Muminun Suresi
 



AYET NO

MEAL

1 Mü´minler muhakkak felah bulmuşdur (korkduklarından emîn, umduklarına nail olmuşlardır). Facebook'ta Paylaş
2 (Öyle mü´minler) ki onlar namazlarında huşuua riaayetkârdırlar. Facebook'ta Paylaş
3 (Öyle mü´minler) ki onlar boş (lâkırdılardan) ve fâidesiz şeylerden yüz çeviricidirler. Facebook'ta Paylaş
4 (Öyle mü´minler) ki onlar zekât (vazîfe) lerini yapanlardır. Facebook'ta Paylaş
5 (Öyle mü´minler) ki onlar ırzlarını koruyanlardır. Facebook'ta Paylaş
6 Şu var ki zevcelerine, yahud sağ ellerinin mâlik olduklarına (kendi cariyelerine) karşı (olan durumları) müstesnadır. Çünkü onlar (bu takdîrde) kınanmışlar değildir. Facebook'ta Paylaş
7 O halde kim bunların ötesini isterse şübhe yok ki onlar haddi aşanlardır. Facebook'ta Paylaş
8 (Öyle mü´minler) ki onlar emânetlerine ve ahidlerine riaayetkârdırlar. Facebook'ta Paylaş
9 (Öyle mü´minler) ki onlar namazlarına devam ederler. Facebook'ta Paylaş
10 İşte onlar vâris olanların ta kendileridir. Facebook'ta Paylaş
11 Ki onlar Firdevse vâris olacaklardır. Onlar bunun için ebedî kalıcıdırlar. Facebook'ta Paylaş
12 Andolsun biz insanı çamurdan (süzülmüş) bir hulâsadan yaratdık. Facebook'ta Paylaş
13 Sonra onu sarp ve metîn bir karargâhda bir nutfe yapdık. Facebook'ta Paylaş
14 Sonra o nutfeyi bir kan pıhtısı haaline getirdik, derken o kan pıhtısını bir çiğnem et yapdık, o bir çiğnem eti de kemik (ler) e kalb etdik de o kemiklere de et giydirdik. Bil´âhare onu başka yaratılışla inşâ etdik. Suret yapanların en güzeli olan Allahın sânı (bak) ne yücedir! Facebook'ta Paylaş
15 Sonra siz bunun arkasından hiç şübhesiz ki ölüler (olacaksınız). Facebook'ta Paylaş
16 Sonra siz kıyamet gününde muhakkak diriltilib kaldırılacaksınız. Facebook'ta Paylaş
17 Andolsun ki biz sizin üstünüzde yedi yol yaratdık. Biz yaratmakdan gaafiller değiliz. Facebook'ta Paylaş
18 Gökden de yetecek kadar su indirdik de onu yerde iskân etdik. Hiç şübhesiz ki biz onu gidermiye de kaadiriz. Facebook'ta Paylaş
19 İşte bununla sizin için hurmalıklardan, üzümlüklerden nice bağçeler, bağlar yapdık ki içlerinde sizin için bir çok yemişler vardır, onlardan yersiniz de. Facebook'ta Paylaş
20 (Sizin için) Tuur-i sînâ´dan çıkan bir ağaç da (yaratdık) ki o (yerden) yağıyle ve yiyen kimselere bir katıkla beraber biter. Facebook'ta Paylaş
21 Davarlarda da sizin için elbette bir ibret vardır. Karınlarının içinde bulunanlardan size içiririz. Onlarda size daha bir çok fâideler vardır. Onlardan yersiniz de. Facebook'ta Paylaş
22 Hem onların üzerine, hem gemilerin üstüne yükledilirsiniz. Facebook'ta Paylaş
23 Andolsun biz Nuuhu kavmine (peygamber olarak) gönderdik de dedi ki: «Ey kavmim, Allaha kulluk edin. Sizin Ondan başka hiçbir Tanrınız yokdur. (Haalâ Onun ıkaabından) sakınmayacak mısınız»? Facebook'ta Paylaş
24 Bunun üzerine kavminden ileri gelen kâfir bir güruh (şöyle) dedi: «Bu, sizin gibi bir insandan başkası değildir. Size karşı şereflenmek, üstünlük (sağlamak) istiyor o. Eğer Allah (peygamber göndermek) dileseydi elbette (bize) melekler indirirdi. Biz evvelki atalarımızdan bunu duymadık». Facebook'ta Paylaş
