgınlıkları, taşkınlıkları içinde serseri ve şaşırmış oldukları halde terketmiş bulunuyoruz. Facebook'ta Paylaş
111 Eğer hakıykaten biz onlara melekleri indirseydik, ölüler kendileriyle konuşsaydı, her şey´i de onlara karşı (senin söylediklerine) kefiller (ve şâhidler) olmak üzere bir araya getirib toplasaydık onlar, Allah dilemedikçe, yine îman edecek değillerdi. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler. Facebook'ta Paylaş
112 Biz, (sana yapdığımız gibi) her peygambere de insan ve cin şeytanlarını böylece düşman yapdık. Onlardan kimi kimine, aldatmak için, yaldızlı bir takım söz (ler ve vesveseler) telkıyn eder. Eğer Rabbin dileseydi bunu (bu telkıyni) yapmazlardı. Öyle ise onları düzmekde oldukları yalanlarıyla beraber (baş başa) bırak. Facebook'ta Paylaş
113 Bir de (bu telkıyni) âhirete inanmazların gönülleri ona ağsın, ondan hoşlansınlar, kazanmakda oldukları (günâhı) onlar ko-kazana dursunlar diye (yapar). Facebook'ta Paylaş
114 (Habîbim, de ki:) «O, size o kitabı (kendinde hak ile baatıl tamamen) açıklanmış (ayırd edilmiş) bir halde indirmişken (benimle sizin aranızda tutub da) Allahdan başka bir hakem mi arayacak mışım»? Kendilerine kitâb verdiğimiz o kimseler de bilirler ki o (Kur´an) hiç şübhesiz Rabbinden hak olarak indirilmişdir. Öyle ise sakın şüpheye düşenlerden olma. Facebook'ta Paylaş
115 Rabbinin sözü doğruluk ve adalet bakımından tam kemâlindedir. Onun kelimelerini değişdirici (hiç bir şey ve hiç bir kuvvet) yokdur. O, (dedikoduları) hakkıyle işiden (küfr edenlerin içlerini) kemâliyle bilendir. Facebook'ta Paylaş
116 Eğer yer (yüzün) de bulunan (insan) ların çoğuna uyarsan seni Allah yolundan sapdırırlar. Onlar tereddüdden gayri bir şey´e uymazlar, onlar yalan söyler (adam) lardan başka da (bir şey) değildirler. Facebook'ta Paylaş
117 Şübhe yok ki Rabbin, yolundan sapanları en iyi bilenin ta kendisidir. Facebook'ta Paylaş
118 Artık (o sapanların sözlerine bakmayın da) üzerine Allahın ismi anılan (besmele çekilen hayvan) lardan yeyin, eğer Onun âyetlerine îman edenler (den) seniz. Facebook'ta Paylaş
119 O, size — kendisine kat´î suretde muztar ve muhtâc bulunduklarınız müstesna olmak üzere — neleri haram kıldığını ayrı ayrı bildirmişken üzerlerine Allahın adı anılmış olanlardan yememeniz de ne oluyor ya? Muhakkak ki bir çokları ilim (ifâde edebilecek deliller) ile (hiç bir münâsebeti) olmayarak hevâ (ve heves) leriyle (halkı) her halde sapdıracaklardır. Şübhesiz ki Rabbin haddi aşanları en çok bilenin ta kendisidir. Facebook'ta Paylaş
120 Günâhın açığa çıkanını da, gizli kalanını da bırakın. Çünkü günâhı irtikâb edenler kazanmakda oldukları (o günâh) yüzünden cezalandırılacaklardır. Facebook'ta Paylaş
121 Üzerlerine Allahın ismi anılmayanlardan yemeyin. Çünkü bu, muhakkak ki bir fıskdır. Filhakıyka şeytanlar, sizinle mücâdele etmeleri için kendi dostlarına mutlakaa telkinlerde bulunurlar. Eğer onlara itaat ederseniz şübhesiz ki siz de Allaha eş tanıyanlarsınızdır. Facebook'ta Paylaş
122 Bir ölü iken kendisini diriltdiğimiz, ona insanların arasında yürüyeceği bir nur verdiğimiz kimse; içinden çıkamaz bir halde karanlıklarda kalan kişi gibi olur mu hiç? Kâfirlerin yapmakda oldukları şeyler kendilerine öyle süslü göründü. Facebook'ta Paylaş
