Zariyat Suresi
 



AYET NO

MEAL

1 O tozutub savuran rüzgârlara, Facebook'ta Paylaş
2 Arkasından ağır su taşıyan bulutlara, Facebook'ta Paylaş
3 Sonra kolayca akıb giden gemilere (veya bulutlara ve yıldızlara), Facebook'ta Paylaş
4 Sonra işleri (kullara) bölen meleklere yemin olsun ki: Facebook'ta Paylaş
5 Muhakkak size vaad olunanlar bir gerçektir; Facebook'ta Paylaş
6 Ve şübhesiz ki hesab vuku bulacaktır, (herkes amelinin karşılığını görecektir.) Facebook'ta Paylaş
7 O (yıldızlara ait) güzel yollara sahib sema hakkı için ki: Facebook'ta Paylaş
8 Muhakkak siz, (peygamber hakkında kâhin demekle) ihtilâflı bir sözde bulunuyorsunuz. Facebook'ta Paylaş
9 Peygamber ve Kur’an’dan çevrilen çevrilir. Facebook'ta Paylaş
10 Kahrolsun o yalancılar!... Facebook'ta Paylaş
11 Onlar, bir cehalet içinde bulunan gâfil kimselerdir. Facebook'ta Paylaş
12 Soruyorlar: Ne zaman o hesab günü? Facebook'ta Paylaş
13 O bir gündür ki, ateş üzerinde kavrulub yakılacaklar. Facebook'ta Paylaş
14 (Cehennemdeki melekler onlara şöyle derler): Tadın azabınızı. Bu (azab, dünyada iken) acele istediğiniz... Facebook'ta Paylaş
15 Gerçekten takvâ sahibleri, cennetlerde pınar başlarındadır. Facebook'ta Paylaş
16 Rablerinin kendilerine verdiğinden razı oldukları halde... Doğrusu onlar, bundan önce güzel amel işliyenlerdi. Facebook'ta Paylaş
17 Onlar geceden pek az (bir zaman) uyuyorlardı. Facebook'ta Paylaş
18 Sabahın erken vakitlerinde de hep istiğfar ederlerdi. Facebook'ta Paylaş
19 Onların mallarında dilencinin ve (ihtiyacını açıklayamayan) mahrumun bir hakkı vardır. Facebook'ta Paylaş
20 Arzda da gerçekten tasdik edenler için bir çok ibretler var. Facebook'ta Paylaş
21 Nefislerinizde de (hücrelerden vücud yapınıza kadar) bir çok alâmetler var (ki, hep Allah’ın kudretine ilmine, azamet ve iradesine delâlet ederler). Hâlâ görmiyecek misiniz? Facebook'ta Paylaş
22 Semada ise, (yağmur) rızkınız ve va’d olunduğunuz cennet vardır. Facebook'ta Paylaş
23 İşte o semânın ve yerin Rabbine yemin olsun ki, bu vaad olunan (cennet), sizin konuşmanız (sabit olduğu) gibi, muhakkak bir gerçektir. Facebook'ta Paylaş
24 (Ey Rasûlüm), sana geldi mi, İbrahîm’in ikram edilen misafirlerinin haberi? Facebook'ta Paylaş
25 Hani onlar, İbrahîm’in yanına varmışlardı da selâm vermişlerdi. O da (onlara karşılık olarak) selâm vermiş: “- (Bunlar) tanınmadık bir kavim.” demişti. Facebook'ta Paylaş
26 Hemen bir bahane ile ailesine giderek bir semiz dana (kesib etini) getirdi de, Facebook'ta Paylaş
27 Onu (yemek olarak) önlerine koydu. “-Yemeğe buyurmaz mısınız?” dedi. (Yemeğinden misafirlerin yemediğini görünce): Facebook'ta Paylaş
28 O vakit onlardan (İbrahim’in) içine bir korku düştü. Onlar: “korkma!” dediler ve onu çok bilgin bir oğul ile müjdelediler. Facebook'ta Paylaş
29 Bunun üzerine (İbrahîm’in) hanımı bir çığlık içinde döndü de elini yüzüne çarptı: “- Ben, kısır bir koca karıyım! (Nasıl çocuğum olabilir)” dedi. Facebook'ta Paylaş
30 Onlar dediler ki: “- İş, sana dediğimiz gibidir. Bunu Rabbin buyurdu. Şübhesiz ki O, Hakîm’dir, Alîm’dir.” Facebook'ta Paylaş
31 (Hz. İbrahim, kendisine misafir olarak gelen meleklere) dedi ki: “- O halde istediğiniz nedir? (Niçin gönderildiniz)? Ey elçiler!...” Facebook'ta Paylaş
32 Onlar dediler ki: “- Biz, günahkâr bir kavme (Lût peygamberin kavmine) gönderildik; Facebook'ta Paylaş
