إِلَىٰ يَوْمِ الْوَقْتِ الْمَعْلُومِ |
ARAPÇA LATİN |
İlâ yevmil vaktil ma’lûm(ma’lûmi). |
|
DİYANET İŞLERİ |
(37-38) Allah da, "O hâlde, sen vakti (yalnızca benim tarafımdan) bilinen güne (kıyamete) kadar mühlet verilenlerdensin" dedi. |
|
DİYANET VAKFI |
(37-38) Allah: Sen bilinen bir vakte kadar kendilerine mühlet verilenlerdensin, buyurdu. |
|
ELMALILI SADE |
(37-38) Allah: «Haydi, sen bilinen zamanın gününe kadar mühlet verilenlerdensin!» dedi. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(37-38) (Allah Teâlâ da) buyurdu ki: «Artık şüphe yok, sen mühlet verilmişlerdensin.» «Malum olan vakit gününe kadar.» |
|
FİZİLALİL KURAN |
O belirli vaktin gününe kadar. |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Malûm vaktin gelip çatacağı güne dek. |
|
İBN-İ KESİR |
Bilinen gün gelene kadar. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
«Bilinen günün vaktine kadar.» |
|
BEKİR SADAK |
(37-38) Allah: «Sen, bilinen gun gelene kadar birakilanlardansin» dedi. |
|
CELAL YILDIRIM |
(37-38) Allah da, «sen bilinen vaktin gününe kadar mühlet verilenlerdensin» dedi. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
(37-38) Buyurdu: «O halde sen (ındallah) ma´lûm olan (bir) zamanın gününe kadar gecikdirilenlerdensin». |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Allah katında bilinen bir vaktin gününe kadar... |
|
ALİ BULAÇ |
"Bilinen günün vaktine kadar." |
|