123 (Mekkede olduğu gibi) her şehir ve kasabada da oraların günahkârlarını, o yerlerde hıylekârlık etsinler diye, büyük (tanınmış) adamlar (dan) yapdık. Halbuki onlar hıylekârlığı (başkasına değil) ancak kendilerine yaparlarda farkında olmazlar. Facebook'ta Paylaş
124 Onlara bir âyet gel (ib tebliğ edil) diği zaman derler ki: «Allahın peygamberlerine verilenler gibi bize de verilinceye kadar asla îman etmeyeceğiz». Allah, elçiliğini nereye vereceğini çok iyi bilendir. Cürüm işleyen onları, yapageldikleri hıylekârlıklar sebebiyle, Allah katından bir horluk ve çetin bir azâb çarpacakdır. Facebook'ta Paylaş
125 Allah kime doğru yolu gösterir, îmana muvaffak ederse onun göksünü islâm için açar (genişletir). Kimi de sapıklıkda bırakmak dilerse onun da kalbini son derece daraltır, sıkar. O, (İslâmı kabul hususunda) gûyâ zorla göğe çıkacakmış gibi (kendinde bir imkânsızlık ve) zahmet (görür). Allah îman etmeyeceklerin üstüne işte böyle murdarlık çökertir. Facebook'ta Paylaş
126 Bu (İslâm ve Kur´an) Rabbinin dosdoğru yoludur. Biz âyetleri aklını başına alıb düşünecek bir cem´iyyet için apaçık gösterdik. Facebook'ta Paylaş
127 Rableri katındaki selâm yurdu onlarındır ve O, yapmakda devam etdikleri (hayırlı işlerden) dolayı kendilerinin yârıdır. Facebook'ta Paylaş
128 (Hatırlayın) o gün (ü) ki (Allah) onların hepsini (huzurunda) toplayacakdır. «Ey cin (şeytanlar) cemâati, (denilecek) insanlardan bir çoğunu (başdan çıkarıb) almak (kendinize maletmek) kaydına düşdünüz ha»! Onların dostları olan insanlar da şöyle diyecek: «Ey Rabbimiz, kimimiz kimimizden fâide gördük, bizim için takdir etdiğin va´deye erdik». Buyuracak ki: «Allahın diledikleri müstesna olmak üzere, içinde ebedî kalıcı olduğunuz ateş karargâhınızdır sizin». Şübhesiz ki Rabbin tam hüküm ve hikmet saahibidir, hakkıyle bilendir. Facebook'ta Paylaş
129 İşte biz zaalimlerden kimini kimine, irtikâb etmekde oldukları (günâhlar) yüzünden, böylece musallat ederiz. Facebook'ta Paylaş
130 Ey cin ve ins cemâati, içinizden size âyetlerimi nakleder, bu gününüzün gelib çatacağını inzâr ile haber verir peygamberler gelmedi mi size? «Ey Rabbimiz, diyecekler, nefslerimize karşı (kendi aleyhimizde) şâhidlik ederiz». Dünyâ haayatı onları aldatdı da gerçek kâfir kimseler olduklarına, kendileri de kendi aleyhlerinde, şâhid oldular. Facebook'ta Paylaş
131 Bu (vech ile peygamberler gönderilmesi ve onların feci akıbetlerini vaktiyle haber vermeleri) memleketleri — halkı gaafil bulunurlarken — zulüm (leri) yüzünden Rabbinin (mahv-ü) helak edici olmadığındandır. Facebook'ta Paylaş
132 Herkesin (hayır ve şer) yapdıkları şeylere göre dereceleri vardır. Onlar (kâfirler) ne yaparlarsa Rabbin onlardan gaafil değildir. Facebook'ta Paylaş
133 Rabbin (her şeyden) müstağnidir, rahmet saahibidir. Eğer dilerse sizi (ey müşrikler) giderir (ortadan kaldırır), arkanızdan da yerinize dileyeceğini getirir. Nitekim sizi de başka başka bir kavmin neslinden peyda etmişdir. Facebook'ta Paylaş
134 Hakıykat, size (başınıza geleceği) va´d olunan şeyler elbette gelib çatacakdır. Siz, önüne geçebilecekler değilsiniz. Facebook'ta Paylaş
135 De ki: «Ey kavmim, elinizden geleni (komayın) yapın. Ben (vazifemi) hakkıyle yapanım. Artık (dünyâ) evin (in) sonu (olan cennet) kimin olacakdır, (bunu) bileceksiniz. Şu muhakkakdır ki zaalimler muradlarına ermeyecek. Facebook'ta Paylaş