25 «Kendisinde delilik olan bir adamdan başkası değildir o! Binâen´aleyh bir zamana kadar onu gözetleyin»! Facebook'ta Paylaş
26 (Nuuh): «Hey Rabbim, dedi, onların beni tekzîb etmelerine mukaabil sen bana yardım et». Facebook'ta Paylaş
27 Biz de ona (şöyle) vahyetdik: «Bizim nezaaretimiz ve vahyimizle gemi yap sen. Nihayet (helaklerine) emrimiz gelib de o fırın kaynayınca ona her (nev´i hayvanlardan erkek ve dişi) ikişer çift ile aileni alıb içerisine gir. (Kavminin) içinden aleyhlerine söz geçmiş (hüküm giymiş) olanlar müstesna. O zulmedenler (in kurtulması) hakkında bana hitabda bulunma. Çünkü onlar boğul (mıya mahkûm ol) muşlardır». Facebook'ta Paylaş
28 Artık sen, maiyyetinde bulunanlarla beraber, geminin üstüne doğrulunca (şöyle) de: «Bizi o zaalimler güruhundan selâmete erdiren Allaha hamd olsun». Facebook'ta Paylaş
29 (Şöyle de) de: «Rabbim, beni bereketli bir menzile kondur. Sen konuklayanların en hayırlısısın». Facebook'ta Paylaş
30 Şübhe yok ki bunda nice ibretler vardır. Biz elbette (insanları) imtihaana çekenleriz. Facebook'ta Paylaş
31 Sonra onların ardından diğer bir nesil yaratdık. Facebook'ta Paylaş
32 Onlara da aralarında kendilerinden bir peygamber gönderdik. «Allaha kulluk edin. Sizin Ondan başka hiçbir Tanrınız yokdur. (Haalâ azâb-ı ilâhîden) sakınmayacak mısınız?» (dedi). Facebook'ta Paylaş
33 Onun kavminden — kendilerine dünyâ hayâtında refah verdiğimiz halde küfr (-ü inkâr) eden, âhirete kavuşmayı yalan sayan — bir gurüh dedi ki: «Bu, sizin gibi bir beşerden başkası değildir. Sizin yediklerinizden yiyor, içdiklerinizden içiyor». Facebook'ta Paylaş
34 «Eğer kendiniz gibi bir insana boyun eğerseniz, andolsun ki, bu takdîrde siz mutlakaa hüsraana düşenlersinizdir». Facebook'ta Paylaş
35 «Öldüğünüz ve bir toprak, bir kemik olduğunuz vakit sizin her halde (diri olarak kabirlerinizden) çıkarılmış olacağınızı mı va´d (ve tehdîd) ediyor o»? Facebook'ta Paylaş
36 «Tehdîd olunageldiğiniz o şey ne kadar uzak, ne kadar uzak»!. Facebook'ta Paylaş
37 «O (ya´nî hayaat) bizim (şu) dünyâ hayaatımızdan başkası değildir. Ölürüz yaşarız. (Fakat) biz (tekrar) diriltilecekler değiliz». Facebook'ta Paylaş
38 «O, Allaha karşı yalan düzen bir adamdan başkası değildir. Biz onu tasdıyk ediciler değiliz». Facebook'ta Paylaş
39 (O peygamber): «Rabbim, dedi, beni tekzîb etmelerine mukaabil Sen bana yardım et». Facebook'ta Paylaş
40 Buyurdu: «Âz bir (zamanda) her halde peşîman olacaklar onlar». Facebook'ta Paylaş
41 İşte onları o müdhiş (azâb) sayha (sı), (Allahın bir) adalet (i) olmak üzere, hemen yakalayıverdi de bir çörçöp haaline getirdik onları. Artık uzak olsun zaalimler güruhu! Facebook'ta Paylaş
42 Sonra onların ardından da başka başka nesiller yaratdık. Facebook'ta Paylaş
43 Hiçbir ümmet (helakleri için mukadder) vaktini beriye getiremeyeceği gibi (bundan) geri de kalamazlar. Facebook'ta Paylaş
