كَذَٰلِكَ نَسْلُكُهُ فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ |
ARAPÇA LATİN |
Kezâlike neslukuhu fî kulûbil mucrimîn(mucrimîne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Aynı şekilde (onların tutumlarına uygun olarak) biz onu suçluların kalbine sokarız. |
|
DİYANET VAKFI |
İşte böylece biz onu, (inkârcılığı) suçluların kalplerine sokarız. |
|
ELMALILI SADE |
Biz böylece suçluların kalplerine sokarız onu. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
İşte böylece onu (o istihzâyı) günahkâr olanların kalplerine sokarız. |
|
FİZİLALİL KURAN |
Biz böylece peygamberleri alaya alma huyunu günahkârların kalplerine aşılarız. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Biz böylece, Kur´ân´ı, yüreklerine kadar sokarız da. |
|
İBN-İ KESİR |
Biz, böylece onu suçluların kalbine sokarız. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
Böylece biz onu (alayı), suçlu günahkârların kalblerine sokarız. |
|
BEKİR SADAK |
(12-13) Ayni sekilde biz de Kitap´i suclularin kalblerine sokariz, ama ona yine de inanmazlar. Oysa kendilerinden oncekilerin ugradiklari meydandadir. |
|
CELAL YILDIRIM |
Bunun gibi onu (sapıklık, inkâr, alay ve şirki) suçlu günahkârların kalblerine sokarız (öncekilerin kalblerine soktuğumuz gibi). |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Biz böylece o (istihzâyi) günahkârların kalblerine sokarız. |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Biz, o küfrü (istihzâyı) mücrimlerin kalblerine işte böyle geçiririz. |
|
ALİ BULAÇ |
Böylece Biz onu (alayı), suçlu-günahkarların kalplerine sokarız. |
|