136 Onlar Allah için, onun yaratdığı ekin ve meyvelerle hayvanlardan, bir hisse ayırdılar da kendi boş zanlarınca «Şu Allahın, dediler, şu da ortaklarımız (olan putlar) ın. Ortaklarına âid olanlar Allaha ulaşmaz amma, Allaha âid olanlar, (evet) onlar ortaklarına gider! Hükm edegeldikleri bu şeyler ne kötüdür! Facebook'ta Paylaş
137 Bunun gibi onların ortakları (olan o putların hizmetçileri), müşriklerden bir çoğuna — hem onları helake düşürmek, hem kendilerine karşı dinlerini karmakarışık etmek için — öz evlâdlarını (kendi elleriyle) öldürmesini hoş göstermişdir. Eğer Allah dileseydi bunu yapmazlardı. Artık sen onları düzmekde devam etdikleri o yalanlarla başbaşa bırak. Facebook'ta Paylaş
138 Onlar baatıl zanlarıyle dediler ki: «Bu davarlarla ekinler haramdır. Onları bizim dilediklerimizden başkası yiyemez. Şu davarların da sırtları (na binmek) haram edilmişdir». Bir takım davarlar da vardır ki üzerlerine Allahın ismini anmazlar onlar. (Besmelesiz öldürüb veya ölü olarak yerler. Bütün bunları) Ona (Allaha) karşı (böyle emrediyor diye) iftira ederek (uydurdular). O, (Allah) bunları, yapmakda oldukları iftiraları yüzünden, cezâlandıracakdır. Facebook'ta Paylaş
139 Bir de (şöyle) dediler: «Şu davarların karınlarında bulunan (yavru) lar (canlı doğarsa) sâde erkeklerimiz için (halâldır), kadınlarımıza haram kılınmışdır. Eğer o, ölü (doğar) sa onlar bunda ortakdırlar». (Allah) onların (bu halâldır, bu haramdır yollu) vasıflarının cezasını verecekdir. Şübhesiz ki O, yegâne hüküm ve hikmet saahibidir, hakkıyle bilendir. Facebook'ta Paylaş
140 llimsizlik yüzünden çocuklarını beyinsizce öldürenlerle Allahın kendilerine ihsan etdiği (halâl) rızkı, Allaha iftira ederek, haram sayanlar muhakkak ki maddî ve ma´nevî en büyük zarara uğramışdır. Onlar şübhesiz ki sapmışlardır ve (ondan sonra) doğru yolu da bulamamışlardır. Facebook'ta Paylaş
141 O çardaklı ve çardaksız cennet (gibi üzüm) bağ (larını), o meyveleri ve tadları çeşidli hurmaları, mezrûâtı, zeytinleri, narları — birbirine hem benzer, hem benzemez bir halde — yaratıb yetişdiren Odur (Allahdır). Her biri mahsul verdiği zaman mahsulünden yeyin. Devşirildiği ve toplandığı gün de hakkını (sadakasını) verin. İsraf etmeyin. Çünkü O (Allah) israf edenleri sevmez. Facebook'ta Paylaş
142 Davarlardan yük taşıyacak (tüyünden) döşek yapılan (hayvan) ları yaratan da Odur. Allahın size (halâl kılıb) rızık yapdığı şeylerden yeyin. Şeytanın izleri ardınca gitmeyin. Çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır. Facebook'ta Paylaş
143 (Allah) sekiz çift (yaratdı): Koyundan iki çift, keçiden de iki çift. De ki: «(Allah) iki erkeği mi, yahud iki dişiyi mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerine sarınıb bürünen (erkek ve dişi yavruları) mı, (hangisini) haram etdi? (Da´vânızda) doğrucular iseniz bana ilme dayanarak haber verin». Facebook'ta Paylaş
144 Deveden de iki, sığırdan da iki (çift yaratdı). De ki: «(Allah) iki erkeği mi, yahud iki dişiyi mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerine sarınıb bürünen (erkek ve dişi yavrular) ı mı, (hangisini) haram etdi? Yoksa Allah size bunu (haram kılmayı) tavsiye etdiği zaman siz hazır mıydınız»? İnsanları ilme dayanmadan sapdırmak için yalan düzüb de Allahın üstüne atanlardan daha zaalim kimdir? Şübhesiz ki Allah o zaalimler güruhuna hidâyet vermez. Facebook'ta Paylaş