44 Sonra peyderpey (diğer) peygamberlerimizi gönderdik. Bir ümmete peygamberi geldikçe onu tekzîb etdiler. Biz de onlardan kimini kiminin arkasına katdık (helak etdik) ve onları hikâyeler yapdık. Artık uzak olsun îmana gelmeyecek bir kavm! Facebook'ta Paylaş
45 (45-46) Daha sonra Musâyi ve biraderi Hârunu bunca mucizelerimizle ve apaçık hüccetimizle Fir´avne ve onun ileri gelenlerine gönderdik de (îman etmeyi bir türlü) kibirlerine yediremediler. Onlar mütekebbir ve müstebid adamlardı. Facebook'ta Paylaş
46 (45-46) Daha sonra Musâyi ve biraderi Hârunu bunca mucizelerimizle ve apaçık hüccetimizle Fir´avne ve onun ileri gelenlerine gönderdik de (îman etmeyi bir türlü) kibirlerine yediremediler. Onlar mütekebbir ve müstebid adamlardı. Facebook'ta Paylaş
47 Onun için dediler ki: «Kavmleri bize kulluk edib dururlarken bizim gibi iki beşere îman mı edecek misiz»? Facebook'ta Paylaş
48 İşte onları tekzîb etdiler ve helak edilenlerden oldular. Facebook'ta Paylaş
49 Andolsun ki biz Musâya, (kavmi) belki hidâyete kavuşurlar diye, o kitabı (Tevrâtı) verdik. Facebook'ta Paylaş
50 Meryemin oğlunu da, anasını da (kudretimize) bir âyet (ibret) kıldık. Onları düz (ya´ni oturmıya yarar) ve akar suya mâlik bir tepede barındırdık. Facebook'ta Paylaş
51 Ey Resuller, temîz ve halâl olan şeylerden yeyin. Güzel amel (ve hareket) lerde bulunun. Çünkü ben ne yaparsanız hakkıyle bilenim. Facebook'ta Paylaş
52 Şu (insanlar) birtek ümmet haalinde sizin ümmetinizdir. Ben de sizin Rabbinizim. Benden korkun. Facebook'ta Paylaş
53 Fakat (o kavmler) dînlerde (muhtelif) fırkalara ayrılmak, her fırka kendi ellerindeki (nezdlerindeki dîn) ile böbürlenmek suretiyle parça parça oldular. Facebook'ta Paylaş
54 Şimdi sen onları bir vaktâ kadar sapıklıkları içinde bırak. Facebook'ta Paylaş
55 (55-56) Onlar kendilerine imdâd etdiğimiz (verdiğimiz) mal ve evlâd ile bizim hayırlarına acele etdiğimizi mi sanıyorlar? Hayır, onlar (işin) farkına varmıyorlar. Facebook'ta Paylaş
56 (55-56) Onlar kendilerine imdâd etdiğimiz (verdiğimiz) mal ve evlâd ile bizim hayırlarına acele etdiğimizi mi sanıyorlar? Hayır, onlar (işin) farkına varmıyorlar. Facebook'ta Paylaş
57 (57-58-59-60-61) Hakıykaten Rablerini büyük tanıyıb (Onun korkusuyle) rikkate gelenler, Rablerinin âyetlerine îman etmekde sebat gösterenler, Rablerine eş tutmaz olanlar, Rablerinin huzuruna döneceklerinden yürekleri kork (u ile çarp) arak vergilerini verenler (yok mu?) İşte bunlardır ki hayırlarda sür´at yarışı yaparlar ve bunlar onun için tâ önde gidenlerdir. Facebook'ta Paylaş
58 (57-58-59-60-61) Hakıykaten Rablerini büyük tanıyıb (Onun korkusuyle) rikkate gelenler, Rablerinin âyetlerine îman etmekde sebat gösterenler, Rablerine eş tutmaz olanlar, Rablerinin huzuruna döneceklerinden yürekleri kork (u ile çarp) arak vergilerini verenler (yok mu?) İşte bunlardır ki hayırlarda sür´at yarışı yaparlar ve bunlar onun için tâ önde gidenlerdir. Facebook'ta Paylaş
59 (57-58-59-60-61) Hakıykaten Rablerini büyük tanıyıb (Onun korkusuyle) rikkate gelenler, Rablerinin âyetlerine îman etmekde sebat gösterenler, Rablerine eş tutmaz olanlar, Rablerinin huzuruna döneceklerinden yürekleri kork (u ile çarp) arak vergilerini verenler (yok mu?) İşte bunlardır ki hayırlarda sür´at yarışı yaparlar ve bunlar onun için tâ önde gidenlerdir. Facebook'ta Paylaş
