قَالُوا بَلْ جِئْنَاكَ بِمَا كَانُوا فِيهِ يَمْتَرُونَ |
ARAPÇA LATİN |
Kâlû bel ci’nâke bi mâ kânû fîhi yemterûn(yemterûne). |
|
DİYANET İŞLERİ |
Dediler ki: “Evet, fakat biz sana (kavminin) şüphe etmekte olduğu azabı getirdik.” |
|
DİYANET VAKFI |
Dediler ki: «Bilakis, biz sana, onların şüphe etmekte oldukları şeyi (azabı ve helâkı) getirdik. |
|
ELMALILI SADE |
Onlar: «Hayır, biz sana onların şüphe edip durduklarını getirdik. |
|
ÖMER NASUHI BİLMEN |
(63-64) (Onlar da) Dediler ki: «Hayır,biz sana onların kendisinde şüphe eder oldukları şey ile geldik. Ve sana hak ile geldik ve şüphe yok ki, biz elbette sâdıklardanız.» |
|
FİZİLALİL KURAN |
Onlar dediler ki; «Biz sana soydaşlarının kuşku ile karşıladıkları ilahi azabı haber vermeye geldik.» |
|
ABDÜLBAKİ GÖLPINARLI |
Onlar, biz dediler, onların şüphe ettikleri şeyi getirdik. |
|
İBN-İ KESİR |
Onlar da: Biz, sana sadece onların şüphe edip durdukları azabı getirdik. |
|
TEFHİMÜL KURAN |
«Hayır» dediler, «Biz sana onların hakkında kuşkuya kapıldıkları şeyle geldik.» |
|
BEKİR SADAK |
(63-65) «Biz sana sadece suphe edip durduklari azabi getirdik. Sana gercekle geldik. suphesiz biz dogru soyleyenleriz. Artik, geceleyin bir ara, aileni yola cikar, sen de arkalarindan git; hic biriniz arkaya bakmasin; emrolundugunuz yere dogru yuruyun» dediler. |
|
CELAL YILDIRIM |
Onlar da, «kavmin, hakkında şüphe edip durdukları şeyi (gelecek azabı) sana getirdik. |
|
HASAN BASRİ ÇANTAY |
Onlar da: «Hayır, dediler, biz sana onların, hakkında şek etmekde oldukları şey´i (azabı) getirdik». |
|
ALİ FİKRİ YAVUZ |
Elçiler dediler ki: “- Yok, biz sana kavminin şüphe edip durdukları azabı getirdik. |
|
ALİ BULAÇ |
"Hayır" dediler. "Biz sana, onların hakkında kuşkuya kapıldıkları şeyle geldik." |
|