145 De ki: «Bana vahyolunanlar arasında, yiyen bir kimsenin yiyeceği içinde (sizin haram dediklerinizden böyle) haram edilmiş bir şey bulmuyorum. Yalnız gerek ölü, gerek dökülen kan, gerek domuz eti — ki bu, şübhesiz bir murdardır —, yahud Allahdan başkasının adına boğazlanmış bir fısk olmak müstesnadır. (Bunlar haramdır. Bununla beraber) kim (bunlardan bir şey´i yemiye) muztar kalırsa (kendisi gibi zaruret haalindeki bir kimseye) tecâvüz etmemek ve (zaruret mıkdarını) aşmamak üzere (yiyebilir). Çünkü Rabbin çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir. Facebook'ta Paylaş
146 Biz, Yahudilere bütün tırnaklı (hayvan) ları haram etdik. Sığır ve koyunun iç yağlarını da üzerlerine haram kıldık. Bunların sırtlarına veya barsaklarına yapışan, yahud kemiğe karışan (yağlar bu hükümden) müstesnadır. Bu (fahrîmi) onlara, zulümlerinden dolayı, ceza olarak yapdık. Biz elbette doğrucularız. Facebook'ta Paylaş
147 Eğer (bunun üzerine) seni tekzîb ederlerse de ki: «Rabbiniz geniş bir rahmet saahibidir. Onun satvet (-ü kudret) i ise günahkârlar güruhundan (uzaklaşdırılıb) döndürülemez». Facebook'ta Paylaş
148 (Allaha) eş katanlar (sana) diyecekler ki: «Eğer Allah dileseydi ne biz, ne atalarımız (Allaha) eş koşmazdık. (Kendi kendimize) hiçbir şey´i haram da kılmazdık». Onlardan evvelkiler de (peygamberlerini) işte böyle tekzîb etdiler de nihayet bizim azabımızı tatdılar. De ki: «Nezdinizde (kitab ve huccetden) herhangi bir ilim varsa hemen onu bize çıkarın. Siz (kuru) bir zandan başka (bir şey´e) uymuyorsunuz ve siz yalan söyleyenlerden gayri kimseler değilsiniz». Facebook'ta Paylaş
149 Söyle (onlara): «(Madem ki öyle bir ilminiz yokdur) o halde tam ve kâmil hüccet Allahın (hücceti) dir. İşte eğer O, dileseydi topunuzu birden elbette hidâyete kavuşdururdu». Facebook'ta Paylaş
150 «(Haydin), de, muhakkak Allah bunu haram etdi diye bildiğini söyleyecek şâhidlerinizi getirin». Eğer onlar (yalan yere) şâhidlik ederlerse sen onlarla beraber olub da (sözlerini) tasdıyk etme. Âyetlerimizi yalan sayanların, âhirete de inanmayanların heva (ve heves) ine uyma. Onlar (putlarını) Rableriyle bir sayarlar. Facebook'ta Paylaş
151 De ki: «Gelin, üzerinize Rabbinizin neleri haram etdiğini ben okuyayım: Ona hiç bir şey´i ortak yapmayın. Anaya babaya iyilik edin. Fakirlik endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizin de, onların da rızkını biz vereceğiz. Kötülüklerin açığına da, gizlisine de yaklaşmayın. (Kısas ve zina gibi şeylerden dolayı meşru) bir hak olmadıkça Allahın haram etdiği cana kıymayın. İşte (Allah) size, aklınızı başınıza alasınız diye, bunları emretdi». Facebook'ta Paylaş
152 Yetimin malına, rüşdüne erişinceye kadar, o en güzel olanından başka bir suretle, yaklaşmayın. Ölçüyü, tartıyı tam ve doğru tartın. Biz bir kimseye gücünün yetdiğinden başkasını teklif etmeyiz. Söz söylediğiniz vakit — (leh ve aleyhinde söyleyeceğiniz kimse) hısım dahi olsa — adaleti gözetin. Allahın ahdini (verdiğiniz sözü) yerine getirin. İşte (Allah) size, iyice düşünesiniz diye, bunları emretdi. Facebook'ta Paylaş
153 Şübhesiz ki (emrettiğim) bu (yol) benim dosdoğru yolumdur. O halde ona uyun. (Başka aykırı) yollara tâbi olmayın. Sonra sizi Onun (Allahın) yolundan ayırır. İşte (Allah) size bunları emretdi ki (kötülükden sakınasınız. Facebook'ta Paylaş