60 (57-58-59-60-61) Hakıykaten Rablerini büyük tanıyıb (Onun korkusuyle) rikkate gelenler, Rablerinin âyetlerine îman etmekde sebat gösterenler, Rablerine eş tutmaz olanlar, Rablerinin huzuruna döneceklerinden yürekleri kork (u ile çarp) arak vergilerini verenler (yok mu?) İşte bunlardır ki hayırlarda sür´at yarışı yaparlar ve bunlar onun için tâ önde gidenlerdir. Facebook'ta Paylaş
61 (57-58-59-60-61) Hakıykaten Rablerini büyük tanıyıb (Onun korkusuyle) rikkate gelenler, Rablerinin âyetlerine îman etmekde sebat gösterenler, Rablerine eş tutmaz olanlar, Rablerinin huzuruna döneceklerinden yürekleri kork (u ile çarp) arak vergilerini verenler (yok mu?) İşte bunlardır ki hayırlarda sür´at yarışı yaparlar ve bunlar onun için tâ önde gidenlerdir. Facebook'ta Paylaş
62 Biz hiçbir kimseye gücünün yeteceğinden başkasını teklif etmeyiz. Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitab vardır. Onlar asla haksızlığa uğratılmazlar. Facebook'ta Paylaş
63 Hayır, onların (kâfirlerin) kalbleri bundan (derin bir) cehalet içindedirler. Hem Onların bundan başka bizzat işlemekde oldukları daha nice (kötü) amel (ve hareket) leri de vardır. Facebook'ta Paylaş
64 Nihayet refah içinde olanlarını azâb ile yakaladığımız vakit onlar hemen feryâd ve istimdâd edeceklerdir. Facebook'ta Paylaş
65 Bu gün (bîhûde) sızlanmayın. Çünkü siz bizden (kurtulmıya) yardım edilmeyeceksiniz. Facebook'ta Paylaş
66 (66-67) Karşınızda âyetlerimiz okunuyordu da siz bunu kibrinize yediremiyerek gerisin geri dönüyor, geceleyin de (cemâat hâlinde ve Beytin etrafında) hezeyanlarda bulunuyordunuz. Facebook'ta Paylaş
67 (66-67) Karşınızda âyetlerimiz okunuyordu da siz bunu kibrinize yediremiyerek gerisin geri dönüyor, geceleyin de (cemâat hâlinde ve Beytin etrafında) hezeyanlarda bulunuyordunuz. Facebook'ta Paylaş
68 Bu (hak) sözü iyice düşünmediler mi hiç? Yoksa kendilerine evvelki (atalarına) gelmeyen bir şey (bir kitab ve bir peygamber) mi geldi? Facebook'ta Paylaş
69 Yahud kendi peygamberlerini tanımadılar da şimdi onu inkâr mı edicilerdir onlar? Facebook'ta Paylaş
70 Yoksa «Onda bir delilik var» mı diyorlar? Bil´akis o (peygamber) onlara hakkı (Kur´ânı) getirmişdir. (Fakat) onların çoğu hakkı çirkin görenlerdir. Facebook'ta Paylaş
71 Eğer Hak onların hevâ (ve heves) lerine tâbi´ olsaydı göklerde, yerde ve bunların içinde bulunan kimseler muhakkak ki fesada uğrar (nizaamından çıkar) dı. Hayır, biz onlara (ancak) zikir (ve şeref) lerini getirdik. Onlarsa kendilerinin (bu) zikrinden yüz çeviricidirler. Facebook'ta Paylaş
72 Yoksa sen onlardan bir hare (ücret) mi istiyorsun?! İşte Rabbinin harcı! (O) daha hayırlıdır. O, rızk verenlerin en hayırlısıdır. Facebook'ta Paylaş
73 Hakıykatde sen onları doğru bir yola da´vet ediyorsun. Facebook'ta Paylaş
74 Âhirete îman etmez olanlar, mutlakaa (doğru) yoldan sapanlardır. Facebook'ta Paylaş