33 Üzerlerine çamurdan (pişirilmiş) taşlar atmak için... Facebook'ta Paylaş
34 Ki o taşlar, Rabbinin katında haddi aşanlar için damgalanmışlardır.” Facebook'ta Paylaş
35 Nihayet Lût’un memleketinde bulunan müminleri (oradan) çıkardık, (ki kalan kâfirleri helâk edelim). Facebook'ta Paylaş
36 Fakat bir evden başka orada müslüman da bulmadık. Facebook'ta Paylaş
37 Ve öyle acıklı azabdan korkacaklar için orada bir ibret nişanesi bıraktık, (o memleketi harabe ve taş yığını haline getirdik). Facebook'ta Paylaş
38 Mûsa’da da ibret vardır: Hani onu açık bir mucize ile Firavun’a gönderdik de; Facebook'ta Paylaş
39 O, bütün ordusu ile (imandan) yüz çevirdi ve şöyle dedi: “- Bu, bir sihirbaz, yahud bir mecnundur.” Facebook'ta Paylaş
40 Bunun üzerine tuttuk kendisini ve ordularını denize attık. Öyle ki, küfür ve inad üzere bulunuyordu. Facebook'ta Paylaş
41 Âd kavminde de ibret vardır: Hani onların üzerine o kökü kurutan rüzgârı göndermiştik. Facebook'ta Paylaş
42 Öyle bir rüzgâr ki, uğradığı bir şeyi bırakmıyor, mutlak onu kül gibi savuruyordu. Facebook'ta Paylaş
43 Semûd kavminde de ibret vardır: Hani onlara “-Bir zamana kadar yaşayın, istifade edin.” denilmişti de, Facebook'ta Paylaş
44 Rablerinin emrinden uzaklaşıb azmışlardı. Bu yüzden bakınıb dururlarken kendilerini yıldırım çarpıvermişti. Facebook'ta Paylaş
45 O vakit (bu azabdan kurtulub) kalkmağa güç yetiremediler, bir yardım da görmediler. Facebook'ta Paylaş
46 Daha önce de Nûh kavmini helâk ettik; çünkü onlar (hakdan ayrılmış küfür içinde bulunan) fâsık bir kavim idiler. Facebook'ta Paylaş
47 (Bir de semaya bakın), biz onu kuvvetle bina ettik. Muhakkak ki biz, büyük kudrete sahibiz. Facebook'ta Paylaş
48 Arzı da döşedik. Ne güzel döşeyiciyiz!... Facebook'ta Paylaş
49 Her şeyden çift çift yarattık ki, iyice düşünesiniz. Facebook'ta Paylaş
50 (Ey Rasûlüm, de ki: ) O halde hemen Allah’a kaçın, (küfrü bırakıb hemen imana gelin). Gerçekten ben, size, Allah tarafından (azab ile) korkutan açık bir peygamberim. Facebook'ta Paylaş
51 Ve Allah ile beraber başka bir ilâh uydurmayın. Gerçekten ben, size, Allah tarafından (azab ile) korkutan açık bir peygamberim. Facebook'ta Paylaş
52 (Ey Rasûlüm, senin kavmin, sana sihirbaz yahud mecnûn dediği gibi), onlardan evvelki ümmetler de bir peygamber gelince; muhakkak böyle; ya sihirbaz dediler, ya mecnun... Facebook'ta Paylaş
53 Hepsi de bu sözü birbirine tavsiye mi ettiler? Doğrusu onlar hep azgınlar topluluğudur. Facebook'ta Paylaş
54 Onun için, onlardan yüz çevir; artık (tebliğ vazifeni yaptın ve bizim katımızda) kınanacak değilsin. Facebook'ta Paylaş
55 Sen, (Kur’an ile) öğüd ver çünkü öğüd ve nasihat müminlere fayda verir. Facebook'ta Paylaş
56 Ben, insanları ve cinleri, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım. Facebook'ta Paylaş
57 Ben, onlardan bir rızk istemiyorum, (ben onları kendilerine yahud başka bir kimseye rızık versinler diye yaratmadım); bana (kullarıma) yemek yedirmelerini de istemiyorum. Facebook'ta Paylaş
58 Doğrusu rızkı veren, o çok şiddetli kuvvet sahibi Allah’dır. Facebook'ta Paylaş
59 Onun için, muhakkak o zulmedenlere (Mekke kâfirlerine, kendilerinden önceki) arkadaşlarının (azab) payı gibi, bir pay vardır. Şimdi o azabı acele istemesinler. Facebook'ta Paylaş
60 Artık o azabla korkutuldukları günlerinden dolayı, Kur’an’ı ve Peygamberi inkâr edenlere şiddetli azab olsun... Facebook'ta Paylaş