154 Yine biz Musâya — (hükümlerini) iyi tatbıyk edenlere karşı (ni´metimizi) tamamlamak, (dînde ihtiyâç haasıl olan) her şey´i (içinde) ayrı ayrı açıklamak ve bir hidâyet, bir rahmet olmak üzere — o kitabı (Tevrâtı) verdik. Tâki onlar (İsrail oğulları) Rablerine kavuşacaklarına îman etsinler. Facebook'ta Paylaş
155 İşte bu (Kur´an) da indirdiğimiz feyz kaynağı bir kitabdır. Artık buna tâbi olun ve kötülükden kaçının. Tâki esirgenmiş olasınız. Facebook'ta Paylaş
156 (O kitabı indirmemiz) «Bizden evvel kitâb yalınız iki taaifeye (Yahudi ve Nasrânîlere) indirdi, biz ise onların okuduklarından kat´iyyen gaafillerdik» dememeniz için, Facebook'ta Paylaş
157 Yahud «Bize de kitâb indirilseydi muhakkak onlardan fazla hidâyete ererdik» dememeniz içindir. İşte size Rabbinizden apaçık bir hüccet, bir hidâyet, bir rahmet gelmişdir. Artık Allahın âyetlerini yalan sayandan, onlardan yüz çevirenden daha zaalim kimdir? Biz âyetlerimizden yüz çevirenleri bu sebeble, yaman bir azâb ile cezalandıracağız. Facebook'ta Paylaş
158 Onlar haalâ kendilerine ille (azâb yapacak) meleklerin gelmesini, yahud (bizzat) Rabbinin gelmesini veya Rabbinin âyet (ve mu´cize) lerinden birinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin âyetlerinden biri geldiği gün, daha evvelden îman etmiş veya îmânında bir hayır kazanmış olmayan hiç bir kimseye (o günkü) îmanı asla fâide vermez. De ki: «Bekleyin! Çünkü biz (de) şübhesiz bekleyicileriz». Facebook'ta Paylaş
159 Dînlerini (bir kısmına inanıb bir kısmını inkâr etmek suretiyle) parça parça edenler, ayrı ayrı fırkalar olanlar (yok mu?) sen hiç bir vech ile onlardan değilsin. Onların işi (cezası) ancak Allaha âiddir. Sonra O, ne yapıyorlardı, kendilerine haber verecekdir. Facebook'ta Paylaş
160 Kim (Allaha) bir iyilikle, güzellikle gelirse işte ona bunun on katı. Kim de bir kötülükle gelirse bu, o mıkdardan başkasıyle cezalanmaz. Onlar (yâni iyilik edenler de, fenalık yapanlar da) haksızlığa uğratılmazlar. Facebook'ta Paylaş
161 (Şöyle) de: «Şübhesiz ben (oyum ki) Rabbim beni dosdoğru bir yola, dimdik ayakda duran bir dîne, İbrâhîmin Hakka yönelmiş (tevhîd) dînine iletmişdir. O, (hiç bir zaman Allaha) eş koşanlardan değildi». Facebook'ta Paylaş
162 (162-163) De ki: «Şübhesiz benim namazım da, ibâdetlerim de, dirimim de, ölümüm de hiç bir ortağı olmayan, âlemlerin Rabbi Allahındır. Ben böylece emrolundum. Ben (bu ümmetde) müslüman olanların ilkiyim». Facebook'ta Paylaş
163 (162-163) De ki: «Şübhesiz benim namazım da, ibâdetlerim de, dirimim de, ölümüm de hiç bir ortağı olmayan, âlemlerin Rabbi Allahındır. Ben böylece emrolundum. Ben (bu ümmetde) müslüman olanların ilkiyim». Facebook'ta Paylaş
164 De ki: «O her şey´in Rabbi iken ben Allahdan başka bir Rab mi arayacağım? Herkesin kazanacağı kendisinden başkasına âid değildir. Günahkâr hiçbir nefs diğerinin (günâh) yükünü taşımaz. Nihayet dönüşünüz ancak Rabbinizedir. Artık O, size hakkında ihtilâfa düşmüş olduğunuz şeyleri haber verecekdir». Facebook'ta Paylaş
165 O, sizi (ey peygamberin ümmeti) yer (yüzün) ün halîfeleri yapan, size verdiği şeylerde sizi imtihaana çekmek için kiminizi derecelerle kiminizin üstüne çıkarandır. Şübhe yok ki Rabbin, cezası pek çabuk olandır ve muhakkak ki O, hakkıyle yarlığayıcı, hakkıyle esirgeyicidir. Facebook'ta Paylaş