75 Eğer biz onlara acıyıb da kendilerindeki zararı giderecek olursak yine serseriyâne azgınlıklarında muhakkak devam ve inâd edeceklerdir. Facebook'ta Paylaş
76 Andolsun ki biz onları (evvelce de açlık) azâb (ı) ile yakaladık da yine Rablerine baş eğmediler. Onlar yalvarıb yakarmazlar. Facebook'ta Paylaş
77 Nihayet üzerlerine azâbı çetin bir kapı açdığımız vakit (görürsün ki) onlar bunun içinde ümidsizlikle dönüb kalmışlardır. Facebook'ta Paylaş
78 O, sizin için o kulakları, o gözleri, o gönülleri yaratandır. (Böyle iken) ne az şükredersiniz! Facebook'ta Paylaş
79 O, sizi yer (yüzün) de yaratıb türetendir. Hepiniz ancak Ona (dönüb) toplanacaksınız. Facebook'ta Paylaş
80 O, hem dirilten, hem öldürendir. Gece ile gündüzün ihtilâfı da Onun (eseri) dir. Haalâ aklınızı kullanmayacak mısınız? Facebook'ta Paylaş
81 Hayır, onlar evvelkilerin dediği gibi dediler. Facebook'ta Paylaş
82 Onlar «Öldüğümüz ve bir toprak ve kemik olduğumuz zaman mı, hakıykaten biz mi diriltilib kaldırılacakmışız?» demişlerdi. Facebook'ta Paylaş
83 «Andederiz ki bize de, atalarımıza da daha önce bu va´d olunmuşdur. Bu, evvelkilerin masallarından başka bir şey değildir». Facebook'ta Paylaş
84 (Sen Habîbim, onlara) de ki: «Kimindir o yer ve ondaki (bütün mahlûk) lar, biliyor musunuz»? Facebook'ta Paylaş
85 «Allahındır» diyecekler. «O halde iyiden iyi düşünüb de ibret almaz mısınız siz? de. Facebook'ta Paylaş
86 (Yine) de ki: «Kim o yedi göğün Rabbi ve o büyük arşın saahibi»? Facebook'ta Paylaş
87 (Yine bunlar) «Allahındır» diyecekler. Sen de (şöyle) de: «Öyledir de (Allahdan başkasına tapmakdan) sakınmaz mısınız»? Facebook'ta Paylaş
88 De ki: «Her şey´in mülk (-ü tasarruf) u elinde bulunan kimdir, ki dâima O himaaye ediyor, kendisi asla himayeye muhtâc olmuyor? (Haydi söyleyin) biliyorsanız». Facebook'ta Paylaş
89 (Buna karşı da yine «Hepsi) Allahındır» diyecekler. De ki: «O halde nasıl olub da böyle büyüleniyorsunuz»? Facebook'ta Paylaş
90 Hayır, biz onlara hakıykatı getirdik. Onlarsa muhakkak yalancıdırlar. Facebook'ta Paylaş
91 Allah hiçbir evlâd edinmemişdir. Onunla birlikde hiçbir Tanrı da yokdur. (Öyle olsaydı) bu takdîrde elbette her Tanrı kendi yaratdığını (sürükler) götürür ve elbette kimi kiminin üstüne çıkıb (galebe edib) yükselirdi. Allah, onların bütün vasf (-u isnâd) etdiklerinden münezzehdir. Facebook'ta Paylaş
92 (Öyle Allah ki) gizliyi de, aşikârı da bilendir O. İşte O, (kâfirlerin kendisine) katdıkları eşlerden (münezzehdir), çok yücedir. Facebook'ta Paylaş
93 De ki: «Rabbim, eğer onların tehdîd edilmekde oldukları (azâbı) herhalde bana göstereceksen», Facebook'ta Paylaş
94 «O halde, Rabbim, beni zaalimler güruhunun içinde bırakma». Facebook'ta Paylaş
95 Hakîkat, biz onlara va´d (ve tehdîd) etdiğimizi sana göstermiye de elbette kaadiriz. Facebook'ta Paylaş
96 Sen kötülüğü en güzel (haslet) le defet. Biz onların neler vasf etmekde olduklarını çok iyi bileniz. Facebook'ta Paylaş
97 Ve de ki: «Rabbim, şeytanların dürtüşdürmelerinden (vesveselerinden) sana sığınırım». Facebook'ta Paylaş
98 «Rabbim, onların huzuurumda bulunmalarından sana sığınırım». Facebook'ta Paylaş
99 Nihayet onlardan her birine ölüm gelib çatınca (tekrar tekrar şöyle) diyecekdir: «Rabbim, beni (dünyâye) geri gönder». Facebook'ta Paylaş
100 Tâki ben zaayi´ etdiğim (ömrüm) mukaabilinde iyi amel (ve hareket) de bulunayım». Hayır, onun söylediği bu söz (hakıykatde) boş lâfdan ibâretdir, önlerinde ise diriltilib kaldırılacakları güne kadar (kalmalarına mâni) bir engel vardır. Facebook'ta Paylaş
101 Suur´a üfürüldüğü zaman da artık aralarında o gün (böbürlenecekleri) soyları soplar (ı) olmadığı gibi (birbirinin haalini) de soruşmazlar onlar. Facebook'ta Paylaş
102 Artık kimin (sevab) tartıları ağır gelirse onlar korkduklarından emîn, umduklarına nail olanların ta kendileridir. Facebook'ta Paylaş
103 Kimin de tartıları hafîf gelirse onlar kendilerine yazık edenlerdir. (Onlar) cehennemde ebedî kalıcıdırlar. Facebook'ta Paylaş
104 (Cehennemin) ateş (i) yüzlerine vurub yakacak, orada onlar, dişleri sırıtıb, kalacakdır. Facebook'ta Paylaş
105 (Onlara şöyle denilecek:) Karşınızda âyetlerim okunurken onları tekzîb eden siz değil miydiniz? Facebook'ta Paylaş
106 Dediler (diyecekler): «Ey Rabbimiz, bedbahtlığımız bize galebe etmişdi. Doğru yoldan sapanlar güruhu idik biz». Facebook'ta Paylaş
107 «Ey Rabbimiz, bizi buradan çıkar. Eğer (yine küfre) dönersek artık hiç şübhesiz ki biz zaalimlerizdir». Facebook'ta Paylaş
108 (Şöyle) buyurdu (buyuracak): «Yıkılıb gidin içerisine! Bana (bir şey) söylemeyin». Facebook'ta Paylaş
109 Çünkü kullarımdan bir zümre vardır ki onlar: «Ey Rabbimiz, îman etdik. Bizi yarlığa, bizi esirge. Sen esirgeyenlerin en hayırlısısın» derlerken, Facebook'ta Paylaş
110 Siz onları eğlence edindiniz. Hattâ bu, beni hatırlamayı size unutdurdu. Siz onlara (istihza ile) gülüyordunuz. Facebook'ta Paylaş
111 Ben (sizin o istihza ve ezalarınıza) sabr (ve tehammül) etdiklerine mukaabil bugün onları (mü´minleri) mükâfatlandırdım. Şübhesiz ki onlar muradlarına erenlerin ta kendileridir. Facebook'ta Paylaş
112 Buyurdu (buyuracak :) «Yerde kaç yıl kaldınız»? Facebook'ta Paylaş
113 Dediler (diyecekler): «Bir gün, yahud bir günün bir kısmı (müddetle) kaldık. Sayanlara sor şimdi». Facebook'ta Paylaş
114 Buyurdu (buyuracak) ki: «Az bir zamandan (fazla) kalmadınız! (Cehennemde kalacağınız ebedî zamanları) hakıykaten bir bilseydiniz». Facebook'ta Paylaş
115 «Ya sizi ancak boş yere yaratdığımızı ve sizin hakıykaten bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız»? Facebook'ta Paylaş
116 (Kayıdsız şartsız) mülk (ve tasarruf) ancak kendi hakkı olan Allah (böyle abes ve zâtine yakışmayacak şeylerden) çok yücedir. Ondan başka hiçbir Tanrı yokdur. Arş-ı kerîmin Rabbidir (O). Facebook'ta Paylaş
117 Kim Allah ile beraber diğer bir Tanrıya, bunu (isbat edecek) hiçbir delili olmamasına rağmen, taparsa onun hesabı (cezası) ancak Rabbi nezdindedir. Hakıykat şudur ki kâfirler korkduklarından emîn, umduklarına nail olamıyacaklardır. Facebook'ta Paylaş
118 (Habîbim) de ki: «Ey Rabbim, (mü´minleri) yarlığa, esirge. Sen acıyanların en hayırlısısın». Facebook'ta Paylaş